Shawn kesinlike dünyanın en asık suratlı insanları listesinde ilk beşe girerdi. Benimle konuşmuyor, nedenini bile bilmiyorum, film izliyor ancak izlediği filmden de keyif alıyor gibi durmuyordu. Ona ne zaman baksam kaşlarını sanki mümkünmüş gibi daha da çok çatıyordu. En sonunda dayanamayarak omzuna hafifçe dokundum ve;"Shawn, bir şey mi yaptım?" dediğimde hayır diye bir şeyler geveledi. Onu onaylayıp kendi önüme döndükten sonra izlediği filmi durdurdu ve bana dönerek;
"Ne yani? Bu kadar mı? Çabalamayacak mısın?"
"Ne için?"
"Benim için aptal." dediğinde gözlerimi devirdim.
"Neden?" dediğimde derin bir nefes alarak şakaklarını ovaladı.
"Sana sinirliyim de ondan?"
"E sordum söylemiyorsun."
"Bir daha sor." dedi benim suyumdan içerken. Benim suyumdan. Beyefendi hem tripli hemde suyumu içiyor. Oldu.
"Pekala. Bana neden sinirlisin Shawn?. Ne yaptım?" dediğimde yine yok bir şey deyince onu cimcirmeye başladım.
"Bana bak çocuk senin ünlü olman bana sökmez tamam mı? Yani biraz sökebilir patronumsun sonuçta. Ama burda sökmez." dediğimde ellerimi tutup gözlerini gözlerime kenetledi ve yine tıpkı piyanonun başındaki gibi yutkundu. Olaylar silsilesi birbirini tekrarladı ve ben onun adem elmasına bakarken o bana biraz daha yaklaştı. Geri çekilmemle ellerimi bıraktı ve;
"İnsanlara çok çabuk güveniyorsun. Yarım saat uyudum sadece. Yarım saat." dediğinde neye sinirlendiğini anlamış bulundum.
"İnan bana arkadaş edinmek beş dakikalık iş." dediğimde kollarını göğsünde kavuşturup;
"Peki. Ancak yine de tasvir ettiğim şeyler değil bunlar. Sonra üzülünce bana gelme."
"A, a ne gelicem be?" dedim ve diğer yolculara döndüm. Bir beş dakika sonra Shawn omzumu dürtüyordu.
"Efendim Shawn!" diye sinirle ona dönünce;
"Tuvalete gidecektim ayaklarını çeker misin Ivy?" cevap veremeyip ayaklarımı çektim. Boşa sinirlenmiştim. Kalktı ve tuvalete doğru yöneldi. Onun gitmesiyle fırsattan istifade cam kenarına geçmiştim. Birkaç dakika sonra geldiğinde bana ifadesiz bir şekilde bakıyordu.
"Ne?" dedim anlamamış gibi. Beni kolumdan tutup çekerken;
"Kalk yerimden." dedi. Kolumu ondan kurtarmamla beraber bu sefer beni ayağımdan çekmeye çalışıyordu. 19 mu demiştiniz? Bence Shawn 4 yaşında anca vardı. Arkamızdaki koltuğa baktıktan sonra pes edercesine ayağımdan elini çekti ve boş bıraktığım yere oturdu.
***
"Shawn?" dedim çıkarabildiğim en tatlı sesimle.
"Olmaz Ivy." dediği esnada arkadan bir tekme daha yemiştim. Arkamda insan yavrusu değil bir iblis oturuyordu sanki.
"Ama Shaw-"
"Ivy, insanlar sevişicez falan sanacak o ses ne öyle?" kurduğu cümlenin farkına varınca elimden tutup;
"Öyle bir şey demek istemedim. Yani sesinin tahrik ediciliğinden bahsediyordum." bunu söylemesiyle gözlerimin fal taşı gibi açılması bir olmuştu.
"Ya! Hayır yine yanlış, gel kız buraya." dedikten sonra beni kafamdan, ki dikkatinizi çekerim kafamdan, tutarak kendine çekti ve sarıldı.
"Barışalım mı?" dediğinde sesimin boğuk çıkacağını tahmin ettiğim için sadece başımı sallamakla yetindim.
"Ben seni affediyorum. Sen de beni affediyor musun?" başımı kollarından kurtardım ve;
"Ben affedilecek bir şey yapmadım." dedim. Gülerek;
"Pekala. Kapatalım bu konuyu." bu sefer beni omzumdan tutup kendine çekmiş ve başımı göğsüne yaslamıştı.
Kulağıma herhangi bir kalp atış sesi gelmediğinden;"Shawn?" dedim.
"Efendim."
"Kalbin atmıyor galiba." dediğimde hafifçe kıkırdadı ve;
"Biliyorum. Durdu." dedi.
~biliyorum, düzeltildi~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asistan | sm
FanfictionShawn Mendes'in kişisel asistanı olmak nasıl bir his bilir misiniz? Eğer bilmiyorsanız ki, bilmiyorsunuz şöyle izah edeyim. Bu işe girdiğim günden beri alkol sorunum var. Ivory Polinski iyi bir öğrenci değildir ve paraya ihtiyacı vardır. Shawn Mende...