What's Hurts The Most

1.1K 41 2
                                        

Harry'le hala konuşmadığım gerçeğini göz ardı edersek hayatım...Tamam yine de berbat.Sadece saçlarımı kaybettim bunda üzülecek ne var canım.Ayrıca lanet olası peruklar kaşındırıyor.Ben de bir sürü bandana aldım.Belki iyi gözükürüm umuduyla.

Bu gün beşinci dozu aldım ve doktorlar büyük ilerleme kaydettiğimi söylüyorlar.Niall,Liam ve Zayn hep yanımdalar.Lou'nin de yanımda olmak istediğini ancak Harry'yi yanlız bırakmaktan korktuğunu söylediler.Lou'ya kızmıyorum.Gerçekten.Harry'yi ben de yanlız bırakmak istemezdim.Yani hala kendini kanser olmamda suçlu hissetmesi tam bir saçmalık.Ayrıca onunla konuşmak istesem de karşımda kanserim yüzünden ağlayan biri daha görürsem intihar edebilirim.Onun ağlayıp durduğunu es geçemeyeceğim.

Kanserin en kötü yanı saçlarımı kaybetmek ve kemoterapinin verdiği o lanet acı.Kendimi güçsüz hissediyorum.Beni mahvediyor.Beşinci dozu aldıktan sonra hızla eve geldik.Harry her zamanki gibi evde değildi.Bu beni ne kadar üzüyor anlatamam.Hızla onun odasına gittim.Yatağına uzanıp yastığına sarılınca gözyaşlarımı tutamadım.Hem kemoterapinin verdiği acı hem de onu özlemenin verdiği acı katlanılamayacak bir hal aldı.Kıvranmaya başladım sanki biri kemiklerime kezzap sürmüş gibi bir acıyla tekrar tekrar durması için yalvarırken odanın kapısında onu görmek benim için şok etkisi yarattı.

Yanıma uzandı ve ben acıyla kıvranırken bana şarkı söyledi sakinleşmem için kulağıma bir sürü şey fısıldadı.Saçlarımı okşadı.Bana yazdığı şarkıyı defalarca söyledi.En son ağrılarım dindi ve ben ona sarılmış bir şekilde uykuya daldım.

Bağırarak uyandığımda etraftaki şeyleri algılayabilmem biraz  zaman aldı.Bir anda ağlamaya başladım.Bu sefer yanımda beni sakinleştirmak için o yoktu.

3 Ay Sonra 

Son kemoterapinin üzerinden 2 hafta geçti.Kendimi hala çok iyi hissettiğim söylenemez.Sanki tüm kemiklerim kırılmış ve hepsi alçıdaymış gibi iğrenç bir his var üzerimde.Harry'i en son o gün gördüm.Uzun zamandır konserlerini izleyemiyorum.Ya da nefret ettiğim magazin programlarından aşk hayatını takip edemiyorum.En son baktığımda Taylor Swift'le çok (!) mutlu bir ilişkileri vardı.

Bunun beni kahretmediğini söylemek en büyük yalan.Yani onların fotoğraflarını görmek.Harry'nin WhatsApp'ında Taylor'la resminin olması içime oturuyor.Kemoterapinin verdiği acıyı bine katlıyor.Ve ona hala kör kütük aşık olduğum gerçeğiyle beni yanlız bırakıyor.Ondan nefret bile edemiyorum.Hem Taylor'u da kıskanıyorum.Yani sarı ve parlak saçları var.Kirpikleri ve kaşları da var.Her ne kadar siyah kaşları olsa da var.Bende bu saydıklarımın hepsi şimdilik yok.Kanserden gerçekten nefret ediyorum.

Yine evimde magazin programı izliyorum işte.Son üç aydır onu görememek onu merak etmeme yol açıyor ama hala aldırış etmemeye çalışıtorum.Sıksık Niall ile konuşuyoruz.En son konuşmamızda Harry'nin Taylor'la arasında bir şey olmadığını söylediğinde inanmadığımı ima eden mırıltılar eşliğinde telefonu kapatmıştım.Hızla telefonu alıp mesaj var mı diye  kontrol ettim.Sadece Nİall'dan bir kaç mesaj vardı.Hepsini göz ardı edip telefonumu son aylarda sıksık yaptığım gibi kapattım.

Üzerime bir şort ve Strokes baskılı bir tshirt gçirip dışarı çıktım.Nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım.Kalabalığın arasından sıyrıldım.Film setlerini atladım ve yanlız kalabileceğim bir yer aradım.Saat çoktan gece yarısını geçmişken bir park buldum.Salıncağa oturdum ve mırıldanmaya başladım.

'Don't let me..Don't let me..Don't let me go..'Cause I'm tired of sleeping alone...'

Uyandığımda evde değildim.En son hatırladığım şey o şarkıyı söylediğimdi.Yani o ıssız parkta.Ama uyandığımda onun odasındaydım.Yani Harry'nin.Tanrım nasıl bi rüyadayım ben böyle.Kesin kafayı falan yemiş olmalıyım.Yani şu an onun odasında olmamın sizce herhangi bir mantığı var mı?

Aşağıya indiğimde koltukta yiyişen bir Haylor (!!!!!) çifti görmek içimdeki kusma isteğini bastırmamda pek yardımcı olmuyorlar. 'Dikkat edin de birbirinizi yutmayın.' dediğimde Harry kafasını kaldırıp bana garip bir şekilde baktı.Taylor utangaç bir şekilde kafasını eğdi ve 'Çok affedersin,Harry fazla doyumsuz.' dediğinde onun platin saçlarını yolmamak için derin bir nefes aldım ve 'Bilmez miyim.' deyip kıkırdadım.Taylor şaşkınlıkla gözlerini açarken Harry sinirle kıpkırmızı oldu.Gülmekten kendimi alamadım.Tam o sırada Taylor'a bir telefon geldi ve acilen gitmesi gerekti.Harika.Aşık olduğum,doyumsuz (!) (buradaki ünlemi atlayamayacağım),seksi ve gerizekalı Harry'le aynı evde kaldım.Hem de yanlız.Taylor gittikten sonra 'Ben buraya nasıl geldim?' diye sordum soruma karşılık vermedi ve hızlı adımlarla gelip tam önümde durdu.Bir şey dememe izin vermeden beni öpmeye başladı.

Onun kokusunu o kadar çok özlemiştim ki bir anda kendimi ona daha sıkı sarılırken buldum.Bacaklarımı istemsizce bacaklarına sardım ve ona daha yakın olmak için elimden geleni yaptım.Öpücük ateşli bir hal alınca dilini dudaklarımda hissetmek mutlulukla iç geçirmeme sebep oldu.Onun yatağına sırtımı yasladım ve boynumu geriye attım.O dudaklarını boynumda gezdirken inlememi zor tuttum.Boynumdaki çürüğü hissetmek bana büyük bir mutluluk verdi.

'Harold..'

'Isabell..'

dudaklarımız tekrar birleşirken gözlerim kapıdaki ağlayan Taylor'da kaldı.Tanrım biz az önce ne yaptık?

EVET BU DA BÖYLE BİR BÖLÜM OLDU ARKADAŞLAR.OKURSANIZ VE YORUM YAZARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM.BENİ UNUTMAMIŞSINIZDIR DEĞİL Mİ? :**

TornHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin