İki Bacaklı Ankebut

1.8K 173 100
                                    


Sonu olmayan bir koridor. Ben hızla yürüyorum. Adımlarım düzensiz. Dümdüz de yürümüyorum. Bir sola çarpıyorum bir sağa. Sonra bir daha sola. Sonra bir daha sağa. Bazen duvara sürtüyorum.

Yerde bir halı var. Normal bir halı değil bu. Yumuşak ve yapışkan. Halıyı fark ettiğimde duruyorum. Hızlı adımlarımdan sonra durduğumda bir anda sarsılıyorum. Başım dönüyor. Sonra da koridor. İlk başta sonsuz gibi görünen önümden başlıyor dönmeye. Sonra soldaki duvarı görüyorum. Ardımda bıraktığım koridorun da sonu yok. Nereden geldim nereye gidiyorum, bilmiyorum. Ama bir yere ilerlemem gerektiğini biliyorum.

Çünkü ben durduğum anda halı hareketleniyor, esir ediyor bacaklarımı kendine.

Batıyorum.

Beni aşağı çeken halının tüyleri zifte dönüşüyor.

Bacaklarımı kaldırmaya çalıştıkça daha da batıyorum. Sol ayağımı adım atmak için ileri attığımda bir anda üste çıkıyorum.

Tek yapmam gereken yürümekmiş.

"Asla durma," diye yankılanıyor koridorda bir ses.

Geriden geldi, hissettim. Geriden gelip benden öne geçti.

Ses geldiğinde duruyorum. Sonra yer bir daha patlayıp zift olduğunda hemen hızlanıyorum.

"Asla arkana da bakma."

Bu sefer itaat ediyorum gelen sese.

Şimdi duvarlara çarpmadan ilerliyorum. Dümdüz. Ama bazen ellerimle duvarı hissediyorum. Kurtulmaya çalışırken elime bulaşan zift de duvara bulaşıyor. Kırık beyaz rengindeki duvar ziftle birlikte daha da kırılıyor, daha da sinirleniyor.

"Koş," diyor beni takip eden ses. "Sadece koş."

Koşuyorum. Her adımda daha da hızlı. Yorgunluk nedir bilmiyorum burada. Sonsuza kadar koşabilirmişim gibi hissediyorum.

Ben her adım attığım yer aydınlanıyor, ben geçtikten sonra da eski karanlığına kavuşuyor. İleride ne olduğu belli olmayan, benimle aydınlanmayı bekleyen koridor bir anda kendi başının çaresine bakıyor. Bembeyaz oluyor her yer.

Gözlerimi kapatıyorum. Işık çok rahatsız edici. Sağ ayağımı ileri attığımda boşluğa düşüyorum.

Sert bir yatakta buluyorum kendimi.

Yatağın ucunda ayakta bekleyen, bana doğru eğiliyor.

"Merhaba," diyor.

Sesi her tarafa yayılıyor hızlıca.

"Afitap gitti," diye devam ediyor.

"Artık sadece senle ben varız."

Yatakta ayaklarımla kendimi geri geri itiyorum.

Ben gittikçe yatak uzuyor, bana doğru uzanan yüz yakınlaşıyor.

"Yaklaşma," diye çığlık atıyorum.

Bir anda sırtımı duvara çarpıyorum.

Dönüp bakıyorum. Duvar yok. Engel de yok. Ama ben geçemiyorum.

Yüz daha da yakınlaşıyor.

"Sen ve ben. O gece de öyle değil miydi?"

Hızla gözlerimi kapıyorum. Gözlerim yanıyor.

KopuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin