BEYAZ SAYFALAR 29.BÖLÜM

4 1 0
                                        

~BEYAZ SAYFALAR~29.BÖLÜM."açık tehdit"

Özlem abisiyle başbaşa kaldığı odada,olan bitenden sonra çıldırmak üzereydi.Herşeyi yapıp,birde üzerine pişkin pişkin nasıl sırıtabilirdi bir insan?
-"Seni tanıyamıyorum demiştimya,sen onunda ötesine geçtin.Sen bunu nasıl yaparsın?...Bu bir oyun deil anladınmı?Sen istediğin kişinin hayatına son veremezsin.Kadir kıl payı hayata tutundu ve ölebilirdide."Evde kimsenin olmaması rahatça bağırıp çağarmalarına engel olmuyordu.
-"Demek kurtuldu öylemi?Oysa ölmeyi çoktan haketmişti..."
-"Neden yapıyorsun bunu?Amacın ne senin?Kendini ne sanıyorsun sen?"
-"Kes sesini Özlem kes...Yoksa bu söylediklerine pişman ederim seni."
-"Babam dan öğrendiğini inkar edemezsinya.Yaparsın tabi.Adam da öldürürsün,haraçta alırsın...Böylelikle zengin bir hayat yaşamak için size kim engel oluyorsa yıkıp geçersiniz ikinizde..."
-"Ne o küçük hanım ailesini beğenmiyormu artık yoksa?"
-"Ha şunu bileydin...Yollarımız çok ayrı.Sen,şiddeti,insanlara acı çekmeyi ve öldürmeyi seçtin bu hayatta,bense yaşatmayı...O aileden uzak dur,yoksa bildiğim herşeyi polise anlatırım.Bana savurduğun tehtidide,Demire yaptırdığın bu olayıda..."Biran duraksamıştı Akın.Kardeşinin bu denli ileri gidecek olabileceğini düşünememişti elbette.Gözlerindeki kini gördüğündede,artık aralarında abi kardeş duygularından eser kalmadığını çok iyi anlamıştı.Özlemin  odadan çıkarkenki düşündüğü tek şey ise,kendisi yüzünden ölümle burun buruna gelen Kadiri sevmekten asla vazgeçmeyeceğiydi....
                *******
Depoda can havliyle bağıran adama derin bakışlarını dikmişti Bekir saner.İki kolunuda mengeneye sıkıştırılmış adam Cevherin bir matkapla vücudunda açtığı deliklerle,bayılmanın eşiğine gelmişti artık.
-"Hala susmaya devam edecekmisin?Sabrım tükenmek üzere,bunu bilsen  iyi olur.Herşeyi anlatmazsan biraz sonra alnının tam ortasında bir delik açılacak..."
-"Neyden bahsediyorsunuz?Bilmiyorum...Bırakın gideyim yalvarırım"Üzeri başı kana bulanmış adama bakıp,kolay kolay çözülmeyeceğini anlamıştı.Cevhere işaret ederek,matkabın sivri ucunu adamın alnının ortasına dayadığında,adam can havliyle,
-"Yapma tamam...Tamam konuşucam...İsmail ağanın adamıyım..."demişti.Bu cümleyle ortam biranda buz kesmişti adeta.Cevher telaşlı gözlerle patronuna bakarken,ne denli büyük bir belayla karşı karşıya kaldıklarınıda anlatır gibiydi,depodaki diğer adamlarada...
-"Şimdi dediklerime cevap ver bakalım...Halil in ofisini sizmi kundakladınız?"
-"Hayır....Hayır bize böyle bir  görev verilmedi."
-"Peki Kerimov suikasti?"
-"İsmail ağa,ölüm dövüşlerinden en büyük payı almak için seninle Halili birbirize kırdırma niyetindeydi...Bu yüzden önce Kerimov u aradan çıkarıp,sonrada senin ofisini kundaklattı.Ve Halil adına bir not bırakarak birbirinize daha çok bilenmenizi sağlayacaktı..."
-"Peki neden Mihralinin peşindeydin?"
-"Mihrali ve Akın o turnuvada Türkiye tarafının en gözde isimleri.Ve kısa zaman içinde onlarla iletişime geçip kendi safına çekecek.Bu yüzdende ikisinide izlememizi emretti.."Bekir Saner kısa biran düşünüp,sonrasında elindeki silahı adamın alnına dayayıp,yakarışları arasında tetiği çekmişti biranda.
-"Bunların hiçbiri olmayacak..."derken biraz önce yaptığı infaz anında gözünü dahi kırpmamıştı...

Yoğun bakım koridorundaki uzun bekleyiş devam ederken,Kenan beyin düşmanca bakışlarıda Mihralinin üzerinden eksik olmuyordu.Canı fena halde yanarken,birde anne babasından böyle bir davranış görmek daha beter üzüyordu Mihraliyi.Neyseki hiç yanından ayrılamayan ve söyledikleriyle içini ferahlatan Necati usta vardı.O da olmasa nasıl dayanırdıki tüm bu olaylara?Necati usta uzun süren sessizliğin ardından,
-"Askerden bir geldin pir geldin be oğlum...Nedir bu üzerindeki kara bulutlar?Bir fırsatını bulup,seni şu belalardan kurtarmalı,ama nasıl?"O an düşünceli düşünceli başını sallamıştı. Mihrali.Askerde geçirdiği zor günkerini hatırlamıştı.
-"Askeriyenin kapısından girdiğim ilk gün dövüş belasını arkamda bırakacağımı sanmıştım...Sadece,ailem ve Firdevs i düşünüyordum usta...Senin öğrettiğin meslek üzerine tamirat işlerine vermişlerdi beni asker ocağında.Güzel arkadaşlıklar kuracağımı düşünürken,irtibat kurduğum üst devrelerim dövüşcü olduğumuda anlamıştı kollarımdaki izlerden...Ve gidip başımızdakinbinbaşı ya bildirmişler durumu.Adam tam bir dövüş hastası usta...Herkes koğuşuna çekildiği zamanlarda,beni kazan dairesine çağırıp her akşam karşıma türlü rakipler çıkarırdı.Yüzüne baktığımda nasıl bir haz duyduğunu anlayabiliyordum adamın dövüşlerde psikopatın tekiydi anlayacağın...Askerocağı deyip geldiğim yer tam anlamıyla bir cehennem olmuştu bana.Karşıma çıkardığı hiçbir rakip bilebiğimi bükemeyince,iki kişiyle birden dövüşmemi istedi.Sonraki zamanlarda da üç kişiyle dövüştüm.Yüzüm orda bile yaralardan hiç kurtulmadı ustam.En sonunda karşımda dört kişiyi gördüm...Sonu yoktu işte.Dövüşmezsem,askerliğimi yakacağı tehdidiyle geçirdim on iki ayı. Hayat hiçbirzaman bana bu beladan kurtulma fırsatı tanımadı.Tanımayacakta heralde usta...Şimdi ise askeriye kapısından girerken hayalini kurduğum hiçbirşeyi elde edemediğimi görüyorum.."Necati usta,Mihralinin gözlerinin nemlendiğini görmüş elini omzuna vurup teskin etmek istemişti.Anlattıları ve yaşadıklarıyla ne kadar ağır durumlardan geçtiğini çok iyi anlamıştı elbette....
             ********
Günün akşamı Faruk hararetle,İsmail ağanın odasına girmişti apar topar.Yüzündeki garip ifadeden hırs,korku,ve endişe duygularını okuyabilmişti adamının.
-"Ne o Faruk tazı görmüş tavşan gibi nefes nefese kalmışsın..."
-"Ağam çok kötü...Bir dışarıya gelsen iyi olacak..."Bu sözlerin ardından apar topar dışarıya çıkıp,binanın kolonuna boynundan asılmış cesedi gördüklerinde biran tereddütte kalmıştı...
-"Bu bizim Seyfi...Kim yapmış bunu Faruk?Kim?..."Adam"Bilmiyorum"der gibi başını sallarken,cesedin üzerindeki notu alıp,İsmail ağaya uzatmıştı sonrasında."Yaptığın hiçbirşey karşılıksız kalmaz İsmail ağa...Mademki bir savaş başlattın,canını kolla bundan sonra..."Gözleri çakmak çakmak olurken,kendi içinde hesaplar yapmayada başlamıştı...Bunu yapan her kimse,cezasını en ağır şekilde ödeteceğini geçiriyordu içten içe....

Aynı saniyelerde,birkaç dakikalığına  hava almak için hastahanenin önüne çıkan Mihrali,yine yaşadığı tüm olumsuzlukları düşünürken,sessiz bir köşedeki banka oturmuştu...Dakikalar sonrada karşına dikilen üç adama dikmişti gözlerini.Adamlar kendileriyle gelmelerini söylediğinde ilk anda diretsede,ceket altından gösterilen silahla mecbur kalmıştı onlarla beraber gitmeye.Fakat araca bindirilirken de her haliyle zorla götürüldüğü belli oluyordu...Hızla hastahane bahçesinden çıkan araçtaki adamlar,o anlarda bir çift göz tarafından izlendiğininde farkında deillerdi elbette.Ve dakika geçmedende Mihralinin bulunduğu aracın peşine bir ticari taksi takılmıştı...devamı yarın...

BEYAZ SAYFALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin