BEYAZ SAYFALAR 11.BÖLÜM

13 3 0
                                        

~BEYAZ SAYFALAR~11.BÖLÜM"bir adım"

Elleri ter içinde kalmıştı avuçlarını sıkmaktan.Kendini hiçbirzamanda böylesine çaresiz hissetmemişti.Kendisinden cevap bekleyen doktor Özleme,
-"Yarın Kadiri hastahaneye yatırıcam.Yalnız tedavi masrafları için gerekli parayı hemen yatıramıcam,sorun olurmu?."diye sormuştu çekinerek.Özlem adamın ne için sıkıldığını anlamıştı en sonunda.
-"Mihrali ben hastahane yönetimiyle konuşup,ödeme konusunu biraz erteleyebilirim.Şu anda önemli olan Kadir in sağlığı.Ve boşa geçirdiğimiz heran,onun için faslasıyla tehlikeli.Mihrali en azından biraz süre kazandığı için sevinmişti.Defalarca teşekkkür ettikten sonra,
-"İnan Akın ın senin gibi bir kardeşi nasıl olur hiç anlamıyorum..."Özlem biran acı acı gülümsemişti.Belliki bu cümle onu faslasıyla derin düşüncelere sevketmişti.
-"Abimle aranızdaki husumet eskilere dayanıyor sanırsam.Dövüşürken yüzüne yansıyanlardan bunu anlayabildim..."
-"Birbirmizi sevmediğimiz kesin...Sana bu konuda tek söylemek istediğim,asla Akına benzeme..." Ne kadar hırslı olduğunu anlamıştı Akına karşı.Kısa süren bir sessizliğin ardından Kadir içeriye girdiğinde,Mihralide ayağa kalkmıştı.Tekrar tekrar teşekkür ettikten sonra,Kadir Özlemin elini tutup,"g-ö-r-ü-ş-ü-r-ü-z"harflerini kodladığında karşılıklı gülümsemişlerdi...Sonrasında korirdorda merdivenlere doğru ilerlerken,Mihrali kardeşinin yüzüne bakıp bakıp gülümsemeye başlamıştı...
-"O nasıl el tutmaktı len?..."Kadir utanmış gibi bakışlarını kaçırırken daha kendi kendine itiraf edemediği şeyi abisinin anlamasını garipsemişti belkide...

Akşamüstü Halil in ofisinin önünde iki lüks araba durduğunda,biran gözleriyle süzmüştü arabadan inenleri.İkinci araçtan Bekir in indiğini gördüğündeyse kendi kendine,"bakalım derdin neymiş Bekir efendi"deyip ayaklanmıştı sonrasında...Korumaları ofisin kapısını açtığında,içeriye sadece kendisi girmiş,ofiste başbaşa kalmışlardı.Bekir Saner,hiç önemsemez bir tavırla raftaki kupalara göz gezdirmeye başlamıştı.Sonrasındada yine Halile bakmadan,
-"Artık,küçük işler peşinde koşmuyormuşsun...Büyük bir işe başladığını duyuncada gelip bir hayırlı olsun demek istedim..."demişti sırıtarak.Halil istemsizce gülümsedikten sonra,
-"E kurt büyüyünce,eskisinden daha fazla avlanması gerekirmiş...Ne duyduysan doğrudur Bekir Saner."
-"Yalnış anlama, ben eski dostumun kazanmasından memnun olurum...Ama kendi kazanırken banada kazandırmasından daha da memnun olurum..."
-"Ne demek isiyorsun açık konuş?..."
-"Pay diyorum Halil.Bu işte benim payım ne olacak?"
-"Sen aklını kaçırmışsın.Ben buraya tırnaklarımla kazıyarak geldim.Kimseye haybeden pay verecek deilim..."
-"Halillll...Dikkat et.Kurt büyüyünce,büyüklerine karşı gelmesin..."
-"Tehditlerine karnım tok.Ne diyorsam o olacak..."
-" Ben lafı birkere söylerim Halil.Var gerisini sen düşün..."Son cümlesini söylerken önündeki kupalardan birinide yere düşürmüştü iterek...Sonrada geldiği gibi bir hışımla çıkarken,tek kelime dahi etmemişti...Bu işin fazlasıyla problem olacağı en başından belli olmuştu nitekim...
             *********
Nazan elindeki tepsiyi dikkatlice taşırken,tatlı bir heyecanada kapılmıştı aynı zamanda...Mihraliyi görebilme düşüncesi dahi öyle sevindirmiştiki onu...Tamirhaneye girdiğinde,Mihralinin babasıyla hararetli bir konuşma yaptığını duymuş,duvara yaslanıp dinlemeye başlamıştı konuştuklarını.Firdevs le aralarında geçen olayı duyduğundaysa,yüreğinde biryerlerde garip bir his oluşmuştu o anda...Babası Firdevsle tekrar konuşması gerektiğini söylediğindeyse içten içe kızmıştı ona...Sonrasındada içeriye girip,yemek tepsisini masaya bırakırken,hayran hayran izlemişti Mihraliyi...Ona olan hislerinin farkında olmaması ne acı bir duruma sokuyordu gerçekten .Ve belkide boşu boşuna beklemek,ne kadarda tüketiyordu Nazanı...
-"Annem fazla geç kalmasın dedi..."
-"Anan da çok olmaya başladı ama.Çocukmuyuz canım."Mihrali baba kız arasında geçen konuşmaya,kendini tutamayıp gülmeye başlamıştı...Nazan yazaneden çıkarken,tekrar tekrar dönüp Mihraliye baktığında,Necati usta yine kızının yüreğinde birşeylerin kıpırdadığını hissetmişti belkide...
-"Hadi İltanıda çağırda yemeğimizi yiyelim.Sonra hepberaber başlarız çalışmaya.Çocuk bir saattir depoda kum torbasını yumrukluyor..."
-"Benide az depoya hapsetmedin ilk zamanlar usta.Ellerim yara olurduda,sen yine devam derdin..."
-"Az bile yapmışım..."
-"İnsaf be usta..."Yine gülüşmüşlerdi bu sözlerin ardından...
-"Ne diyorsun,İltan bu işi kıvırırmı?Çok paraya ihtiyacı varmış.Göç etmişler memleketlerinden."
-"Çok zayıf evlat...İsterse başarır tabi..."
-"Temiz yüzlü,saf bir çocuk.Bize elinden tutmak yakışır ustam."
-"Tanımadan karar verme evlat.Birşey söylemek için erken...Elbette yardım edicez,ama güven zamanla olan birşey..."Mihrali başını sallayarak onaylamıştı,Necati ustanın söylediklerini.Sonrada depodan İltan ı çağırıp,hep birlikte yemek yeyip,sonrasındada gece yarısına kadar idman yapmışlardı...Ertesi akşamki dövüşler için,bir nebze hazır hissediyorlardı kendilerini şimdi...

Dönüş yolunda tıpkı Necati ustanın dediği gibi önce Firdevse uğramak istemişti.Defalarca telefonunu açmamasından ne denli kararlı olduğunuda anlatmıştı belkide...Odasının camına küçük küçük taşlar atmaya başladığında,ışığı yanmış biraz sonrada kendi görünmüştü pencerede...Mihrali yalvar yakar aşağıya inmesini söylediğindeyse,uzun uğraşlar sonunda kabul ettirebilmişti söylediklerini...Evdekileri uyandırmadan sessizce,aşağıya
indiğindeyse yüz ifadesinde,son gördüğünden beri bir değişikliğin olmadığını anlamıştı...
-"Firdevs özür dilerim...Bak uzatmayalım lütfen.Çocukluk ediyorsun..."
-"Bitti Mihrali.Anlıyormusun bu defa getçekten bitti?
-"Fevri davranıyorsun.Önce bir dinle."
-"Neyi dinleyim.Ben dövüşmekten aska vazgeçmeyeceğini anladım işte."
-"Sen hiçbirşey anlamadın.Dinlemedinki beni"
"Çünki dinlemek istemiyorum."
-"Firdevs.Bak anlamadan dinlemeden yapma böyle."
-"Ben herşeyi anladım.Mesela benden vazgeçip,o kahrolası dövüş belasından vazgeçemeyeceğini."
-"Yeter ama...Ne için dövüştüğümü bile bilmiyorsun..."
-"Bilmek istemiyorumki...Mihrali git lütfen bir gören olacak gecenin bu vakti..."
-"Pişman olacağın bir karar veriyosun hiç düşünmeden..."
-"Emin ol pişman olacağım kararları sana inandığım günlerde vermişim ben"Ne dese Firdevse derdini anlatamayacağına inanmıştı...Belkide yaşadıklarından dolayı bir yılgınlıktı o an hissettiği...Firdevs kapıyı kapatıp içeriye girdiğinde,bu defa geri dönülmez bir adım attıklarını oda hissetmeye başlamıştı düştüğü derin boşlukta ...devamı yarın

BEYAZ SAYFALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin