İçkiler sağlık açısından zararlıydı. Ancak lezzetliydiler. Yani lezzet biraz tartışılabilinir bir konu olsa da her neyse sizinle bu konuda tartışmaya girmeyeceğim.Andrew ben ve Shawn birlikte bir mekanın locasındaydık. Aslında Shawn bizimle takılmıyordu bile. Andrew ve ben bir locada pineklemekle meşguldük.
"Ben o kadar uzun zamandır çalışır oldum ki partilemeyi unuttum cidden." dedi Andrew.
"Sen birde bana sor. Yani annem bu hallerimi görseydi mutluluktan ağlardı."
"Vahim bir öğrenci ha?"
"Vahiminde vahimi."
"Siz neden bahsediyorsunuz?" diye yanıma çöreklendi Shawn ve artık içindeki buzları erimiş olan içeceğinden bir yudum aldı. Andrew'a gizlice bir bakış atarak;
"Hiç." dedim i'yi uzatarak. Bu durumdan nem kapan Shawn;
"Hiç öyle mi?" dedi. Andrew cevap olarak;
"Hiç olmasa söylerdik sana Shawn."
"Peki." dedi ve telefonundan snapchati açtı. Efektlerden birini seçip ikimizi kadraja soktu.
"Kapa şunu berbat görünüyorum."
"Hiçte bile bu tavşan kulakları tam senlik. Zaten dişleksin." dişlekmiş. Tamam biraz dişlek olabilirdim. Ama sanane Shawn? Herkes senin gibi kusursuz olamıyor maalesef. Kusursuz kelimesi aklıma geldikçe gözlerim Shawn'a kitleniyordu. Boyuyla orantılı bacakları, elleri, ayakları vardı. Los Angeles'ta bu kadar süredir yaşamasına rağmen bembeyaz bir teni, harika yumuşak saçları vardı. Gülüşünden ve kişiliğinden bahsetmiyorum bile. Yani soruyorum size kızlar, herhangi bir insan bu kadar yakışıklı, yetenekli ve güzel huylu olabilir miydi? Ben kendimi onun yerine koymak istediğimde mutlaka bir kusur ortaya çıkıveriyordu işte. Kaldı ki bu kadar kusursuz bir insanın yanına nasıl bir insan yakışırdı ki? Etrafta o kadar kusursuz kız yok maalesef.
"Beni yiyip bitirdin resmen." Shawn'dan gelen sesle birlikte gözlerimi ondan ayırdım ve;
"Pardon dalmışım." dedim. Andrew araya girerek;
"Muhabbetinize doyum olmaz ama burada tatilime son vermeliyim. Evde bir iki sorun olmuş eşim beni çağırıyor. İyi eğlenceler size."
"İyi eğlenceler." dedikten sonra Andrew'un boş bıraktığı koltuğa geçtim ve uzanmaya başladım. Shawn'da benim yaptığımı yaptı ve;
"Sıcacık yapmışsın koltuğu."
"Ben sıcak kanlı biriyim Shawn." dedim ve telefonuma gömüldüm.
Shawn işi çıktıkça bir gidiyor bir geliyordu. Bir ara bundan vazgeçip beni yollamaya koyulmuştu. Artık yakın iki dost olsakta o benim patronumdu ve dediklerini ikiletmeden halletmekle yükümlüydüm.
Her bir şey için yollandığımda bir içkiyle locaya geri dönüyordum. Artık hava kararmak üzereydi ve ben şimdiden ayakta durmakta zorlanıyordum.
"Sarhoş olacaksın. Yeter bence." dedi elimdeki içkiyi alarak.
"Ama ben içkiyi seviyorum." dedim. Seviyordum yani.
"Bak bana ne güzel meyve sularımı içiyorum. Sende bir meyve suyu ister misin?"
"Benim korumam gereken bir formum yok ki. İçkiye devam." kolumdan tuttu ve;
"Sahilde yürüyelim biraz." sahil bomboştu. Biliyorum garipsediniz. Los Angeles'ta boş bir sahil? Tuhaf. Ama burası pahalı bir plajdı. Herkesin kendine ait locası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asistan | sm
FanfictionShawn Mendes'in kişisel asistanı olmak nasıl bir his bilir misiniz? Eğer bilmiyorsanız ki, bilmiyorsunuz şöyle izah edeyim. Bu işe girdiğim günden beri alkol sorunum var. Ivory Polinski iyi bir öğrenci değildir ve paraya ihtiyacı vardır. Shawn Mende...