~BEYAZ SAYFALAR~ 3.BÖLÜM"intikam ateşi"
-"Çok yakında efendim...İstediğiniz gibi bir liste çıkarıcam...Siz yeterki paradan haber verin..."Halil,telefondaki önemli konuşmaya dikkat kesilmişti...
-"Çok büyük dövüşlerden bahsediyorum Halil...Sıradan sokak dövüşleri olmayacak...En kısa zamanda adamlarını seç..."
-"Ne kadar bir zamandan bahsediyoruz?"
-"Bir ay..."
-"Çok kısa bir zaman..."
-"Bu işi istediğine eminmisin Halil?Beceremiyeceksen en başında vazgeç..."
-"Hayır,hayır yalnış anladınız bugünden itibaren,bir turnuva başlatıyorum,en iyi adamları belirleyeceğimden emin olun lütfen...Ve şunuda iyi bilinki Türkiyede belirli yerlerde bu dövüşler yapılır....Toplasan üç bölgeyide geçmez...Ama sizi temin ederim en güçlü adamlarda her zaman için benden çıkar..."Hararetli geçen konuşmanın ardından,alnı ter içinde kalmıştı...Telefonu kapattığındaysa,derin düşüncelere dalmıştı o an...En yüksek bahislerin oynanacağı,sözkonusu ringi hayal ederken dahi heyecanlanmıştı....Akşam saatlerinde evin kapısından girdiğinde,Özlem bir hışımla yanına gelmişti ağabeyi Akın ın..
-"Nerde kaldın?Babam masada köpürüyor..."
-"Sakin ol...Geldim işte..."
-"Ben sakinim zaten abi...Sen derdini babama anlat...Şu haline bak misafirlerin karşısına bu kıyafetlerlemi çıkacaksın?"
-"Özlem gidermisin başımdan...Kaynana gibi başımda dırdır edip durma artık..."
-"Hiç heveslisi değilim dır dır etmenin...Yüzün gözün kan içinde gelmedinya oda birşeydir...Ne zevk alıyorsun dövüşmekten hiç anlamıyorum...Hayır yani insan yumruk yemekten ne haz alabilirki?"
-"Anlayamazsın benim herşeye burnunu sokan kardeşim...Eğer anlamak istiyorsan o anı hissetmen,o havayı soluman gerek..."Sözlerini bitirdikten sonra merdivenlere yönelmişti odasına çıkmak için...Özlem ise hala söylediği sözleri düşünüyordu...Giderek hastalıklı bir ruh haline bürünen ağabeyine acımaya başlamıştı...Zenginliğin verdiği sımarıklıkla,mululuğu en olmadık yerlerde araması ne garipti...Hayata iki zıt kutuptan bakan kardeştiler ve bu yüzden de Akın ı hiç anlayamayacaktı belkide...Anne babasının dahi,yaşadıkları zengin hayattan ötürü dengelerini şaşırdıklarını anlayacak kadar aklı başında bir kızdı...Hiç istemediği bir hayatı yaşamak,mutluluğu zengin insanların arasında aramak zulüm gibi geliyordu Özlem e....Kısa biran merdivenlerin başında düşündükten sonra,içeriye girdi isteksiz bir tavırla...Yemekte yine sadece paradan konuşulacak olması şimdiden canını sıkmıştı anlaşılan....
*******
-"Hasta gözlerini açtı...Çok kısa olmak kaydıyla odaya girebilirsiniz...Fakat hastayı fazla yormayın..."Doktor un söylediği sözlerin ardından sevinçle odaya girmişlerdi...Firdevsin gülen gözlerine bakınca ancak rahatlayabilmişti Mihrali...Nişanlısın anne ve babasının ilgilenmesini bekledi sabırla...Herkes geçmiş olsun dedikten sonra,Firdevs in babası Sami bey, gençlerin başbaşa kalması için dünürlerine işaret etmişti...Odada yalnız kaldıklarındaysa,Mihrali biran yatağın yanına çöküp,Firdevsin elini dudaklarına götürüp defalarca öptü...Onu iyi görünce yüreği ferahlamıştı adeta...
-"Çok korktum inan...Sana birşey olacak diye içim içimi yedi..."
-"Korkma çok iyiyim Mihrali..."
-"Hepsi benim hatam...Neden dikkatli olmadımki sanki?"
-"Kendini suçlama artık ben iyiyim...Rahatla biraz."Elleriyle saçlarını okşarken içi huzur dolmuştu adeta...
-"Doktor iki gün sonra taburcu olabileceğimi söyledi...Buda geçecek Mihrali...Sen sadece kendine hakim ol...Arabada o sokağa nasıl iştahla baktığını gördüm...Bidaha aynı şeyleri yaşatma bize..."Söylediklerine cevap verememişti...Ne diyebilirdiki Akın ın aşağılık planında sonra...Dövüşecekti...Ve sadece Firdevs için yapacaktı bunu sonkez...Dakikalar sonra hemşire odaya girip hastanın dinlenmesi gerektiğini söylediğindeyse,tekrar öpmüştü Firdevs in narin ellerini...Odadan çıktığındaysa,Sami bey yol yorgunu olduğunu söyleyip Mihrali ve ailesini evlerine göndermişti...Mihrali kalmak istesede,kabul ettirememişti..Çaresiz eve dönmüştü ailesiyle...Babasınada Akın ın,nişanlısına ihtiyacı olan kanı verip,iyilik yaptığını söyleyebilmişti sadece...Çok mutlu bir akşam geçirmeyi düşünürken,öyle korku dolu bir olay yaşamıştıki....Ertesi sabah Akın kahkahalar atarak girmişti Halil in bürosuna...
-"Halil abi sana bir şekilde halledicem dememişmiydim bu işi ben?..."
-"Ağzında gevelemede söyle...Kimi ayarladın?
-"Mihraliyi.."
-"Deme be...Askerde deilmiydi o?...Dönmüşmü?"
-"Tesadüf işte, bir şekilde ikna ettim...Bu akşam büyük maç var...En sonunda beklediğim gün geldi..."
-"Tek maçamı ayarladın adamı...Bana bak Mihrali çok iyi bir seçenek...Ama devamlı dövüşmeli,öyle tek maça olmaz...Çok büyük iş geldi...Milyarlara oynamıcaz artık..."
-"Ne işi bu abi?"
-"Anlatıcam...Sadece Mihraliyi kafala...Tek maça kaldıysa işimiz yanarız..."
-"O iş bende...Tek maç diye girdiği işten yakayı sıyıramayacak..."
-"Nasıl bukadar emin konuşuyosun Akın?"
-"Eski formunda deil Halil abi...Bu akşam ezip geçersem...Hırsından kudurur,hayatta bırakamaz dövüşü..."
-"Onu yenebileceğine inanıyorsun yani"O an bir hışımla ayağa kalkmıştı Akın...Gömleğinin düğmelerini açıp,sırtındaki derin yara izini gösterdi,
-"Bunun daha beterini bedenine kazıcam göreceksin...Hesap günüdür bugün...O nasıl bana acımadıysa,dahada beterini çekecek..."Demir de o son maçı hatırlamıştı...Ofiste birbirlerine bakışıp gülüşürlerken,Mihrali yi de hiç hayal etmediği şeylere sürüklemiş oluyorlardı bu planlarla...Sabah kahvaltısından sonra,evlerinin yemyeşil bahçesine çıkmıştı..Ne kadarda özlemişti kasımpatıların o hoş kokusunu...Biran sokakta oynayan çocukların seslerine dikkat kesildi.Sonrasındada gözleri bir gün önce kaza yaptığı babasının arabasına takıldı..."Ya ona birşey olsaydı..."diye geçirdi içinden...Sonrasındada annesinin kapıdan çıkmasıyla hastahaneye yöneldiler...
Ogün Firdevs i çok daha iyi görmüştü...Doktoru olası bir iç kanama olabileceği şüphesiyle bir akşam daha hastahanede kalması gerektiği söylediğindeyse,kazayı en küçük hasarla atlattığı için şükürler etmişti ..Saatlerce sevdiğinin başında bekledikten sonra,akşam tekrar geleceğini söyleyip annesi Ayşe hanımı bırakmıştı hastahanede...Eve dönüp biraz çalışmak istemişti akşam için...Biraz idman yaptıktan sonra,yanına gelen kardeşi Kadir yine el işaretleriyle birşeyler anlatmak istyordu abisine...
-"Mecbur kalmasam yaparmıydım aslanım...Biliyorum kızoyorsun bana.Ama son bir defa inan bana..."Kadir işaret diliyle"Yapma"demişti Mihraliye...
-"Koskoca adam oldun korkma artık ülen...Merak etme abine birşey olmaz..."Bir defa huzursuz olmuştu Kadir...Mihralinin kimseye anlatmamasını istediği şey yüreğine bir kor olup düşmüştü...Öyle ya abisine birşey olursa,ne yapardı Kadir?Birzamanlar her akşam yüzü,gözü kan içinde eve geldiğindeki o zor günleri hatırladı...Şimdi yeni baştanmı başlayacaklardı yani...
-"Keşke...Keşke bende susup kalabilseydim senin gibi Kadir...Ama hayat bazen istemedende olsa konuşmaya zorluyor...Bir köşeye çekilip tertemiz yaşamak istiyorsun,olmuyor ama..."Anlatmak istediğini anladığından Emin deildi kardeşinin...Sadece kendisi için fazlasıyla endişelendiğini okumuştu gözlerinde....Celal de o akşam emrindeki polislerle bir baskın hazırlığındaydı...Herkesin gözünü dört açmasını beklerken,şehrin çeşitli yerlerini mesken tutmuş dövüşcülerin bu kirli düzenine son vermeyi çok istiyordu gerçekten...Gencecik çocukları küçük paralar için öldüresiye dövüştürmeyi bir iş olarak benimseyen birkaç kanıbozuğun enselerine çökmenin zamanı çoktan gelmiş geçtiğini düşünüyordu...Planını yapmış,ve en uygun bir zamanda baskın vermek için beklemeye geçmişti artık....
Tam bir sene sonra,Vale Tudo ya doğru atıyordu adımlarını...Portekizce kelimelerin anlamı"Herşey mubah"demekti ki,buda bu sokak dövüşlerinin ne denli tellikeli olduğunu anlatmaya yetiyordu belkide...Mahallenin en sonunca,üç apartmanın sırtındaki çıkmaz sokakta,belirli zamanlarda kurulurdu bu kirli düzen...Daha mahallenin içindeyken tezahürahat sesleri gelmeye başlamıştı kulağına...Heyecanlanmıştıda Mihrali.Belkide heyecanından olsa gerek,Kadir in kendisini takip ettiğini dahi anlayamamıştı...Vale Tudo ya adımını attığı anda gözler kendine çevrilmiş,
-"Mihrali...Mihrali..."sesleri yankılanmaya başlamıştı sokakta...O an meydandaki dövüşten çok,herkesin ilgisi Mihraliye çevrilmişti...Sırt çantasından dövüş malzemelerini çıkarırken,Akınla göz göze gelmişti sonrasında...Projektör ışıkları gözlerini alırken,birkere daha bu havayı solumak hiçte mutlu etmemişti Mihraliyi...devamı yarın...