18

24.3K 1.4K 312
                                        

Bir yanımda Karan, diğer yanımda Harputlu dururken şu an yapacağım en mantıklı şey, gidip abdest alabileceğim bir yer bulmaktı.
Hayatımın saptayamadığım bir kısmında çok ciddi boyutta bir cenabetlik vardı ve bunu da sağlam bir gusül abdestinin paklayacağını umut ediyordum. Evet, evet! Gerekirse kırklanmaktan bile çekinmezdim.

Gencay Harputlu ,magazin basınına yani tüm kamuoyuna hatta ve  hatta Samanyolu da dahil birkaç galaksiye sevgili olduğumuzu ve evleneceğimizi duyurması hassas dengeleri altüst etmişti.

Gencer'in "Afitap" diye kükreyişi kalabalığın uğultusunu bastırıp bana ulaşınca korkuyla yüzüne baktım. Yanında az önce boynuna sarılan çalı yılanı kılıklı kız yerine, biraz gerisinde duran korumalar, Yiğit ve Cihan vardı.

Gerzek bir gazeteci "Evlilik ne zaman?" sorusuyla sıçtığımız boka tüy dikince "Muntazaman canım" diye lafı yapıştırdım. Ardından Gencay'ın kolundan tuttuğum gibi VIP kısmında kendini titreşim moduna almış, sinirden eli ayağı sabit duramayan Gencer'in yanına götürdüm.

O an içimden Gencay'ı onun önüne atıp "Alın birbirinizi yiyin gari, hadi bana eyvallah" diyerek tüymediğime hayıflanıyorum.
Ömrüm boyunca anacağım keşkelerimden biri de bu olacaktı kesinlikle!

VIP  nin neon ışıklarla aydınlatılmış koridorunun başını da sonunu da korumalar çevrelemişti. Ben ise ,birbirlerini kanaatimce gözlerinden çıkarttıkları kozmik ışınlarla yok etme çabasında olan iki lanet olasıca mafyanın arasında kalmıştım. Gencer hiç beklemeden Gencay'a saldırınca çığlık basıp aralarına girdim.

"Seni geberteceğim puşt herif!!"

Yiğit ile Cihan, Gencer'i zor tutuyordu. Ben de göğsüne koyduğum ellerimle saldırıya karşılık veren Gencay'ın bedenini engellemeye debeleniyordum.

Gencay'ın da öfke konusunda Gencer'den bir farkı yoktu.
"Denemeni heyecanla bekliyorum. Sanane Karan ha sanane? Afitap senin kuzenin olabilir ama benim de sevdiğim kız.. Onunla gönül eğlendirmiyorum ben tamam mı?! Derdin ne senin lan it?!" diye kulağımı çınlattığında yüzümü buruşturdum.

Gencer'e dönüp yalvarır gibi baktım. Ağzından bir şey kaçırırsa tüm çaba çöpe giderdi. O ise sorulan soruyla duraksayıp bana baktı. Taşan öfkesinde bile acısı gözlerinden okunabiliyordu. Ona kırgın olsam bile yine de bu hali beni üzmüştü.

Başımı yana eğip, ıslak köpek yavrusuna benzer bakışlarla şansımı denedim bu kez. Yiğit de kulağına eğilip bir şeyler fısıldayınca kükreyerek kolunu çekti, yumruğunu hızla duvara geçirdi.

"Anlaman mı kıt Harputlu ?Afitap'ı afişe ederek onun hayatını tehlikeye attığının farkında değil misin sen? Siktiğimin beynin boşa verilmedi, kullan arada.."

Bir dakika,bir dakika!..
Hayatımı tehlikeye atmak mı?
Gülesim geldi. Yeni bir şey deyin amk..
Da,bunun afişe edilmeyle bağlantısını kuramadığımdan yüzüme boş bir ifade yerleşiverdi.
Gencay'a dönen bakışlarım, az önceki kükreyen adamdan eser kalmadığını gördü.Öfkenin yerini alan endişeli bakışlarını görünce içime öküz kafilesi yerleşip oturdu. Evet,doğru tahmin!O öküzlerden biri Gencer, biri de Gencay' dı.

"Ne-ne?Hiçbir şey anlamadım.Biriniz bana açıklasın şunu.."diye araya girdim.

Gencer yüzünde nefretle Harputlu'ya ağzından tükürükler saça saça kükremeye devam etti.
"Hasat'ın pençelerini Afitap'a yöneltmek için daha salakça bir şey yapamazdın geri zekalı."

Şaşkınca büyüyen gözlerim ikisinin üzerinde gidip geliyordu. Konuşmaya başlayınca Gencay da durdu.
Elini saçlarından geçirip kendi kendine lanetler savurdu ilk önce. Sonra birden omuzlarımdan tutup beni göğsüne bastırdı. "Özür dilerim güzelim, çok özür dilerim.Ben düşünemedim.."

Başına Bela Olurum #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin