Bölüm 7 | Eminim.

1.6K 56 10
                                    

MİLEY CYRUS-MY DARLİN İLE OKUYUUN :D İYİ OKUMALAAR :D

Amber orospusunun tek yaptığı benim Austin'e olan duygularımı yazdığım şarkıyı kendi yazmış gibi gösterip o boktan sesiyle Austin'e söylemekti..

 Nasıl yapıyordu bilmiyordum. Amber'dı bu. Hani gözüm kapalı güvendiğim. Artık kimseye güvenemezdim. Asla güvenemezdim. Hayat bana göstermişti gerçek yüzünü. En yakın arkadaş yoktur.

 Kendime çok önemli not : Kendinden başka kimseye güvenme!

 Şarkıyı söylemeyi bitirdiğinde Austin alkışlıyordu. Gözümden yaşların akmasına izin verdim.

 '' Bu muhteşem olmuş, siz hayranlar beni gerçekten mutlu birine dönüştürüyorsunuz. Az önce dünyanın en mutsuz insanıydım. '' Amber zıplıyordu.

 '' Gerçekten beğenmene sevindim. Ayrıca neden üzgündün? ''

 '' Çok değer verdiğim birini kaybettim sanırım. '' Bu ben mi oluyordum. Tabii ki ben oluyordum. Ama yanılıyordu. Beni kaybetmemişti. En azından bu sözleri duyduktan sonra. Ben hayallerimin erkeğini bulmuşum. Bırakmam. Bırakamam. Yapamam.

 '' Pekala, anlatmak ister misin? İyi bir dinleyiciyimdir. '' Bu benim arkadaşım Amber'mıydı? Ne kadar da değişmişti böyle. Ölseydi bu kadar üzülmezdim herhalde. En azından aklımda hep bir melek olarak kalırdı.

 '' Peki anladım. Anlatmak istemiyorsun. Sana sarılabilir miyim? '' Hayır sarılma. Lütfen. Ah! Duvarın arkasından çıkıp Austin'in boynuna mikroplu kollarını dolamış Amber'la göz göze geldim. Dehşet bir şekilde bana bakarken hızla Austin'den ayrıldı. İfadesizce ona bakıyordum. Austin'de bana döndüğünde gözlerinin içi parladı. Gülümsemeye başladı.

 '' Tanrım gitmemişsin Lys, hala buradasın. Biliyordum, vazgeçmeyeceğini biliyordum. '' deyip hızla bana doğru gelip kollarını bana sardığında Amber şokunu henüz atlatamadığım için tepki veremiyordum. Amber'a ifadesizce bakarken bana yalvaran gözleriyle pişman bakışlar atıyordu. Austin'în sarılışına karşılık vermediğim için geri çekildi ve beni süzmeye başladı.

 '' Lys, yemin ederim açıklayabilirim. '' diye yalvaran Amber'dan tekrar nefret ettim. Neyi açıklayacaksın sürtük?

 '' Bir saniye, siz tanışıyor musunuz? '' Austin zavallım bir şeyden haberi yoktu. Sertçe yutkundum.

 '' Sakın bir daha adımı ağzına alma Amber! '' diye bağırdığımda bir adım geriledi. '' Sana güvendim ben! Herkesden beklerdim ama senden beklemezdim. İnşallah ölürsün. '' diye bağırdıktan sonra göz yaşlarından buğulanmış gözlerimi avuç içlerimle sildim.

 '' Pekala, biliyor musun açıklayamam! Evet bunu yaptım. Çünkü senin daha fazla zirvede kalmana tahammül edemiyorum anladın mı? '' Ne dediğinin farkında mıydı bu Amber? Delirmiş gibiydi. Iskançlık gözünü döndürmüş olmalıydı.

 '' Asıl sen inşallah ölürsün. Austin'i bulunca orospu gibi kıçından ayrılmadın, beni aramadın, sormadın bile. Pişman değilim. Bundan sonra yapacaklarımdan da pişman olmayacağım. '' diye son sözlerini de eklediğinde topuklularını yere vura vura omzuma çarpıp çekip gitti. Onun gitmesiyle tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım.

 '' Bana neler olduğunu anlatacak mısın Alyssa? '' başımı iki yana salladım ve bende ona arkamı dönüp yürümeye başladım.

 '' Benden bu kadar kolay mı vazgeçeceksin? '' duyduğum duygu dolu sesle adımlarımı kestim ve yavaşça ona doğru döndüm.

 '' Bu o kadar kolay değil. Kimsenin gücü buna yetemez. '' dedikten sonra bende az önce Amber'ın gittiği koridordan yürüdüm. Benim şarkımı söylemişti. Austin'e bir gün söyleyeceğimin hayallerini kurarak uyuduğum şarkıyı söylemişti. Alex'le kalacağım odaya gidip kendimi yatağın öbür tarafına bıraktım. Alex duşta olmalıydı. Sahi bende duş alsam iyi olacaktı. Ama yarın. Şimdi uyumalıydım. Son kez hayallerimi kurdum. Austin'in bana çıkma teklifi ettiğini. Sonra beni çok sevdiğini. Annesiyle tanıştığımı. Ailelerimizin tanıştığını. Bana evlenme teklifi ettiğini. Bir geminin içinde evlendiğimizi. Çocuğumuzu. Çocuklarımızı. Hayallerimde her şey yolundaydı...

 ***

 Saçlarımda dolaşan eller çok hoşuma gidiyordu. gözlerimi açtığımda, uyuduğum odada olmadığımı fark ettim. Önce bir çift mavi-yeşil göz görüş açıma girdi. Sonra alnımı gıdıklayan, güneş vurduğu için kahverenginin en açık tonuna dönüşmüş, dünyanın en güzel kokan saçları. Dağınık kaşları bile mükemmelliğini bozamıyordu. Gerçek miydi? 'Tanrı benim üzerimde bir dakika, onun üzerinde saatlerce uğraşmış olmalı.' Sözü bana her ne kadar bana klişe gelse de şu durum için en uygun sözdü.

 '' Tanrı senin üzerinde baya uğraşmış olmalı. '' Bunu ben mi söylemiştim. Hayır emindim. Ben söylememiştim. Austin söylemişti. Peki ya kime? Odada başka biri var mı diye her tarafa baktım. Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra işaret parmağımla kendimi işaret ettim.

 '' Ben mi? '' diye şaşırarak sordum. Mimiklerime gülümsemişti.

 '' Burada başka biri var mı? '' Güzel olduğumu ilk defa itiraf etmişti ve bu şuan kendimi şuradaki camdan atmam için yeterli bir sebepti. Birbirimiz hakkında aynı anda, aynı şeyleri düşünüyor oluşumuz benim doğru kişiyi bulduğumun kanıtıydı.

 '' Biliyor musun? Bende az önce senin hakkında böyle düşünüyordum. '' diye itiraf ettim. Göz devirdi.

 '' Onu biliyoruz zaten. '' U-ka-la. Yastığı kafasına fırlattım.

 '' Güzel olduğumu düşünüyorsun. ''

 '' Bunu mu çıkardın yani? ''

 '' Evet, az önce güzel olduğumu söyledin. Ben güzelim! '' diye çocuksu bir edayla konuştuğumda doğrulduğum yataktan tutup beni yatağa düşürdü ve üzerime çıkıp bacaklarını iki yana açtı. Tam hareket edecektim ki ellerini boğazımda birleştirip yarım ağız gülümsedi.

 '' Eğer hareket edersen öpücüklerime maruz kalırsın! '' Dejavu! Şuan ellerimi iki yana açarak teslim olmayı ve oyunu devam ettirmeyi isterdim fakat işin ucunda Austin'den alacağım öpücükler olduğu için tabii ki de hareket edecektim. Altında kıpırdandığımda kaşlarını çattı. Sonra ne yapmaya çalıştığımı anladığında yüzümün her tarafına öpücükler bırakmaya başladı. En son sırasıyla alnıma, burnuma ve çeneme öpücük bırakıp kendini yanıma attı. Şu sevimliliğe bak.

 '' Benimle evlenmek zorundasın! '' Aniden kafasını bana çevirince bu haline gülmeden edemedim.

 '' Neden? ''

 '' Çünkü beni öptün. '' Yarım ağız güldü.

 '' Ben daha 17 yaşındayım. '' Ona hevesle baktım.

 '' Nişanlanabiliriz. Sonra da evlenmeyi bekleriz. '' diye şakayla karışık konuştuğumda bir anda bir şey hatırlamış gibi gülümsemesi silindi. Bu gidişle ona evlenme teklifini de ben edecektim. Hah! İşe bak.

 '' Sana sevgilimin olduğunu söyledim. '' Yutkundum. Devam edecek gibiydi. Duyacaklarımdan korkuyordum.

 '' Çünkü, tepkini merak ettim. Eğer sevgilim olsaydı hala benden vazgeçip vazgeçmeyeceğini görmek istedim. Senden emin olmak istedim. '' Yutkundum. Duyduklarım iyi şeylerdi. Sevgilisi yoktu.

 '' Şimdi emin misin? '' diye korkarak sorduğumda ellerimizi birleştirdi.

 '' Kesinlikle. Senden eminim. ''

YENİ BÖLÜMÜ ERKEN EKLEDİM AMA YARINDA EKLEYECEĞİİM :D ARKADAŞIMIN VE BENİM KURGULARIM :D TEKRAR SÖYLÜYORUM HİKAYEYİ TEK YAZMIYORUUM :D 




Keep Calm And Love Austin Mahone (For Mahomies)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin