~ BEYAZ SAYFALAR~25.BÖLÜM"ölüm tuzakları"
Cevher sakince adamlarına işaret verip,Kerimov un mekanına girdiğinde,içeride göreceği manzaradan habersiz,elinden geldiğince sessiz haraket etmeye çalışıyordu...Binanın içinde tek bir adamla karşılaşmaması şüphelenmesine neden olsada,yinede tedbirli davranmış adım adım ilerlemişti...Fakat bir iki merdiven daha çıkınca,kapı ağzına yayılmış,boş kovanları görüp, biran durmalarını işaret etti adamlarına...Kısa bir bekleyişten sonrada birkaç adım daha attığında şaşkınlığı iyice artmıştı.Kerimov ve beş adamı,korkunç derece infaz edilmişler,kanlar içinde yerde yatıyorlardı.Biran dikkat edip durumu incelediğinde kendilerini savunmalarına fırsatları dahi olmadığını anlamıştı.
-"Birileri hesabı bizden önce ödemiş"derken yüzünde bir gülümseme belirmiş,cebindeki silahı kapının ağzında,dikkat çekecek bir noktaya bırakıp,olay yerinden hızla uzaklaşmışlardı sonrasında....
*********
Ertesi günün sabahı uyandığında,yaşadıklarının bir rüya olmasını çok istemişti Mihrali.Soğuk bir duş alıp kendine geldikten sonra,üzerini değiştirip,uzun zamandırda birşey yemediğini farketti.Kendisine güzel bir kahvaltı hazırladıktan sonra,ağzına attığı ilk lokmada aklı biranda Nazan a takılmıştı...O dehşetli gecede biran silahların önüne atılıp,kendini uyarması.Firdevs in yaptıklarına karşılık,söylediği o sözler.Ve Necati ustanın karşısında tereddütsüz,korkulu gözlerle ve titreyerek kendisine sarılması...Gerçek olabilirmiydi anladığı şey?Hep kardeşi olarak gördüğü Nazan,kendisini seviyormuydu gerçekten?Eğer gerçekten öyleyse bundan sonra nasıl haraket etmesi gerektiğini düşünüyordu içten içe.Bu gibi düşüncelerle yarım yamalak kahvaltısını yaparken,Nazan ın bir cümlesi aklında dönüp durmaya başlamıştı."Basit elvedalar,kolay sevdaların sonucudur Mihrali.Eğer Firdevs gerçekten seni sevmiş olsaydı bu kadar kolay bırakırmıydı hiç seni?" Bu düşüncelerle dakikalar sonra evden çıkmış,caddeye çıkmak için sokakta yürümeye başlamıştı düşünceli bir tavırla...Firdevs in evinin önüne geldiğinde yine Akın ın arabasını görmüş,biran durup bakakalmıştı elinde olmadan...Birkaç saniye sonrada evden çıkan Akın,
-"Geç kalmayalım hayatım,biraz çabuk olurmusun?" diye içeriye seslendiğinde,Mihralinin tüyleri diken diken olmuştu.Gözlerinin nemlenmesine mani olamamış,hemen gitmek istemişti oradan.Fakat Akın kendisini farkettiğinde,yine karşısına çıkarak herzamanki gibi kasılıp poz yapmıştı,Mihraliyi dahada delirtmek için.
-"Çırağının ölmesine üzüldüm.ALLAH rahmet eylesin.Eee takdir-i ilahi..."Akın ın söylediklerine başını sallayarak cevap vermek istemişti sadece.Cadde tarafına doğru adımlarını atmaya başladığında,Akın birdefa daha arkasından seslenmiş,
-"Yarım kalan dövüşler,aynı saatte bu akşam yapılacak...Halil abi bunu sana iletmemi istedi.Umarım aşkta kaybettiğin gibi,kaybetmessin güçlü çocuk."O an dönüp,olanca hırsını çıkarmak istemişti,zengin zübbesinden.Fakat Firdevs in sesini duyup biran duraksamış,sonrasındada arkasına bakmadan devam etmişti yoluna...İsmail ağa koltuğuna iyice yaslanıp,akşamki galibiyetinin tadını çıkarır gibiydi adeta...Has adamı Faruk a dönüp,
-"Şimdi yanıp tutuşsunlar bakalım.Herkes bu işten payını kapmaya çalışırken,biz pusuda kalıp canlarına okuyacağız."
-"Hepsi birbirine bilenmişken, bu yaptığımız dengelerini altüst edecek ağam."
-"Güçlü aslan,her daim avdan büyük parça alır.Hiçbir delil bırakmamaya özen gösterdiniz deilmi?"
-"Müsterih olun ağam bu işi bizim yaptığımızı kimse anlayamaz."
-"Aferim Faruk...Şu Akın denen Zengin çocukla,bileği bükülmez denilen Mihraliyide izlemeye alın.Hiçbir işi şansa bırakmayalım.Polis bu kadar işin üstüne düşerken,kendimizi açık etmeden tüm rakiplerimizi ortadan kaldıralım.Vakit daraldı artık."Faruk,İsmail ağanın anlattıklarını dinlerken,herşeyi birbir aklında kurgulamaya başlamıştı.Belirli isimler için yaptıkları bu ölüm planları,şimdi aynı kişiler için büyük bir tehdit oluşturuyordu...İsmail ağa karanlıktan bir ışık tutup,herkesi görebiliyor,fakat kimse onun farkına dahi varamıyordu...
*******
Rıdvan amirine durumu bildirdiğinde,artık masayı yumruklayacak radedeye gelmesine hak vermişti belkide.
-"Neler oluyor Rıdvan?Birileri Can alıyor,can veriyor,pusu atıyor bizse elimiz kolumuz bağlı burda oturuyoruz..."
-"Kerimov un mekanındaki kameralar devre dışı bırakılmış amirim."
-"Tabi bu işi planlayan onuda düşünmüştür"
-"Olay yerinde, bulunan silah balistiğe yollandı,akşam saatlerinde bir haber alırız..."
-"Kerimov kimin kuyruğuna basmış olabilir?Beş adamı gözünü kırpmadan öldüren cani elbet bunun hesabını ödeyecek..."
-"Biraz daha sabır amirim.İltan ın anlattıklarından yola çıkarak,şüpheli isimleri inceleyelim derim ben."
-"Sadece şüphe etmek yetmez Rıdvan.Bunlar karanlık oldukları kadar,saygın iş adamları aynı zamanda.Bir şüpheyle hiçbirini içeri alamayız.Şu silahın balistik sonucunu akşama mutlak yetiştir.Bakalım silah kiminmiş?..."Celal amir öfkesine hakim olmaya çalışırken,artık yalnış bir adım atma şansınında kalmadığını çok iyi anlamıştı.İltanın o son halini hatırladığındaysa yine gözlerinin nemlenmesine mani olamamıştı...Bu defa tamirhaneden iki kişi çıkmışlar,kendilerinide oldukça kötü hissetmişlerdi.Henüz yeni gelişmelerden haberleri yokken ağır ağır Vale Tudonun girişini geçip kalabalık meydana doğru yürüdüler.Cazgır o anlarda,İltan öldüğü için rakibinin maç yapmayacağını anons ediyordu.Mihrali nin ismini anons ettiğindeyse,yine seyirciler müthiş bir tezahürata başlamışlardı heyecanla.Necati usta,son taktiklerini verirken,Mihrali üzerini değiştirmeye başlamış,dirsek ve ayak koruyucusunu takmaya çalışıyordu.Çift damak dişliğini takıp,el bandajınıda sardığında artık dövüş içinde hazırdı...Cazgır birdefa daha dövüşcülerin isimlerini anons ettiğinde,İki dövüşçü sahaya inmiş birbirlerine gözdağı verir bakışlar fırlatmaya başlamışlardı...İlk saniyelerde sadece savunma yapmıştı Mihrali.Ve defalarcada darbe almasına rağmen karşılık verememişti.Fazlasıyla düşünceli tavrı,Necati ustayı endişelendirirken,sürekli Mihraliyi uyarmasına neden oluyordu...O saniyelerde Akın öğrendiği haberi Halil in kulağına fısıldadığında,Halil büyük bir şaşkınlık yaşamış,Kerimov suikastine inanamamıştı adeta... Bekir Saner ise planının eksiksiz işleyeceğinden emin olmanın rahatlığındaydı o anlarda.Sakince meydandaki dövüşü izliyordu...
Fakat dakikalar geçmesine rağmen Mihrali hala bir hamle yapmamış,süreklide darbe almayada devam etmişti...Savunma yaptığı anlarda,kaşına güçlü bir yumruk aldığında,kaşı patlayıp yüzünün sağ tarafı kana bulanmıştıki o anda belkide kendine gelmişti .Dakikalardır yapmadığını yaparak,rakibinin üzerine giderek,yumruğunu rakibinin kafasına indirmişti defalarca...Sadece tek bir hamleye yoğunlaşmış gibi sadece yumruğunu havaya kaldırıp güçlü bir şekilde rakibinin başına indiriyordu.Biraz önce Mihralinin karşısında aslan kesilen adam,defalarca başına aldığı darbeyle dizleri üzerine çökmüş,sonrasındada yere bırakmıştı kendini...Ne kadar çabaladıysada artık yerden kalkma mecalini bulamacaktı dizlerinde....Cazgırın Mihralinin galibiyetini anons ettiği dakikalarda,yine Mihrali seyircilere doğru bağırarak güç gösterisi yapıyordu artık...O an Vale Tudo sokakları polis aracının ışığıyla aydınlanmıştı birkere daha.Herkes araçtan inen Celal amiri görüp toparlanmaya çalışırken,sakin adımlarla yerde yatan dövüşcünün yanına gelip,seyircilere daha sonrada,büyük bahisçilere çevirdi başını Celal amir...Sonrada cebine yerleştirdiği,poşete sarılmış silahı çıkarıp önce Bekir Sanere,Sonrada Halile iyice gösterdikten sonra derin bir nefes aldı...O an Bekir saner,içten içe gülerken çok eğleniyordu şüphesiz.Ondan başka hiçkimsede neler olduğunu anlayamamıştı belliki...devamı yarın...
