~BEYAZ SAYFALAR~26.BÖLÜM"derin kumpasların ortasında..."
Celal amir biranlık suskunluktan sonra tıpkı Bekir Saner in düşündüğü gibi,polislere işaret edip Halili kelepçelemelerini istemişti.Elindeki silahla Halile biraz daha yaklaştığındaysa,sürekli ofisindeki en alt çekmecede duran yedek silahını tanımıştı elbette.O an,ilk aklına gelen Kerimov suikasti olmuştu.Bakışları Bekir Sanere kilitlendiğindeyse,tıpkı İsmail ağa nın istediği gibi ona biraz daha bilenenmişti bu sefer.Kalabalığın arasından elleri kelepçeli bir halde çıkarılıp,ekip otosuna bindilirken rahat bir ifade takınmaya çalışmıştı Halil.Sonrasındada karakola götürülüp,Celal amir tarafından sorguya alınmıştı.
-"Dövüşler için,futbol oynadığınızı söyleyip geçiştirmiştin Halil Şanlı.Peki buna ne diyeceksin?Kerimov ve dört adamı suikaste uğrayıp ağır bir şekilde katlediliyor ve senin silahında olay yerinde bulunuyor."
-"Bu bir komplo amirim."
-"Çıldırtma beni Halil.Doğru dürüst anlat şu işi.Dövüş bahislerinde anlaşmazlıkmı yaşadınız?Ayağınamı bastı Kerimov?"
-"Ne dövüşü?Ne ayağa basması amirim?Ben kendi halimde bir emlakçıyım bilirsiniz.Bunun yanında birde halısaha işletirim.Ne işim olur dövüşle,bahisle?"
-"Canınız fena yanacak Halil"
-"Kuru tehditle biryere varamazsınız amirim.Herkesin düşmanı var.Belliki birileri bu işi bana yıkmak istedi.Benim silahımdan kurşun çıkmışmı?"
-"Hayır ama cinayetle bağlantılı olmasa silahının orda işi ne?"
-"Bu bir delil deil.Eğerki başka bir kanıtınız yoksa beni içerde tutamazsınız."
-"Buna sen karar veremezsin Halil.Kapa çeneni."
-"Sorduğunuz tek soruya daha cevap vermem amirim.Avukatımı istiyorum şimdi"Halilin bu cevapları sinirini bozmuştu adeta.Sorgu odasında çıkıp Rıdvan ı aradığında,savcıdan gözaltı için ek süre talebinin reddedildiğini duyduğunda sinirleri dahada bozulmuştu.Bu durumdanda hiçbir sonuç çıkaramamıştı.Profesyonelce yapılan bu suikastte parmak izi dahi bulunamamıştı nihayetinde.Saatler sonra Halili serbest bırakma düşüncesi dahi içini kemirmeye başlamıştı o anlarda Celal amirin...
*********
Geceyi hastahanede geçiren Mihrali,ertesi gün Kadirin gözlerini açmasıyla biraz olsun kendine gelmiş tüm sıkıntılarını unutmuş gibiydi...Gün boyu hastahanede dahi olsa ailesiyle beraber vakit geçirmek istemiş,günün büyük bölümüde yanlarında kalmay karar vermişti nitekim.Sonrasındada yine Kadir in yoğun bakım tedavisi için hazırlanmaya başladığı dakikalarda,oda dışarıya çıkmak için hazırlanmaya başlamıştı...Halil in mesajı telefonuna saatler önce düşmüş,turnuvanın son dövüşünün,o akşam yapılacağını öğrendiğinde yine aynı havayı soluyacağı için moralide bozulmuştu.Özlem odasında Kadir in hazırlanmasına yardım ederken,biranda kapı çalınıp daha sonrada Nazan içeriye girmişti elindeki çiçek ve yemeklerle.Ayşe hanım güleryüzüyle kızı içeri buyur edip,elindekileri aldığında,Mihralide o an Nazanla gözgöze gelmişti...Bakışları,düşüncelerini haklı çıkarır gibiydi adeta.
-"Kızım ne zahmet ettin bukadar?Onca yemek yapmışsın."
-"Ne zahmeti Ayşe teyzecim.Onca zamandır hastahanedesiniz.Boğazınızdan sıcak lokma geçsin istedim."
-"Benim düşünceli kızım..."Ayşe hanım ın son sözlerinden sonra,Nazan Kadirin yanına giderek geçmiş olsun dileklerini iletirken,Kadirde el işaretleriyle teşekkür etmişti.Tabi o an bakışlarını Özlemden ayırmak dahi istemiyordu...Özlem ise odadakilerin artık çıkması gerektiğini söylediğinde,hepsi odadan çıkıp hastahane kantinine doğru yöneldiler.Mihrali Nazanla konuşma fırsatı yakalamaya çalışıyordu o anlarda.Bakışlarını kızın üzerinde yoğunlaştırmış,Firdevs in hiçbirzaman olmadığı kadar düşünceli bir şekişde davranan bu masum kızı izlemek istemişti belkide o an...
Artık yoğun bakım için hazırlanmış, Özlem hemşirelere seslenmekmek için kapıya yöneldiği anda Kadir doktorunun elini tutmuştu.O an ne yapacağını bilememişti Özlem.Gözgöze gelip uzun uzun bakıştıktan sonra,oda daha sıkı tutmuştu Kadir in elini...Açık açık birbirlerine söyleyemediklerini gözleri söylüyordu belliki.Özlem biraz sonra başlancak ağır tedaviyi kastedip,
-"Korkuyormusun Kadir?Hep yanında olduğumu biliyorsun.Sakın endişelenme olurmu?"diye sormuştu.Kadirse avucunun içine"t-e-k k-o-r-k-u-m,s-e-n-i b-i-r-d-a-h-a g-ö-r-e-m-e-m-e-k"cümlesini kodlayarak gülümsemişti biran.İkiside yoğun duyular içinde birbirlerinin gözlerine bakarken,bu yakınlaşmaya saniyeler önce odanın önüne gelip,kapı aralığından şahit olan Akın köpürmüştü adeta.Bir hışımla arkasına dönüp,
-"Mademki Mihrali,akıllanmayacak.Mademki açık tehdidime boyun eğmeyecek kes şu dilsizin cezasını Demir.Özlemde benim sözümü dinlememek neymiş anlasın bakalım"Demir başıyla söylenenleri onaylarken,herşeyden habersiz sevgiyle birbirlerine bakan iki insana çevirmişti gözlerini birkez daha...
Mihraliyse kantine indiklerinde,Nazanla konuşma fırsatı bulmuştu sonunda.
-"Uzun zamandır sanki yaptıklarınla,üstü kapalı sözlerinle bana birşey anlatmaya çalıştığını düşünüyorum Nazan"Bu cümle içten içe hoşuna gitmişti Nazan ın.Belliki Mihrali en sonunda kendisini farketmişti.
-"Yaptıklarını görmemem mümkün deil...Benim için ölüme atıldın dahası varmı ?"
-"Çünki sen buna değersin?"
-"Aramızdaki bu güçlü bağı adlandırmaya çalışıyorum birkaçgündür biliyormusun?"Nazan duyduğu bu cümleyle titremeye başlamıştı adeta.Hislerine karşılık verecekmiydi Mihrali gerçekten?O an elini Nazan ın omzuna koyup,
-"Galiba buldum Nazan...Biz kardeş gibiyiz seninle.Hani nasıl kardeşler birbirini koruyup kollamaya çalışır,tıpkı öyle işte."Hissettikleriyle,duyduklarının çelişmesi Nazan için bir yıkım olmuştu adeta.Mihralinin söylediklerine başını sallayarak onaylarken,ağlamamak içinde kendini zor tutmuştu.Ne yaparsa yapsın olmuyordu işte....
********
Akşam saatlerinde son dövüş için,Vale Tudo da kalabalık toplanmaya başladığında,artık hesaplarda çok daha çetrefilli yapılıyordu şüphesiz.Derin kumpasların ortasında kalan isim ise tüm masumiyetiyle Mihrali oluyordu yine...Halil ve Bekir saner yerlerini aldıklarında,cazgır çoktan turnuvanın son dövüşünü anons etmeye başlamıştı...Mihrali bu dövüşten sonra,Bekir Sanere kazandırdıklarıyla borcunun biteceğini,ve hesabı kapatıp dövüşlerden çekildiğini söylemeyi kurguluyordu kafasında.Bakalım herşey umduğu gibi olacakmıydı?Necati usta yine Mihraliye dövüş taktiklerini anlatırken,rakibide çoktan sahaya çıkmıştı...Halil in "başla"komutuyla hamleler arka arkaya gelmeye başlamıştı artık...Seyirci heyecanlı gözlerle karşılaşmaya kilitlenmişken,hızla Vale Tudoya giren araçtan inen adam,Cevherin yanına gidip eline bir kağıt tutuşturmuş,sonrasında da hararetle birşeyler fısıldamıştı kulağına...Cevherin yüzü duyduklarıyla biran değişmişti.Hemen Bekir Saner in yanına gidip durumu anlatmış ve elindeki kağıdı uzatmıştı sonrasında...Öğrendikleriyle biranda ayağa kalkıp,delirmiş bir tavırla Halil le gözgöze gelmişti oda.Halil o an ters giden birşeyler olduğunu anlamış,aynı şekilde karşılık verir bakışlarını Bekir Sanere yönelttiğindede neler olduğunu anlamaya çalışıyordu...Birazdan belkide ortalık fazlasıyla karışacaktı yaşanan gelişmelerle....Aynı saniyelerde ise Kadirin odasından,anne babasının biranlık dışarıya çıkmasını kolluyordu demir....Ve bu fırsatı bulduğu andada odaya yönelmiş,dikkatlice içeriye girip,ucunu ceketinin kol kısmına sokarak elinde tuttuğu bıçağı çıkarmıştı...Sonrasında saniyeler içinde defalarca,yoğun tedavisinin ardından uyuyakalan Kadir in bedenine saplayıp,girdiği gibi hızla çıkmıştı odadan...
Mihrali rakibiyle dişe diş bir dövüş içindeyken,o an kardeşinin ölüm kalım şavaşı verdiğini tahmin dahi edemezdi elbette....devamı yarın...
