LİNKİN PARK-LOST IN THE ECHO İLE OKUYUUN :D İYİ OKUMALAAR...:D
Ne? Hayır hayır! Bu olamazdı. Kurtulmalıydık! Ölmeyeceğiz!
Şimdi ne olacaktı?
'' Alex, ne kadar vaktimiz var? Beni pilota götür, Austin'ide getir. '' Gözlerini devirdi. Göt korkusundan her tarafımız titriyordu. Austin hızla üzerindeki ıslak mendilleri atıp ayağa kalktı.
'' Ölmek istemiyorum! '' diye yakındı.
'' Kimse ölmek istemiyor Austin tamam mı? '' diye bağırdığımda pantolonunu üzerine geçirmişti. Alex kapıdan çıktığında ikimizde onu takip ettik. Herkes bir telaştı. Koşarak pilota vardığımızda diğer hosteslerin onu uyandırmaya çalıştığını, birinin ise bir yere telefon açtığını fark ettim.
'' Çekilin ben onu uyandırabilirim. '' diye bağırınca hostesler çekildi. Adamın önüne eğildim. Yanağına hafif hafif vurarak uyandırmaya çalıştık.
'' Hadi uyan! '' diye zırlamaya başladım.
'' Uyan lütfen. ''
'' Austin ölemez, kimse ölemez. ''
'' Biz daha mutlu olacaktık. '' Adamda tık yoktu. Herkes yaptığımın gereksiz olduğunu fark edip ailelerini aramaya başlamışlardı. Ne kadar da acıydı. Anne ben öleceğim hakkını helal et? Hayır ben bunu yapmayacağım. Çünkü biz yaşayacağız.
'' Uyansana amına koyayım! '' diye kükreyip adamın yüzüne yumruğu geçirdiğimde adam sıçradı. Herkes sevinç çığlıkları atarken büyük kollar beni sarmalamıştı bile.
'' Seni seviyorum. '' Çıplak üstü bedenime değerken titredim. Ne demişti o? Seni seviyorum? Ne diyeceğini şaşırmıştı. Ondandı işte.
'' Adamım, yaşayacağız, bu göt kılıklı uyandı! '' diye zıplayan Alex'e gözümün ucuyla bile bakamadım. Zira beni arkamdan saran kollara bakmakla meşguldüm. Austin beni omuzlarımdan tutup yavaşça kendine çevirdiğinde meme uçları ilk dikkatimi çeken şey olmuştu. İkisiyle de ayrı ayrı uğraşabilir ve ısırıklarımı bırakabilirdim. Ama konumuz bu değildi. Konumuz Austin'in alnıma yaklaşan dudaklarıydı. Alnıma kısa ve nemli öpücüğünü bırakıp dudaklarını geri çektiğinde ilk öpücüğümü - alnımdan da olsa evet öpücük – almış olmanın keyfiyle gülümsedim. Sahi biz ne zaman öpüşecektik?
'' Ee, romantizminizi bozmak istemem ama burada uçak kullanan bir pilot var. '' diye ağzında bir şeyler geveleyen Alex'e kötü bakışlarımın gönderdim. Austin'i tekrar yatağına yatırdım. Elim pantolonunun düğmesine gittiğinde parmaklarımı izliyordu.
'' Ateşlisin ve ateşini düşürmeliyiz, havale geçirmeni istemem. '' diye açıkladığımda başını salladı. Düğmeyi açıp fermuarı indirdiğimde pantolonun kenarlarından tutup çıkarttım. İlk yardım çantasından gazlı bez çıkartıp ıslattım ve özenle alnına yerleştirdim.
'' Pek iyi hissetmiyorum. '' Başımla onayladım.
'' İyi olacaksın. '' dedim. Gözlerim çıplak ayaklarına takıldı. Kocamandılar. 45 numara. Doğru olup olmadığını merak ettim ama sırası değildi. Eli boştu. Tutmak istedim. İstediğim şeyi yapmaktan çekinmezdim zaten. Elimle elini kavrayıp parmaklarımızı birbirine geçirdim. Gözleri kapanırken duymayacağına emin olacağım ses tonumla fısıldadım.
'' Seni her şeyden daha çok seviyorum. ''
***
Yaklaşık kaç saattir bilmiyorum başında oturuyordum. Hala parmaklarımız kenetliydi. Kıpırdamamıştım. Ellerimizin terlemesi umrumda değildi. Tepemdeki ranzada Alex uyuyordu. Duyduğum anons sesiyle ikiside uyandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keep Calm And Love Austin Mahone (For Mahomies)
FanfictionBu satırlar yarım kalmış olan aşkımın kendi yazdığım sonudur. O benim sahip olduğum en güzel şey. Birlikte yaptıklarımıza değil, yapamadıklarımıza ah çektiğim keşkem, sevgisini ve içimi ısıtan gülüşünü hala bana en yakın hissettiğim, minik sevgilim...