q u a r e n t a s e i s

8.1K 312 149
                                    


Shawn Türk kahvesini hüpleterek içtikten sonra aynı işlemi Ali'de gerçekleştirdi. Daha sesli bir şekilde. Daha sonra bacak bacak üstüne atarak konuşmaya başladı.

"Bu kız, bu evin tek kızı. Bende bu evin tek erkeği olarak onu korumalıyım." müslümanlara özgü bir seramoniyi gerçekleştiriyor olsak gerekti. Shawn gergince bir bana birde anneme bakıyordu. Ali devam etti;

"Benden daha kaslı olman umrumda değil Mendes. Bu kızı üzersen dayak yersin." bir yudum daha kahvesinde aldı ve;

"Tabi yüzüne vurmam. Yakışıklısın sonuçta. Çüküne yersin tekmeyi." dediğinde Shawn gözleri irileşerek bana döndü. Bense candy crush oynamakla meşgul annemi izliyordum.

"Şaka bir yana Mendes, bunu niye seviyorsun ya? Sidikli bir kere bu. Sonra çok yer. Birde kıyafet derdi vardır bunun."

"Hiçbir zaman giyecek bir şeyi yoktur." dediğinde kafasına yastık fırlattım. Elindeki fincana çarpınca kahvesi üstüne döküldü ve çığlık atmaya başladı. O çığlık atınca bende çığlık attım. Annem içeri bez almaya giderken Shawn ne yaptı dersiniz? Çocuğun üstüne kenarda duran suyu döktü. Ali üstüne dökülen suyla olduğu yerde kalakaldı.

"Shawn," dedim ve istemsizce gülmeye başladım.

"Çocuk alev almadı. Niye üstüne su döküyorsun?" dediğimde annem içeriden bez ve birazda Ali için peçeteyle geri gelmişti. Shawn elindeki boş su bardağını kenara koyarken;

"Ne bileyim? Öyle bir bağırdınız ki sokaktan geçen evde yangın var sanardı." dedi. Ali eczaneye yanık kremi almaya giderken bizde biraz daha annemle oturmaya karar verdik.

"Bavulunu topladın mı?" diye avel avel lafa girdi Shawn. Anneme tekrar döneceğimden bahsetmemiştim. Annem bana baktı. Sonra Shawn'a baktı. Sonra yine bana baktı. Ordan yine Shawn'a döndü ve;

"Kızımı benden kaçırıyor musun?" Shawn samimi olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle;

"Biliyorsunuz La Via La Rosa'da eğitime başlayacak. Genel merkezde Los Angeles'ta. Artık tekrar beraber olduğumuza göre evine dönme vakti geldi." annem aldığı cevaptan memnum olmuş gibi bana döndü ve;

"Gidiyorsunuz ama çocuğa şehri gezdirmedin. Ben evde kafamı dinlerken sizde biraz gezin." dediğinde Shawn'a döndüm. Bana olumlu bir halde baktı ve;

"Andrew'u göndereyim senin bavulunu da alsınlar biz direkt havaalanına geçelim ne dersin?" dediğinde anneme döndüm. Yanına gidip kucağına oturdum ve;

"Ne dersin anne?" dedim. Annemle biraz daha konuşup vedalaştıktan sonra annem;

"Şimdiden doğum günün kutlu olsun. Hediyeni bavuluna yerleştiririm." diye kulağıma fısıldadı. Ona sarılıp bol salyalı bir şekilde yanaklarından öptükten sonra evden ayrılmıştık.

***

Times Meydanı'ndaydık. El ele. Kimseyi umursamadan. Öylece gezip reklamlara ve afişlere bakıyorduk. Elimi Shawn'ın elinden ayırdım ve;

"Bay bay ezik." dedim. Koşmaya başlamıştım. Ben gözden kaybolamadan beni yakalamıştı. Belimden tutup havada bir tur çevirdikten sonra iki yanağımdan da sulu bir şekilde öpüp;

"Şuan sadece öpmekle yetiniyorum. Hele bir eve gidelim." dediğinde güldüm. Sonra aklıma gelenle burnunu ısırdım. Isırmamla beraber beni yere bıraktı.

"Ivy yamyam mısın acaba sen?" dedi burnunu sıvazlarken.

"Belki evet, belki hayır." dedim o tekrar elimi tutarken. Ellerimi saçlarımdan geçirdim.

asistan | smHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin