Öngörülmüş Mahşer

459 31 12
                                    


Korktuğun şey nedir? Ölmekten mi korkuyorsun yoksa yüzleşmekten mi? Sonuçtan mı korkuyorsun gelişmeden mi? Hiçbir zaman sahip olmaduğın bir hayatı kaybetmenin bir önemi yoktur, bu kadar telaş olma. Sadece soğukkanlılar hayatta kalır, unutma. Gerçekten böyle devam edebileceğine inanman bile bunca yıl dışarıda yaşamanın size hiçbir faydası olamadığını gösterir. Daha saf olamazdınız.

Bencil insanların elinden neyi almaya çalışırsan çalış vermek istemezler. Bu uzun süredir yüzüne bakmadığı herhangi bir şey de olabilir, fark etmez. Önemli olan onu kaybetme telaşıdır. Kimse yanından ayrılmamalıdır ve umrunda olmayan bir şey olsa bile bir anda gözlerine değerli gözükebilir. Ne kadar çabuk karşısına çıkarsanız sizin için daha faydalı olur. Bir an önce yüzleşmelisiniz. Sizin yaşadığınız hayat hiçbir zaman düzgün olmamıştı zaten. Kaybedecek bir şeyiniz yok. Belki bir mucize olabilir ve işler sizin istediğiniz gibi ilerleyebilir. Yine de çok ümitlenmeyin. En kötü senaryoya hazırlanmak her zaman güvenli tarafta olmaktır.

Düşündüğümüz her şeyi dile getirme zorunluluğumuzun olmamasının birden çok nedeni vardır. Bazen bize gerçekleri fark etme olanağı tanır. Kendimize olabildiğince acımasız olmamıza fırsat tanıyarak bazı şeyleri idrak edebiliriz. İçinde bulunduğumuz durumu da bu özellik sayesinde kavrayabiliyordum. Saklanmak sancıları şiddetlendirir ve acıyı keskinleştirirdi. Bir kere yüzleşip kaçmayı tercih etmiştik. Artık öyle bir seçeneğimiz yoktu. Kaçacağımız bir yer de yoktu. Nereye gidersek gidelim ensemizdeki o ürperme tekerrür ediyordu.

Perdeden sızmayı başaran solgun ışık Salvador'un alnındaki ufak ter damlacıklarını aydınlatıyordu. Gözleri bir yandan devamlı olarak odayı tararken bir yandan da pencereye bakıyordu. Işığın sızmasına izin veren perdeler herhangi bir görüntü aktarımına izin vermediği göz önüne alındığında Salvador'un pencereye bakışının gerçekten bir anlamı olup olmadığını merak etmiştim. Belki de sadece gerginliktendi.

O kadar çok şey düşünüyordum ki hareket edemiyordum. Düşüncelerin yoğunluğu harekete geçmeye yer vermiyordu. Salvador'a sormam gereken birçok soru vardı o kapıdan çıkmadan önce. Çünkü bir kilidin hiçbir şeyi durduracağı yoktu.

"Neredeler?"

"Adamları avluda bizimkilerle ama Afitap'ı görmedim. Tek bildiğim henüz evin içine girmedikleri."

"Onu nasıl biliyorsun?" diye sordu Nora.

Salvador sıkıntıyla Nora'ya baktı. "Eğer eve girselerdi burada olmazdınız."

Olabildiğince soğukkanlı bir duruş sergilemeye çalışıyordum. Sanki bu anı uzun süredir bekliyormuşuz gibi. Sanki olanlar çok olağanmış gibi. Ama değil. Aslında algılamak için zamana ihtiyacım var.

Burada olduğumuzun bilinmediğine inanırken pencere tarafından gelip tahta yer döşemesinin üstüne düşen bir yuvarlak cisimle kapının zorlanma sesi bu inanışımızı sonlandırmıştı. İki dakika sonra Nora da ben de yerde yatıyor, başımızda hissettiğimiz sızıdan süzülen kanın saçlarımızda ilerleyişini hissediyorduk.

Bu esnada Salvador'un kesik boynundan gelen kan da saçlarımıza doğru yola çıkmıştı. Salvador'un açılmış gözlerini şaşkınlığa yormak ise bir seçenekti. Olanları görmek için sonuna kadar açıldığını da düşünebilirdik. Ancak işin özü dehşetle açılmış gözlerin feri alındığında da aynı korkunun bizi izlemesiydi.

İçeriye girenlerin ne dediğini duyamıyordum. Bütün sesler arka perdeden geliyor gibiydi. Birilerinin arasındaki konuşmadan sonra kafamıza aldığımız darbeden sonra ise sesler kesilmişti zaten.

KopuklukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin