BEYAZ SAYFALAR 30.BÖLÜM

3 1 0
                                    

~BEYAZ SAYFALAR~ 30.BÖLÜM"sen canımdan kıymetlisin..."

Apar topar bindirildiği araçta,karşısındakilerin kimin adamı olduğunu kavrayamamıştı henüz...
-"Nereye götürüyorsunuz beni?Kimin adamısınız?"diye bağırıp çağırırken,elllerindeki silahları başına dayamaktan başka tepki vermemişlerdi...Yol boyunca neler olacağını kestirmeye çalışırken,daha önce getirildiği eski deponun girişini hatırlamıştı.O an Bekir Saner in adamları tarafından buraya getirildiğini anlamıştı...Rahat bir tavır takınmaya çalışarak araçtan inerken,aklında sadece aralarındaki hesabı kapatmak vardı....Adamlar yüksekçe olan depo kapısının iki metre içerisine bir sandalye koyup,Mihraliye oturmalarını söylemişti...Dakika geçmedende ardında sadık adamı Cevher ile birlikte Bekir Saner  görünmüştü karanlıkların içinden...
-"Mihraliii...Ah Mihraliiii...Kardeşinin başına gelenler için okadar üzgünümki."O an hiddetlenip ayağa kalkmış,biranda adamın yakasına yapışmıştı.
-"Sen mi yaptın bunu Kadire?Söyle ulan senmi yaptın?"O an tekrar başına silahlar dayanınca,Bekir Saner adamlarına silahlarını indirmelerini işaret edip,yakasından kavramış olduğu Mihralinin ellerinide çekip indirmişti...
-"Ben Bekir Saner....Eğer birşeyi yapmışsam,sana bunu açık açık söylerim zaten...Anladığım kadarıyla birileri sana boyun eğdirmek istiyor.Ölüm dövüşleri yaklaştıkça,herkesin ateşi başına vurdu Mihrali..."
-"Artık kimse bana boyun eğdiremeyecek.Turnuva bitti...Benim dövüş hayatımda sona erdi böylelikle."Sonra cebinden çıkardığı bir tomar parayı adama uzatarak,
-"Bu senden aldığım para.Böylelikle sanada borcum kalmadı...Artık rahat bırakın beni"demiş,sonrasındada Bekir Saner in alaycı tavrıyla parayı almasının ardından,arkasını dönüp,depo kapısına doğru yürümeye başlamıştı başı dik bir şekilde...O an ensesinde ağır bir darbe hissedip yere kapaklandığında,sandığı kadar basit kurtulamayacağınıda anlamıştı oradan belkide.Adamlar Mihraliyi hırpalarcasına yerden kaldırıp,az ilerideki sandalyeye oturtup bağladığında,Cevher defalarca yüzünü yumrulamıştı Mihralinin...Sonrasındada Bekir saner yanına gelip,az eğilerek yüzyüze gelmişti Mihraliyle....
-"Mihrali....Mihrali...Mihrali..
Sen aramızdaki hesabı bu kadar kolay kapatabileceğinimi sandın ha?Sen elini kolunu sallayarak burdan gideceğinimi sandın?Üç gün kaldı ölüm dövüşlerine başlamak için.Ya benim için dövüşmeyi kabul edersin,yada ne seni nede aileni sağ bırakmam...Anladınmı beni?"Sonrasındada Cevhere işaret ederek,geldiği tarafa yönelirken,Mihralinin başında bırakılan tek bir adama birşeyler  anlatmıştı sessizce...Onlar gittikten sonra,adam Cevherin biraz önce yaptığı işkenceyi devam ettirmeye başlamıştı.Mihrali"evet"diyene dek sürecekti belkide bu işkence....
               
