Niall stresliydi.Bunu direksiyonu sıkan kızarmış ve uçları beyazlamış parmaklarında da anlayabilirdiniz.Darcy ise her şeyden habersiz derin ve güzel bir rüyanın içindeydi tahminimce.
Ben de aptal gibi hala Harry'nin hayal kırıklığı içindeki yüzünü düşünüyodum.O bana ne demiş ya da ne yapmış olursa olsun onu bu kadar sınırsız ve karşılıksız sevmekten nefret ediyodum.
Harry ve çocukça hareketlerinden ,yani Tanrı aşkına hangi gerizekalı sevgililer gününde 'Hiç bir şeyi olmayan' bebeğinin annesinin gözünün önünde göstermelik sevgilisiyle 'JUST FRİENS' capsleri gibi takılırdı ki.
Onu anlamakta gerçekten güçlük çekiyordum.O bazen çok bencildi -hayır her zaman bencil-ama bir o kadar da mükemmel,sinir bozucu ama hayatımın anlamı.Ona öfkemi kusmak isterken bile hayal gücüm benim ona karşı hissettiklerimi unutmamı engelliyor.O benim inancımı yıkıyor.Her şeye karşı.Özgüvenimi ve umutlarımı.Sadece bana zarar veriyor.Onu ne kadar seversem seveyim bu gerçek asla değişmeyecek.Harry her zaman kaba, kibirli ve bencil olacak.Bense hep aptal,umutsuz ve aşık olacağım.
Evren birlikte olmamaızı istemediğini açıkça belli etmedi mi sizce de?
Küçük beyaz bir evin önünde durduğumuzda Niall hızla arka kapıya geldi.Hızla bagajdan Darcy'nin eşyalarını topladı ve kucağımdaki puseti aldı.Darcy hala benim kucağımda battaniyelere sarılı bir şekilde duruyordu.
Kapıya ilerledi ve anahtarı iki kez çevirdi.Eşyaları salondaki büyük koltuğa bıraktıktan sonra mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere doğru ilerledi.Ben de Darcy'i son kez kontrol ettikten sonra yavaşça onu yatırdım ve düşmemesini garanti etmek için etrafına yastıkları yerleştirdim.Yanına uzanıp onun minik sevimli yüzünü incelemeye başladım.Her şeyden habersizdi.Ne kadar masumdu.Kimseyi bu kadar sevebileceğimi düşünmezdim.Ama anne olmak kalbinizdeki sevginin milyonlarca katı katardı.Bölünmüyordu.Tam tersi onunla bir büyüyodu.Darcy benim kurtuluşumdu,kaçışım,her şeyim.
Şu an sadece Harry ve onun saçmalıklarından uzak durmalıydım.O sadece kendini düşünüyordu.Beni düşünüp düşünmemesi umrumda değil.Tamam, tamam fazlasıyla umrumda ama şu an Darcy benden ,Harry'den ve hatta bizden bile önemli.Küçük bebeğimin üzülmesini istemiyorum ve özellikle de babasız büyümesini göze alamıyorum.Çünkü saçma sapan nedenlerden dolayı yaşadığım bir kaybı kızıma yaşatamazdım.
Niall salona girdiğinde bir elinde büyük bir bira şişesi diğer elindeyse sevimli bir kupa vardı.Şişeyi ve kupayı masaya bıraktıktan sonra gözlerimizi buluştudu ve derin bir nefes aldı.
''Üzgünüm Bell.. ben ne düşünmeliyim bilmiyorum.Ya da ne yapmalıyım.Seni zorla almamam gerekirdi..ben..yani...'' derin bir nefes aldı elini bir kaç kez stresli bir şekilde saçlarından geçirdi.
Onu rahatlatmam gerektiğini düşünüp ona sıcak bir gülümseme yolladım ''Teşekkürler Niall, eğer ben bu gece orada kalsaydım sanırım sabaha kadar dayanamayacak ve Darcy'i alıp kaçacaktım.Ama kalacak bir yerim olmadığı için sokaklarda kalmak zorunda olurdum..'' dediğimde o da gülümsedi.
''Ben kendimi seni zorla alıkoymuşum gibi hissetmiştim.'' dediğinde kıkırdamamı bastıramadım.
''Sana borçlandım sarışın.'' dediğimde o da kıkırdadı.Sonra Darcy'i uyandırmaktan korkup eliyle ağzını kapattı.
Sabaha kadar oturup dertleştik demeyi çok isterdim ama en sonunda Niall birasını bitirdi ve Darcy'i kucakladı.Bizi bir odaya götürdü.Odada çok fazla eşya yoktu ama fazlasıyla temiz bir yerdi.Niall Darcy'i çift kişilik yatağa yatırdı ve çevresine bir kaç yastık koydu.Odada bir çift kişilik bir de tek kişilik yatak vardı zaten.Acil durum valizimden bir pijama takımı çıkardım ve odanın içindeki küçük banyoda üstümü değiştirdim.
Gözlerim aynada duraksadığında şok oldum demek az kalırdı.Göz altlarım sanki sıkı bir yumruk yemiş gibi mosmordu ve yanaklarım kızarıktı.Bunun dışında gözlerim kanlanmış ve dudağımda küçük bir kaç kabuk vardı.Sanırım ısırıken kanatmış olmalıyım diye mırıldandım belli belirsiz.Odaya girdiğimde Niall üzerine bir eşofman takımı giymiş ve Darcy'nin yanına oturmuş onun yüzünü izliyordu.
Beni görünce gülümsedi ve tek kişilik yatağa gitmeden önce Darcy'nin yattığı taraftaki başucu lambasını söndürdü.
''İyi geceler Bells''
''İyi geceler Niall'' diye mırıldanıp gözlerimi kapattım.
Ve ardından beklenen ses geldi.Sabah 10.30 gibi Darcy ağlayarak uyandı.Onu kucağıma alıp sakinleştirmeye çalışırken Niall'ın burada olup olmadığını kontrol ettim.Yatağı boştu.Belki stüdyoya gitmiştir diye düşünüp Darcy'i sallamaya başladım.Biraz daha sakinleşince onu küçük battaniyesine sardım ve merdivenlerden dikkatli bir şekilde indim.Karşıma çıkan uzun koridora umutsuzca bakarken bir fısıltı duydum.Bu ses..Onun sesiydi tabi ki.Ya da belki hayal güzcümün ve fazlasıyla şanlikli bilinçaltımın bana oynadığı bir oyundur bu diyerek daha fazla kulak kabarttım seslere.
''Tanrım..Niall ben böyle olsun istememiştim lanet olsun!!'' diye sessizce fısıldamaya çalıştı.Ama fısıltısı bile sesindeki öfkeyi gizleyemiyordu.
''Harry ne zaman anlayacaksın o artık buna dayanamıyor.'' diye fısıldadı Niall.Ses tonundan uzlaşmaya varmaya çalıştığını anlayabiliyordum.
Ama ne için uzlaşmak istiyordu ki??
''Ben olayların böyle gelişeceğini hiç düşünmemiştim.O aptal partiye katılmak zorunda olduğumu biliyorsun,dün sabah söylemiştim sana.'' sesindeki öfke git gide artıyordu.Aralık kalmış kapıdan çatılmış kaşlarını ve gerilmiş yüzünü görebiliyodum.
''Harry sence de artık onu bırakmanın zamanı gelmedi mi?'' diye fısıldayan Niall'ın sesindeki hüznü seçebiliyordum.
''Siktir,Niall.Lanet olsun! Ben..b-ben onu,onları bırakamam ki.'' başlarda sinirli çıkan ses tonu sonlara doğru yumuşamıştı? Bizi bırakma düşüncesi bile ona bu kadar fazla mı işkence ediyordu? Hem Harry? Ve küfretmek? Burada benim sandığımdan daha büyük işler dönüyor olmalıydı.
''Ben de böyle olsun istemezdim Harry inan,dün Bell'i o halde görmenin ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsin.Yol boyu sesli düşündü ve bunun farkında bile değildi.Buraya gelene kadar ağladı ve lanet olsun ki tüm gece rüyasında bile senin adını sayıkladı.Sen geçmiş karşıma onun önünde 'göstermelik ' sevgilinle neredeyse sevişmenin aslında o aptal partide içtiğin bir şeylerden oluğunu söylüyorsun.Sadece artık bu oyun bitti Harry.Artık ne sen ne de o çocuk değilsiniz.Ve senin sorumluluklarının bilincine varman gerekiyor.Darcy ve onu daha fazla yıkamazsın.'' dedi ve üzerinden bir yük kalkmış gibi arkasına yaslandı.Başını ellerinin arasına alıp Harry'nin ciddi ifadesini izledi.
Açıkçası ben de Niall'ın söylediklerine harfi harfine katılıyordum.Harry'i her ne kadar çok sevsem de o hep böyle olacaktı.Ve bu seferki darbeyi kaldıramayacak kadar güçsüzleşmiştim artık.
''Ben..b-ben..onu seviyorum.Hem de çok seviyorum. Ve inan bana dün gece ne halt yediğimi bile hatırlamıyorum.Hatırladığım son şey Onun senin arabana binerken bana olan bakışı.İşte o bakış yüzünden kendimden nefret ediyorum Niall.Ben bencil Harry Styles bir kıza aşık oldu ve onun bir bakışı yüzünden darmadağın oldu!! Lanet olsun ki onu ölesiye seviyorum.Ve Darcy'i ,bizim küçük meyvemiz.Hayatımda başıma gelmiş olan en güzel iki şeyi kaybetmek üzereyken mi Niall? Eğer onları kaybedersem öleceğimi görmüyor musun?Onu çok seviyorum.'' diye bağırırken kalbimin tekrar atmasını sağlayan sözcük kulaklarımda çınladı.
''Onu çok seviyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Torn
FanficKüçük kalp atışlarıyla başladı her şey kelebek kanatları gibi atıyordu küçük kızın kalbi kıvırcık saçlı gamzeli çocuk için.Küçük kız nereden bilebilirdi hayatının aşkını o yaz tatilinde tanıyacağını.Ve o çocuğun her şeyi olabileceğini?Ona sahip olab...