Gün 1
Hava bazen bizi bayıltacak kadar sıcak, bazen donduracak kadar soğuk. Tuzlu su bazen içilecek kadar çekici, bazen deriye bile temas edilmesinden kaçacak kadar itici. Okyanus bazen saten bir çarşaf kadar uysal, bazen keçeden yapılmış bir örtü gibi hırçın. Biz ise her zaman acı çekiyoruz.
Özgürlük mü? Geminin üst kısmında oturmuş beş çayını yudumlayıp bize sırıtıyor.
Mürettebat kelimesinin anlamını Ege'nin arabasında öğrenen Nora ve ben; bu kavram için adımızı yazdırdığımızda ne anlama geleceğini tam olarak kavrayamamıştık. Temizlik yapacağımızdan emindik. Kirleri yok etmemiz gerektiğini biliyorduk. Ancak yeri geldiğinde insanları yok etmemiz gerekeceğini veya iplerle uğraşacağımızı kimse bize söylememişti.
Gemideki tek dünyanın birçok haksızlığını ve vahşetini tanıma fırsatı bulan cinsiyetteki bireyler sadece ikimizdik. Gerisi eskimiş gömleklere, kirli sakallara, pis bir ağza sahip denizcilerdi. İlk başta bizi kaptanın mürettebatına ısmarladığı birer zevk kaynağı sanmışlardı. Sonra kaptan bize onların kıyafetlerinden verince bazılarının yüzü asıldı, bazılarının kaşları çatıldı.
Mufasa'nın işlettiği... Hayır işlettiği değil. Mufasa'nın döndürdüğü... Bu da olmaz. Mufasa'nın yaptığı tamamiyle değişik bir düzenlemeydi. Kendisi bir alıcıydı. Ganimet alıcısı. Evet evet. En iyisi bu. Ganimet alıcısı. Başka gemilerin mallarına el koyan biri. Mürettebatıyla birlikte şu zamana kadar bir sorun çıkmadığıyla, her çarpışmanın galibi ve ganimetlisi çıktıklarıyla övünüyordu geminin her bir tarafında. Bizim maddiyatla karşılayamayacağımız yolcu olma durumu ise tamamiyle farklı bir olgu. Yolcu olmak asilzadelere münhasır. Bizim tek amacımızın bir yerden başka bir yere, uzak bir yere, ulaşmak olmasının yanı sıra asilzade yolcuların amacı sadece buradaki heyecana dahil olmak. Mufasa şu an bulunduğu yerin en şanlısı ve başarılısı olduğu için yolcular onu tercih ediyor. Başarısızlık durumunda yolcular onun yeri almış birinciye gider. Devletlerin mallarına dokunulmadığı sürece bu gruplar kendi aralarında ne istiyorlarsa onu yapabiliyorlar. Bu sayede devlet hem onların kendi içlerinde sayılarını azaltmalarını seyrediyor hem de kendi destekçilerinin eğlence hayatlarına katkıda bulunuyor. Bu denizdeki macera olanağı da asilzadelerin kendi paralarını dağıtması için yeterli bir etken. Normalde böylesine turistik bir aktiviteye hiçbir korsan izin vermezmiş. Ancak Mufasa kendisini, paranın o sarhoş edici el değiştirmişlik kokusuna kaptırmış bile.
Buradaki yolcular sadece izlemek için geliyor. En şanı yürüyerek varlıklıların kapısını çalmış kişi son zamanlarda Mufasa olduğu için onun gemisini tercih ediyorlar. Normalde birçok asilzade Mufasa gibilerinin kökünü kazımak için uğraşıyormuş ama bir kısmı da bu adrenalini kendi iliklerinde, deniz kokusunun yoğunluğunu soluk borularında hissetmek istedikleri için Mufasa'nın işletimi gibi katılımlarını da yasadışı bir şekilde gerçekleştiriyorlar. Yan ranzadaki nöbet arkadaşımız söyledi bunları bize.
Komik bir durum açıkçası. Evlerine döndüklerinde k̶o̶r̶s̶a̶n̶l̶a̶r̶a̶ alıcılara lanet eden asilzadeler içten içe bu "deniz turu" seanslarını bir moda haline getirmişlerdi. Çaylarının en sıcak, gizliliklerinin en yoğun olduğu sohbet zamanlarında birbirlerine bu gezilerle ilgili yaşadıklarını anlatıyor, hangi "alıcının" gemisine bindilerse onun el koyduğu ganimetlerin talimatlarını veriyorlar ve bu konuda birbirileriyle yarışıyorlardı. Ertesi günün sabahında konsey veya kurul gibi ciddiyet gerektiren kurumlar ile bir araya gelen aynı insanlar, k̶o̶r̶s̶a̶n̶l̶a̶r̶ı̶n̶, bu terimi kullanmaktan acilen vazgeçmeliyim, yani alıcıların idamı ve yakalanması için yeni kararları tartışmaya sunuyorlarmış. Bugün nöbet sırası bende. Gitmeliyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kopukluk
Mystery / Thriller"Bizim hayatımızda şikayet edebileceğimiz basit sorunlar, cüzdanımızda her renkten kağıt parçaları yoktu. Bizim cüzdanımız da yoktu." Sokakta can bulan, orada da can vereceklerini düşünen iki insan. Yaptıkları ve yapacakları için üzgün olduklarını ş...