Hayallerindeki düğün gibi olmasada,o çok arzuladığı şatafatlı hayata adım atmak için herşeyi görmezden gelmişti Firdevs...Akın ile birlikte yeni evinin kapısından el ele girerken,içinde çok değişik duygular hissetmeye başlamıştı.Kısa zamanda ne kadar değişmişti herşey gerçekten.Neden bu kadar hızlı geliştiği tarafını sorgulamak istemiyordu elbette.Hayallerine kavuşmuştu işte...Evin o görkemli ışıltısı garip düşüncelerinide saniyeler içinde atmıştı kafasından.Düğününe Akın ın ailesi nin katılmamasını bile hoşgörecek kadar nasıl gözü boyanabilmişti Firdevs in?Dahası sevgi dediği duyguların gerçek olup olmadığını anlamadan bir uçurumun başına gelmiş,hızlada sürükleniyordu boşluğa doğru farkında olmadan.Akın kapıdan kucağında geçirdiği gelinini yere bırakıp,
-"Tıpkı sana sözverdiğim gibi,seni el üstünde tutucam.En kıymetlimsin benim Firdevs."Duyduğu bu cümlelerden sonra içi kıpır kıpır olmuştu sanki.Sonra Akın ın duvağını kaldırmasını bekledi.Heyecanla açılan duvak ışıl ışıl gözlerini ortaya çıkardığında,bir ihanet yankılanır gibiydi lüks malikanenin duvarlarında.Mihraliye yapılan,iki kişilik bir ihanetti bu elbet...Akın eşinin elini tutup,yatak odasına götürürken,sabahına ona karşı takınacağı tavrıda çoktan belirlemişti kafasında.Kapının eşiğinden,heyecanlı bir şekilde girerken,adımını uçuruma attığından habersizdi Firdevs....
              ********
Halil birkere daha yeni açılacak kulübünde,yeni bir toplantı hazırlığındaydı.Kura çekimi için toplanan taraflar,son günlerin heyecanı içindeydi artık.Türk usulü yapılacak kura çekimi,en doğru tercih olarak benimsenmişti.Zira bilgisayarla yapılacak bir kura bazı kesimleri tatmin etmeyebilirdi.Nitekim uçuk rakamlar her bir ismi sinirlerinin son raddesine de getiriyor,böylelikle havadan nem kapma durumları ortaya çıkabiliyordu nihayetinde.Halil herşeyi şeffaf bir şekilde anlattıktan sonra,birkere daha taraflara dönüp,
-"Yirmi isim,eleme usulü ilk etapta on karşılaşmada,karşı karşıya gelecek beyler. Buna göre kuraları çekiyorum şimdi."Ve sonrasındada dikkatli bir şekilde kağıtları torbadan alıp,karşılıklı isimleri yazmaya başlamıştı.Yirmi dövüşcünün karşı karşıya geleceği on karşılaşma belirlendiğindeyse,
-"Günde bir karşılaşma olacak beyler.İstediğiniz gibi güvenlik bakımından kuş uçmayacak ve hertürlü tedbir alınacaktır.Dövüşler mücadele bakımından en had safhada olacağı için süre kısıtlaması olmayacak.Ve yine sizlerin isteğiyle,dövüşcüleriniz isterse karşılaşma anındaki hırsla rakibini ölümle dahi nakavt edebilir veya canınıda bağışlayabilir.Ölüm dövüşlerinde herşey mübahtır...Bahislere gelince,elenen isim bir başka maç için para yatırabilir.Buda dövüşcünüz kaybetse dahi kazanmaya devam edebilirsiniz demektir...Şimdi üç gün sonrası için herkes hazırlıklarını yapsın.Sadece size verilen güvenlik kartlarıyla gizli bölmelerden geçebileceğinizide belirtmek isterim..."Halil dikkatli gözlerin karşısında sözlerini bitirdiğinde,çevirmenlerde konuşmayı patronlarına iletmeye başlamıştı...O anlarda Rus tarafı Halil in yanına yaklaşıp,sözünü ettiği dövüşcüyle artık tanışmak istediğini söylediğinde,biran başını sallayarak onaylamış,sonrasında ise derin düşüncelere dalmıştı şüphe çekmeden...
          
-"Bekir abinin istediğini kabul edene kadar sürecek bu işkence...Söyle be adam,kabul ediyormusun?"Sürekli bağırarak bu sözleri söylerken,gitgide artan bir hırpalama içindeydi Mihraliyi.Dudaklarının kenarlarından sıcak kanının aktığını hissederken,dahada hırslanıyordu...Defalarca bağlandığı,sandalyeyle birlikte yere düştüğünde,adama tekrar tekrar kaldırıp işkencesine devam etmişti sonrasında....Hiçbir sorusuna cevap alamayıncada,daha sert yumruklar geliyordu ardı ardına...En son yumruğunu havaya kaldırıp,yine aynı soruları sorduğunda ise Mihralinin gözünü açacak takati kalmamıştı artık.Biranda sert bir cismin kemikle temas sesiyle gözünü açtığında,karşısında Nazan ı gördüğünde irkilmişti.Biraz önce sürekli kendisini yumruklayan adam boylu boyunca yerde yatıyordu....
-"Nazan...Ne işin var burda?Nasıl geldin buralara kadar?"Heyecanını her halinden belli eden kız sorıların hiçbirine cevap vermeden hızla Mihralinin sandalye bağlı olduğu ipleri çözmeye başlamıştı.O bunları yaparken Mihrali hala,
-"Neden?"diye sorular yöneltiyordu Nazana.İpleri çözdüğünde ise,
-"Hadi hemen gidelim burdan Mihrali..." derken,artık kendisine beslediği duyguları hakkında hiçbir şüpheside kalmamıştı.Görünmemek için ağaçlık kısımlardan koşarak, ana yola ulaştıklarında bir taksi çevirip,doğrudan Gümüşdere ye gitmişlerdi.Mahalleye girdiklerinde biran Nazan ın korkusu geçmiş gibi rahatlarken,arka koltukta kıvranan Mihralinin kan içindeki yüzüne bakarken içi burkulmuştu budefa...Taksiden inip,Mihraliyi evine taşıdıktan sonra,yaralarını temizleyip yatağına yatırmış,daha sonrada vaktin geç olduğunu söyleyip eve gitmesi gerektiğini,annesi uyuduktan sonra ise tekrar geleceğini söylemişti Nazan...Mihrali buna gerek olmadığını söylesede dinletememişti sözünü.Nazan evden koşar adım çıkarken,Mihralide elinde olmadan,yaralarını temizlediği sırada Nazanla gözgöze geldiği anı hatırladı.Tüm bunları yaşarken,Nazan ın ikinci defa hayatını kurtarması garibine gitmiş,gülümsemişti biran....Saatler sonrada  03:00 civarları Nazan gelmişti yine...Sabaha kadar başında beklerkenki endişesini Firdevle geçirdiği beş sene boyunca biran hissetmediğini anımsadı biran...Yüreğinde bir kıpırtı hissetmişti sanki Mihrali tüm bunları yaşarken.Bu düşüncelerlede gözleri daha fazla acıya ve uykusuzluğa dayanamayıp kapanmıştı....
Sabah uyandığında ise Nazan ın kahvaltıyı hazırlamış olduğunu gördüğünde öyle garip duygular belirmiştiki içinde... Başbaşa kahvaltılarını yaparlarken,Nazan tek taraflı sevgisinin,Mihralinin gönlünde filizlendiğinin farkında dahi deildi elbette.Kahvaltıdan sonra ise hastahaneye gitmek için yola çıktılar...Hastahaneye vardıklarında  danışmadan Kadirin odaya alındığını öğrendiğinde yüreğine su serpilmişti adeta Mihralinin...Odanın bulunduğu koridora girip biraz ilerlediklerinde ise,kapının eşiğinde babasıyla tokalalan bir adam ve yanıbaşındaki birkaç kişiye dikkat kesilmişti.Daha önce hiç görmediği adam,kendisini karşısında görünce sırıtarak elini uzattığı anda Mihrali,"kim bu adamlar?"diye içten içe sorular sormaya başlamıştı....devamı yarın...

BEYAZ SAYFALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin