Başına Bela Olurum #Wattys2022

13

Okuyup beğenen o da yetmeyip tam olsun benim de çorbada tuzum olsun deyip yoruma döken herkese çokk çokk teşekkür ederim.

Keyifli okumalar..

☆☆☆☆☆☆☆☆♤♡◇♧☆☆☆☆☆

13.

Kaç gündür aklımdan çıkmıyorsun üşengeç prenses..
Hala aramanı bekliyorum!
                    Gencay Harputlu

Cehenneme dönmüş suratımla, şimşek hızıyla öne atılıp kartı elimden yırtarcasına çeken Gencer'e son ses böğürdüm.

"Yavaşşş be! Masayı devirecektin az daha.. Versene şu kartı ne diye izinsiz alıyorsun?"

İzin ve Gencer..

Evet çok saçma bir cümleydi bu, kabul ediyorum.
Tabiki de hiç oralı olmadan kartın üzerinde gözlerini gezdirip okudu. Artık çok geçti. Gözlerinin akı kaybolurken ellerinin titremeye başladığını gördüm.

Aha! Sıçtık..
"Patlamaya son 4 saniye.. Kaçın!!" dememle her şeyin alaşağı olması bir olmuştu.

Off!!
Zamanlama hatası!
O kadar bile kalmamış meğer!! 

Saliseler içinde kartı parçalayıp az önce yarım kalan işi tamamladı manyak. Sinirle kalkıp masayı tuttuğu gibi fırlatıp attı.

Hepimiz ayaklanmış havada uçuşan zeytin peynir yağmurundan, kollarımızı başımıza siper ederek korunmaya çalıştık. Kırılan porselen tabak çanak anasının çeyizi olsaydı görürdüm ben onu, görse direk evlat katili olurdu kadıncağız.

Kahvaltı yağmuru dinince kollarımı indirip etrafa bakındım.
Garibim Yiğit'in yutamadığı zeytin yanağında şişlik yaratmış Cihan'ın çatalıysa elinde kalmıştı. Parmak ucumda yükselip saçına konmuş salamı aldım.

"Gencer abi neler oluyor?"
Cihan'ım ufacık çıkan sesiyle korkarak sordu. Tecrübesizdi o, kıyamam..

Ben tabi bu konuda yüksek lisans yapacak kadar badire atlatmıştım.
Gencer'in manyaklıklarına ilk baş ağzım açık kalsa bile hemen Himalaya tavşanı gibi ortama alışıp yaşamayı sürdürüyordum bir şekilde. Yiğit ise benden de kıdemliydi. Yutamadığı zeytini çiğnemeye başlamış, gayet sakin etrafına bakınıp hasar tespiti yapıyordu.

Gencer'in "Onu ablana sor!!" diye kükremesiyle ben de hemen karşılık verdim.
"Bana ne soracakmış? İstediğin bu değil miydi senin, ne diye ortalığı yıkıp geçiyorsun? Ben şu bahçede bir gün olsun yumurtamı bitiremeyecek miyim he?"

Yumurta önemliydi. Etrafa bakındım zavallım havuza düşmüş boğulmak üzereydi.

"AFİTAP NE SAÇMALIYORSUN?NE YUMURTASI?"

Kollarımı kavuşturup onu süzdüm.
"Derdin ne senin? Planın işliyor işte daha ne istiyorsun?"

Öldürecek gibi baktı suratıma.
"Ben kurmadım o planı, siz kurdunuz!"

"Hatırlarsan daha iyi bir önerin yoktu. Öyle veya böyle bu iş bitecek işte, neticeye odaklanmak yerine saçma salak bir sürü ergen tribine girmekte neyin nesi oluyor Karan?" diye ateş püskürdüm.

Beyaz yüzü öfkesinden gitgide karardı. Kötüye alametti bu..
"Yiğit, Cihan'ı geri götür!"

Dehşetle soluğumu tuttum. Hayır!!
Bunu yapamazdı!
Canımı acıtmak için daha kaç defa bel altı vuracaktı acaba bu piç kurusu?!..