~BEYAZ SAYFALAR~ 34.BÖLÜM"ölüm dövüşü"
Herşey apaçık ortadayken yüreği daha faslasına dayanamayacaktı elbette...Firdevs ve Mihralinin dudaklarının birbirine yaklaştığı her milimde gönlüne kapanması zor yaralar açılıyordu Nazan ın...Daha ne yapabilirdiki Mihraliye sevgisini anlatması için?Biran gerisine şahit olmak istememişti o saniyelerin.İçinde bulunduğu odanın penceresini açıp,sessizce kendini evin bahçesine bıraktı...Sonrasında ise gözyaşlarıyla,gönlünün o an istediği gibi eve doğru koşmaya,Mihraliden uzaklaşmaya başlamıştı.Belkide kaderinde ona bu denli yaklaşmışken,biranda uzaklaşması gerektiği yazılıydı...Yüreğinde fırtınalar koparken,içinden geçenler sadece bu gönülkırıklıklarıydı elbette...
Mihrali,Firdevs in kokusunu burnunda duyduğu o anlarda,içinde bulunduğu durumu kendi kendine açıklamaya çalışmıştı sanki.
Sonra biran Firdevs i omuzlarından tutarak kendisinden uzaklaştırdı...Yapamacağını düşündü.Onca şey yaşanmışken,üstelik Firdevs evliyken böyle birşeyi asla yapamazdı gerçekten...Onunla yakınlaşmayı ancak ve ancak helali olduğunda düşünebilecekken,bu aşamalarıda çoktan gerilerinde bırakmışlardı nihayetinde.Derin derin nefes aldığı o anlarda,biranda Firdevsten uzaklaşıp,o büyülü anı bozma çabası içine girmişti.Firdev ise Mihralinin kendinden uzaklaşma çabasını çoktan farketsede,yaptığı büyük hatadan dönüp,Mihraliyi tekrar elde etme amacı taşıyordu o an kirli düşünceleriyle...
Nazanı düşündü biran.İyilik dolu yüreğini,kendisi için gözünü kırpmadan ölüme atılmasını ve salona kurulmuş mükellef sofraya baktı sonrasındada....Sevgi Firdevs in şuan kendisini içine çekmeye çalıştığı durummuydu gerçekten?Mihrali keskin bir karar vermesi gerektiğini çok iyi anlamış bir anlık heves karşılığında duygularını heba edemeyeceğini nefsine kabullendirmişti...
-"Sen burda kal Firdevs.Benim seninle kalmam uygun olmaz..."derkende biran yüzüne dönüp bakmamış,başı hep önünde olmuştu.
-"Mihrali neden peki?Neden benden kaçar gibi davranıyorsun?"
-"Kaçmıyorum.Sadece bana yakışanı yapıyorum Firdevs.Eğer bunu yaparsan Akın ı aldatmış olacaksın ve bende benliğime ihanet etmiş olucam.Dediğim gibi yüzündeki morluklar geçinceye kadar burada kal.Annemler hastahanede olacağı için,seni kimsede rahatsız etmez.Kafanı dinlemiş olursun sende..."Mihrali bunları söyledikten sonra evin kapısına yönelmiş,bir anda kendini dışarı atıp derin derin nefes almıştı.Sevginin böylesine değersiz bir duygu olmadığını yüreğine bellettiği o anlarda,kalbinden geçen ise Nazan dı şüphesiz.O ise Mihrali ve Firdevs i çok yalnış bir vaziyette görmenin üzüntüsüyle,odasına kapanıp gözyaşları dökmeye başlamıştı birçare.....
********
Sıvı yemekle dolu kaşığı Kadir in ağzına götürdüğü anda yutkunamadığını anlayıp,biranda omuzlarından tutup yataktan kaldırmıştı onu Özlem.Saniyeler içinde Kadirin boğulurcasına öksürmeye başlaması ise,başta kendisi olmak üzere,Kenan bey ve Ayşe hanımıda fazlasıyla endişelendirmişti...
-"Özlem bişey yap kızım.Boğuluyor..."diye sızlanırlarken,yüzleride bembeyaz olmuştu ikisininde.O an çenesini güçlükle açarak,biraz önceki lokmayı parmaklarıyla geri çekmişti Kadirin boğazından...Tekrar nefes almaya başladığında ise herkesin heyecanı yatışmıştı...Hastalık artık son evrelerine gelmiş oluyordu böylelikle.Bundan sonrası ise moral,ve hastanın iyileşme çabasına kalıyordu.Özlem tam bu noktada kendine ne kadar iş düştüğünü çok iyi biliyordu elbette...Cani gönülden isteyerek,henüz kimseye söyleyemesede çok sevdiği adam için sonuna dek elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı...Kadiri yatağına tekrar yatırıp,azar azar yemeğini yedirmeyi denerkende ailesine son durumla ilgili bilgi vermeye çalışıyordu...Kadir o anlarda çok şeyler söylemek istesede sadece gözleriyle aktarabildiği kadarını anlatabiliyordu onlara...Mihrali yarım saat kadar sonra bir hışımla Necati ustanın kapısını çaldığında,evdeki herkeste "ne oluyor?" diye ayaklanmıştı.Necati usta kapıyı heyecanla açtığında karşısında Mihraliyi gördüğünde ise ancak yatışmıştı.
-"Evlat uykun kaçtı anlaşılan.Gel hele içeri..."
-"Yok usta sen gelsen daha iyi olacak."O an odasının kapısını aralayan Nazanı görüp,
-"Hazırladığın yemekleri gördüm.Demek onun için eve git dedin bana ha Nazan?Ama tadına Firdevs bakacak mecburen?"
-"Hayırdır evlat Firdevs sizdemi?"
-"Başı belada usta.Bende sokak ortasında bırakamadım.Bizim evde kalacak bir iki gün.E o evde kalırken benimde orda kalmam yakışık almaz.Yine eskisi gibi tamirhanede kalayım izin verirsen."Nazan bu sözleri duyunca biran gözlerinin içi gülmüştü adeta.Demek Mihrali düşündüğü yalnışı yapmamış,hemen arkasından evden çıkmıştı.Yarım saat kadar önceki gönül kırıklığı yerini tekrar umuda bırakırken,Mihraliye bakarak sıcak bir gülüşü eksik etmek istememişti.Mihrali ve babası tamirhanenin yolunu tuttuğundaysa,bu defa sevinçle uzanmıştı yatağına...İnsan gönlü ne kadarda değişkenlik gösteriyordu gelişen olaylarla.Bir gecede hem kışı hem yazın sıcağını yaşadığını hissetmişti sanki Nazan...-"Başka çarem kalmadı usta.Ben bu dövüşe girmezsem,tek zaafım sevdiklerim zarar görecek.Halil karşısındaki iki ismi gözlerimin önünde ortadan kaldırdı.Son bir turnuva usta.Bunada dayanmayalım..."
-"Bu çok farklı...Ucunda ölüm var evlat.Aklım kesmiyor bu işi."
-"Bu uğurda az kalsın Kardeşimi kaybediyordum.Bu insanların şakası yok..."
-"Bunlardan kurtuluşuda yok evlat.Yakana birdefa yapışmasınlar,asla bırakmazlar emin ol buna."İçten içe Akınla hesaplaşmanın planlarınıda yapıyordu elbette.Geri dönülmez bir yola adım attığını bile bile herşeyi göze almak mecburiyetinde bırakılmıştı....Gecenin bir vakti tamirhaneyi açıp,depodaki kum çuvalında hırsla çalışmaya başlaması intikama nedenli bilendiğinide gösterir gibiydi...
***********
Ve iki günün ardından ölüm dövüşlerinin açılış gecesi gelip çatmış,Death Clup tüm görkemiyle,müthiş bir dövüşe ev sahipliği yapmaya hazırdı artık.Mihrali ve Necati ustada kendilerine verilen kartlarla,gizli bölmelerden geçerek ringin olduğu korunaklı yere vardıklarında,müthiş bir atmosferle karşı karşıya kalıp şaşırmışlardı adeta.Giriş tarafı normal bir gece kulübünü andıran,kimsenin başka bir amaçla kullanıldığını aklına getiremeyeceği korunaklı bir kale gibiydi burası.Yer kısıtlası kesinlikle yoktu.Soyunma odaları,idman bölümleri kapsamlı bir şekilde düşünülmüştü...Maçın hemen öncesinde doktorlar kan tahlilleriyle doping konularını incelemiş ve taraflarında bu tür konularda ne kadar hassas olduklarıda anlaşılmıştı nihayetinde.Norman kendine ayrılan bölümde tüm bu aşamaları keskin bakışlarıyla süzerken bir taraftanda aklına not ediyordu şüphesiz...Yunanistan ve Ermenistan taraflarını dövüşçüleri cazgırın müthiş anlatımıyla ringe çıktığı anda gerilimin de hat safhada olacağıda anlaşılmıştı.Ringin on metre kadar yükseğinde,her bir katılımcının maçı izleyecekleri lüks bölmeler göz alıcıydı gerçekten.Işıklar ve bahisler için seçilmiş sayılı seyirci, ortamıda çoşturuyordu adeta...Ve Halil ringe çıkıp ellerini iki dövüşcünün göğsüne koyup"başla"komutunu verdikten sonra büyük heyecan başlamıştı artık.Rakipler ilk başlarda kendilerini ölçüp tartaya çalışır gibi hamleleri savuşturmaya uğraşıyorlardı.Sonra yunan dövüşcü Lex biranda rakibini çelmeyle yere düşürüp,güçlü dirsek darbelerini suratının ortasına hiç acımadan indirmeye başlamıştı.Ermeni Varak ın yüzü ise daha ilk hamlelerde kanlar içinde kalmıştı.Fakat sokak dövüşlerinde olduğu gibi bir noktaya geldikten sonra asla rakibin üzerinden eller çekilmiyordu bu dövüşlerde.Aksine açık bulunduğunda sonuna kadar vurmaya devam ediliyordu....Varak yerden kalkar kalkmaz öyle bir hırsla rakibine saldırmıştıki,Lex biranda ağır darbelerin hedefinde bulmuştu kendini.Başa baş bir güç gösterisi seyircileride fazlasıyla coşturuyordu adeta.Sonrasında Lex in ardarda rakibinin yüzünde patlayan tekmeleri iyice sendelemesine neden olmuştu şüphesiz....Yaklaşık yirmi dakikalık bölüm tamamlanırken,Mihrali bu ağır dövüşü aklına kazıyıp,rakiplerinin ne kadar dişli olduğunuda kavramaya çalışıyordu.Necati usta neler düşündüğünü anlayıp eliyle koluna dokunduktan sonra tekrar dikkatini dövüşe vermişti...O anlarda Akın ise Mihralinin dövüşlere verdiği tepkileri ölçüp tartıyordu... Lex rakibinin dizine basıp,geri takla haraketini başarıyla uygulayarak çenesinede çok güçlü bir tekme indirmişti sonraki saniyelerde.Yere düşen rakibini bu defa ayağa kaldırmak gibi bir niyeti olmadığı,gerilip olanca gücüyle havaya sıçradıktan sonra karın boşluğuna tüm hacmiyle ağır bir darbe vuruşundan belli oluyordu elbette...Bu hamle Varakın ağzından kanlar boşalmasına neden olmuştu.Kırk dakikanın ardında ise Lex büyük bir üstünlük kurmuştu dövüşte.Rakibinin sahada sadece ayakta kalma çabası onu tatmin etmemiş olacakki,boynunu güçlü kollarının arasına alıp,seyirci tarafına doğru bağırmaya başlamıştı....
-"Öldür...Öldür" sesleri arasında kıvrak bir haraketle kolları arasında adeta can çekişen Varak ın boynunu kırarak,acı bir şekilde ölümünü ilan etmişti...Dövüşcünün cansız bedeni yere düşerken,yaklaşık bir saat süren dövüş tam anlamıyla bir seyir zevki vermişti herkese.Mihrali ise hala bir dövüşcünün rakibini öldürdüğüne inanamıyordu."Ölüm dövüşleri"tabirini birçok defa kullandıysada,belliki yeni yeni idrak ediyordu...O anlarda Lex cazgırın övücü cümleleriyle başarısını kutlarken,zengin bahisçiler kendilerine ayrılan bölmelerden,açılış gecesi için öngörülen miktarda para destelerini ringe savurmaya başlamıştı...Dakikalar içinde ring para desteleriyle dolduğunda,Halil in gözleri parlamıştı adeta.Mihrali tüm olup biteni kayıt makinası gibi aklına işlerken,o anlarda bu işin geri dönüşü olmadığını düşünüyordu şüphesiz...devamı gelecek bölümde...