Finn, sana yapacağımı söylemiştim. Kardeşimin canına karşılık kardeşinin canı.
Sevgiler.Austin'in Ağzından;
Çalıların arkasından gözlediğim evin etrafındaki siyahlı adamlar son derece korkutucuydular. Hangi akla hizmet tek başına gelmiştim buraya bilmiyordum. Gerçi Finn ibnesinden yardım isteyecek halim de yoktu.
Tamam, baştan anlatıyorum...
Alyssa'mın kaçırıldığını öğrenmemin üzerinden henüz 24 saat geçmiş değildi. Dün akşam üzerinden beri ondan haber alamıyordum. İlk saatler aklımı kaçırmak üzereydim. Hatta aklımı kaçırmıştım. Finn'le kavga etmiştim ve Mila'ya daha fazla ağlarsa gözlerini patlatacağımı söylemiştim. Zoe'ya bile, sevgilimin gerçekten değer verdiği sayılı insanlardan biri olan üvey kardeşine bile kötü davranmıştım. Ondan saklıyorduk ablasının durumunu.
Aptal Finn yüzünden polise haber vermemiştik. Polise sıçrarsa bir daha sevgilinin yüzünü göremezsin demişti. Mecburen dinledik onu. Hemen akşam silahını da cebine takıp bizi yanına almayarak kendi deyimiyle 'sevgilini alıp sana getirmeye gidiyorum'a gitti. Onun gelmesini beklerken uyuya kalmıştım dün gece. Onunla anılarımızı düşünüp ağlaya ağlaya hemde. Uyandığımdaysa evde müthiş bir patırtı vardı. Daha sonrada dış kapının çarptığını duydum. Giden Finn'miş.
Meğer Finn bir yerden genç bir çocuk bulmuş ve orasını burasını keserek sorgu adı altında işkence ediyormuş. Bodrumda çocuğu tek başına bulduğumda bana saatlerce yalvardı bilmiyorum sevgilinin yerini kurtar beni bu adam beni öldürecek diye.
Bense çocuğa karşı işkenceden farklı bir yöntem kullanarak duygu sömürüsü yapmıştım. Saatler boyu ona Alyssa'yı ne kadar çok sevdiğimi anlatmıştım. Karşısında ağlamıştım.
Sonunda onunda dili çözülmüştü. Bana adresi vermişti ve bende işte buradaydım.
Çalıların arkasından gözlediğim ev onun verdiği adreste yazan evdi. Küçük sevgilimin burada olmasını umuyordum. Burada olsa iyi olurdu çünkü çaresizlik berbattı. Ben onun canının yanıyor olma ihtimalini bilerek yaşayamazdım.
Evet vakit geçiyordu ve şuan çıkmanın zamanıydı. Hadi Austin yapabilirsin diye kendimi gazladıktan sonra çalıların arkasından çıktım.
Evin önüne doğru ilerlediğimde yavaş yavaş dikkatleri üzerime çektiğimi hissediyordum. Kalbim gümbür gümbür atıyordu çünkü siyahlı adamlar bellerindeki silaha uzanıyorlardı.
Ellerimi havaya kaldırdım.
"Bir saniye ben zararsızım, sadece sevgilimi görmek istiyorum!" dememle kafamın arkasına yediğim darbeyle yere serilmem bir oldu.
Alyssabeth'in Ağzından:
Ellerim arkada bağlıyken ağzımdaki bantı açmak için dilimi kullanıyordum. Daha önce sırf böyle bir şey yaşarım diye ağzımı bantlayıp bantı açmayı denemiştim halbuki! Hah bu saçmalıktı! Bu bant öyle kuvvetliydi ki açılmıyordu. Aptal herifler beni neden kaçırdınız?
Başımı arkamdaki yastığa bırakıp sinirle yerimde debelendim. Devam et Lys hadi bantı açabilirsin. Dilimle bantı ıslatabileceğim kadar ıslatarak kenarlara doğru açmayı becermiştim.
Dakikalar süren uğraşlarım sonucunda ağzım tamamen açıldı. Kenarı ağzıma yapışıp kalan bantı çıkarmak için yüzümü yastığa sürtüp durdum.
Tam o esnada içinde bulunduğum odanın kapısı hızla açıldı. Aman tanrım! Austin!
"O tuttuğunuz Austin Mahone nazik olun!" diye bağırışım üzerine Austin'i sarsarak yanıma fırlattılar. Ardından iğrenç bakışlarını üzerimize fırlatıp çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keep Calm And Love Austin Mahone (For Mahomies)
FanfictionBu satırlar yarım kalmış olan aşkımın kendi yazdığım sonudur. O benim sahip olduğum en güzel şey. Birlikte yaptıklarımıza değil, yapamadıklarımıza ah çektiğim keşkem, sevgisini ve içimi ısıtan gülüşünü hala bana en yakın hissettiğim, minik sevgilim...