Ehvenişere Yakarış

1.1K 110 77
                                    

Bir şeyi çok istediğinizde gerçekleşebilirdi. Ama sırf isteğinizin yoğunluğu yüzünden hiç gerçekleşemeye de bilirdi. Bazen de öyle biri olurdunuz ki istemediğiniz her şeyle yüzleşirdiniz.

Kısaca bunun kesin bir yargısı yoktu.

Karşımda küpeliyi gördüğümde şaşırmadım. Ama merak ettim.

Yıllar önce soyup soğana çevirdiğim adamı karşıma diken bu hayatta ben nasıl bir enerjiye sahiptim?

Pek değişmemişti. Sadece olgunlaşmıştı. Daha sert bir mizaca sahip çıkmıştı yüzü ve bedeni.

Benim duraksamama Nora da katılmıştı. Sadece o neden durduğumu anlamamıştı.

Aradan zaman geçtiği için ve önceden de yüzünü benim kadar yakından görmediği için başta tanıyamadı. Sonra anladı. Gözleri benimle iletişime geçti. "Ne oluyoruz?" diye sordu gözleri. Benimkiler de bilmediğini belirtti.

Eğer o adam bizi tanırsa mutlu bile olabilirdim. Doruk bizim için kendini tehlikeye atmazdı. Hatta polislere kendi arabasıyla bırakırdı bizi. Ama bu çok da sorun olmazdı. Hapishanede üç öğün yemek olduğunu duymuştum. Üstelik kendinize ait bir ranzanız bile oluyordu sanırım.

Pırlanta gibi çocuk bize döndüğünde önce elimizde tepsilerle kapı pervazında yan yana durmuş bizi süzdü.

Doruk da pırlanta gibi çocuğun olduğu tarafa bakınca tepsilerle masaya ilerlemeye başladık. Hızlıca pastaları yüzlerine yapıştırmak yerine tabakları masaya bıraktık.

Çıkıp kapının önündeki nöbetimize devam etmeye niyetlendiğimizde Doruk, "Geçin oturun," dedi.

Geçtik oturduk. Pırlanta gibi çocuk da oturdu. Gülümsemesi silinmiş, ani bir melankolik havaya büründüğünü fark etmiştik. Esmer tenli de her zamanki donuk bakışlarıyla bizi izliyordu.

Beyaz tenliyse büyük bir keyifle pastasına çatalını batırıyordu. Çatalı yavaşça pastayı ezdi, sonra kopardı. Kekin arasındaki boşluklar kapandı, çikolata sosu çatala bulaştı. Kötü kesilmiş pasta beyaz tenlinin canlı bir renge sahip dudaklarına ulaştığında kafamı çevirdim.

Bu kadar iyi beslensem benim de dudaklarımın bir rengi olabilirdi. Hoş bir rengi.

"Dosyaları incelediniz mi?"

Kafamızı salladık. Dosya inceydi ve içinde sadece fotoğraflar vardı. İnsanlara ait fotoğraflar.

Özellikle bir tane kız ve oğlan yoğunluktaydı. İkisinin de kemikli bir yüz yapısı ve renkli gözleri vardı. Kız kahverengi saçlı, oğlan da siyah saçlıydı. İsimleri yazmıyordu. Ama birbirleriyle uyumlu görünüyorlardı. Genellikle fotoğrafları akşam saatinde çekilmişti. Sadece bir fotoğrafta sahnede enstrüman çalarken görüntülenmişti. Bir de dışarıdan çekilmiş barın fotoğrafları vardı.

Doruk oturduğunda pırlanta gibi çocuk da yanına oturmuştu.

Karşılarında da esmer ve beyaz tenli vardı. Biz de masanın başındaydık.

"Bunlar henüz başlangıç görevinizdi. Asıl ilk ve fazlasıyla üstüne düşeceğiniz yanımda," dedi Doruk yanındaki pırlantayı göstererek.

"Tabi bizimki de bir o kadar önemli," diye araya girdi beyaz tenli. Şimdi ciddi duruyordu. Aklına bir şeyler gelmiş ve bu gelenler de huzurunu yerinden etmiş gibiydi.

Doruk kafasını salladı.

"Bu Çağın," dedi pırlantayı göstererek. Ten renkleriyle bahsettiğim adamları tanıtmamakta ısrarcıydı.

KopuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin