Tamı tamına üç gemek bilmez haftadır onunla doğru düzgün konuşmaıyorduk.Tur sebebiyle dikkatini sadece hayranlarına vermesi gerektiğini bana her gün hatırlatan yönetime inat onu her gün dört kez hatta daha fazla arıyordum.Çoğunu yanıtsız bıraksa da mesaj atıyordu.Genelde Darcy ve beni soruyor arayamayacağını söylüyordu.Darcy o gittikten sonra fazla huysuzlaştı.Geceleri uyumuyor çoğu zaman zar zor yemek yiyordu.
Harry'nin numarasını tuşladığımda Darcy ağlıyordu.Harry'nin sesini duymak onu belki biraz sakinleştirir diye son çare olarak onu aramıştım.Telefonunu meşgule attığında sinirle iç çektim.Darcy daha çok ağlamaya başladığında çok kötü hissediyordum.Onun ağlaması beni de üzüyordu.
''Şşşştt bebeğim ağlama hepsi düzelecek'' derken dudaklarımı başının üstüne bastırdım.Onu yavaşça yatağına yatırdıktan sonra aklıma gelen fikirle gülümsedim.Dolaptan Harry'nin tişörtlerinden birini alıp Darcy'nin üstüne örttüğümde ağlaması durdu.Sessizce hıçkırmaya başladığında başucumdaki biberondan ona biraz su içirdim. ''Ah benim küçük kızım..Babanı ben de çok özledim.''
Hıçkırıkları dibinde Darcy biraz daha sakinleşti. Ihtiyacımız olan tek şey Harry'nin sesiydi. Onu en rahat duyabileceği şarkı olan "Don't Let Me Go" yu açtığımda sonunda gözlerini yumdu. O uyuyunca daha rahatlamış hissettim. Darcy'i anlamak zor değildi. Harry'i deli gibi özlemiştim. Onunla azıcık konuşmak canımı sıkıyordu.
Bir kaç gün böyle geçti. Ben Darcy'i Harry'nin parfümünü sıktığım tişörtleriyle ve söylediği şarkılarla uyutuyordum. Gruptan kimseye ulaşamıyordum. Dayanamayıp Paul'u aradığımda onları rahatsız etmemem için bana bağırdı. Bağırmasını aldırmadım ama bana "Harry'nin yanlışlıkla hamile bıraktığı salak küçük bir kızla da uğraşamam." demesine oldukça içerlenmiştim. Günler birbirini böyle kovaladı. Ben onları aradım onlar beni yok saydı.
En sonunda dayanamayıp grubun resmi sitesinden turne programlarını inceledim. Sıradaki duraklarının Washington olduğunu görmek beni gülümsetti. İnternetten hem konser bileti hem de uçak bileti aldıktan sonra oteli ayarladım.
Odasına gidip Darcy'i uyandırmamaya özen göstererek eşyalarını ayarladım. Aldığım küçük kıyafetleri düzgünce bavuluna yerleştirdim. Biberonlarını ve her ihtimale karşı ilaçlarını da aldım.
Kendi bavulumu hazırlamak daha kolaydı. İki günlüğüne gideceğimizi düşünerek yanıma çok fazla kıyafet almadım. Fazlasıyla heyecanlı hissediyordum.Çocukları uzun zamandır görmemiştim.
Sabah alarmdan bir saat önce kalkıp son kontrolleri yaptım. Konsere saatler vardı. Gerçekten çok heyecanlıydım. Darcy'de benim gibiydi. Kıpır kıpır ve inanılmaz mutlu. Uçakta uyuduğu için kendimi şanslı sayıyordum. Onun için iyi olacaktı. Harry'i görecekti. Görecektik. Onu çok özlemiştim.
Otele vardığımızda bellboy bavullarımızı alıp bize oteli kabataslak olarak anlattı. Darcy bu süre zarfında uyumaya devam etti. Odaya yerleştiğimizde yemek saatine çok az vardı.
Darcy'i yedirdikten sonra odaya hamburger sipariş ettim. Karnını doyurduktan sonra Darcy'i yıkadım. Sakinleşip mayıştığı için ben de rahatladım. Bir şeyler yedikten sonra Darcy'i yedirip uyumayı planladım.
Hamburgerimi hızlıca bitirdikten sonra Darcy'i uyutmaya çalıştım. Yan odamızdakilerin çıkardığı seslerden dolayı Darcy bir türlü uyuyamıyordu. Bu nedenle huysuzlanıp ağlıyordu. Ağlaması iyice tizleşip sinirlerimi bozduğunda dayanamayıp yan odanın kapısını yumrukladım.
Kapıyı açan sevimli suratın yüzündeki büyük sırıtış beni görünce düşerken arka plandaki kadın sesi bağırıyordu "Harry tatlım nerde kaldın, eğlencemiz daha bitmedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Torn
FanfictionKüçük kalp atışlarıyla başladı her şey kelebek kanatları gibi atıyordu küçük kızın kalbi kıvırcık saçlı gamzeli çocuk için.Küçük kız nereden bilebilirdi hayatının aşkını o yaz tatilinde tanıyacağını.Ve o çocuğun her şeyi olabileceğini?Ona sahip olab...