Roy yüzümü omzundan kaldırdığında ağladığımı farketmemesi için içimden dua ettim. Ama farketmemesi aptal olduğunu gösterirdi.
Baş parmağıyla gözyaşlarımı sildi.
"Özür dilerim." dedikten sonra bakışlarını utanmış bir şekilde kaçırdı.
"Seni eve bırakayım."
Başımı salladım. Ayağa kalkıp motoruna doğru yürünce cebimden telefonumu çıkarıp yüzüme baktım. Tanrım berbat görünüyordum. Ben Austin'e nasıl kıymıştım? Eğer haberi olsaydı kim bilir nasıl üzülecekti. Sen her şeyinle benim olan tek kızsın demişti bana. Şimdi her şeyimle onun değildim.
Ayağa kalkıp Roy'a yetişmek için koştum. Evin önüne gelene kadar hiç konuşmadık. İkimiz de gerilmiştik. Ve ben Roy'u üzüyordum. Evin biraz ilerisinde motor durduğunda Alex ve Mila'yı duvara dayanmış sarılıyor halde bulduk.
Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Evet. Birbirimizden farkımız yoktu Mila'yla. İkisi bizi fark edince motordan inip Mila'ya el salladım. Alex ise bana ölümcül bakışlarını gönderiyordu. Başta nedenini anlamasam da Roy yüzünden olduğunu fark etmem uzun sürmedi.
Roy'u göndermem gerektiğini fark ettiğimde arkamı döndüm ve Roy'a zoraki bir gülücük attım.
"Beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim Roy." Dedikten sonra içten bir şekilde sarıldım.
Ayrılınca ona el salladım. Motoruna binip uzaklaştı.
Alex ve Mila'ya döndüm.
"Sadece arkadaşım Alex, o ölümcül bakışlarını üzerimden çek."
Birkaç saniye içinde tek ölümcül bakış atanın Alex olmadığını fark ettim.
"Lys, rujun dudaklarına bulaşmış."
Yutkunup elimi dudaklarıma götürdüm.
"Şey..." dedim arkasının gelmeyeceğini bile bile.
"Ne var ya of bende hayatıma devam ediyorum."
Sinirli bir şekilde yanlarından ayrıldım. Ve hayır. Bu hiç havalı değildi.
***
Bir hafta sonra:
Okulun kantininde sıcak çikolatamı içerken matematik sınavına çalışmak ve aynı zamanda da Austin'i düşünmek gerçekten hiç eğlenceli değildi. Mila dersler konusunda benden bir adım daha öndeydi. Ve aşk konusunda da.
Yanımda oturan Laurel'a yapamadığım bir soruyu gösterdim. Aslında bütün soruları yapamıyordum. Laurel'sa bir matematik dehasıydı. Hayatında da öyle. Hem tüm partileri organize edebilecek kadar sosyal hem tüm şehre ismini duyurabilecek kadar inek hemde moda ikonu olarak parmakla gösterilebilecek kadar güzeldi. Son bir hafta onunla baya samimi olmuştuk. Matematikte resmen öğrenmemin imkansız olduğu şeyleri öğretmişti. Kumral kıvırcık saçları ve ela gözleri vardı. Teni hafif buğdaydı. Kemik çerçeveli gözlük takıyordu.
Soruyu anlatırken tüm bunları düşünmekten soruyu anlamadığımı fark etti ve sinirle bana baktı.
"Lys her ne düşünüyorsan buna bir son vermelisin çünkü sandığından daha büyük bir boka battın."
Ve tabii her insan gibi Laurel'ında içime sinmeyen tarafları vardı. Ani çıkışları garip tavırları. İyi biriydi ama güven vermiyordu.
"Laurel ya boşuna uğraşıyoruz ben sınıfta kalacağım." Başını şiddetle iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keep Calm And Love Austin Mahone (For Mahomies)
FanficBu satırlar yarım kalmış olan aşkımın kendi yazdığım sonudur. O benim sahip olduğum en güzel şey. Birlikte yaptıklarımıza değil, yapamadıklarımıza ah çektiğim keşkem, sevgisini ve içimi ısıtan gülüşünü hala bana en yakın hissettiğim, minik sevgilim...