s e s s e n t a q u a t r o

5.1K 238 55
                                    

-Gunduzsefasi- bu bölüm sana :)

***

"Buzdolabında süt var. Bir şey olursa araman gereken bütün numaraları biliyorsun."

"Biliyorum."

"Acaba gitmesek mi?"

"Gidin gidin. Skylar benim baktığım ilk bebek değil." Shawn ile göz göze geldik. Shawn benim çantamı kendi kaslı koluna geçirip arabanın anahtarını aldıktan sonra;

"Hayatım bence Dilruba bu işin üstesinden gelebilir. Değil mi Dilruba?"

"Evet efendim." bir kez daha Skylar'ı kontrol ettikten sonra evin içinde merdivenin hemen altında bulunan kapıdan garaja geçtik ve arabaya bindik.

"Aşkım, bende korkuyorum ama bebeğimiz ileride okula da gidecek."

"Yine de o daha minicik. Bezi falan var."

"Bebek bu Ivy elbette bezi olacak. Bu nasıl bir savunma stili cidden?" ben kemerimi takıp sizlere kamu spotu yaparken Shawn garajın otomatik kapısını açıp arabayı çalıştırmıştı.

Daha doğrusu garaj kapısı arabanın yanan farlarını görünce otomatik olarak açılıyor, araba çıkınca veya girince otomatik olarak kapanıyordu. Tuhaf ama güzel bir özellikti ve ben zengin olmaya çabuk uyum sağlamıştım.

"Ee nereye gidiyoruz?"

"Plan yapmadım."

"Ne demek plan yapmadım?"

"Gecemizin kusursuz olması için plan yapmadım. Kafamıza göre hareket edeceğiz. Ivy artık evli ve çocuklu olabiliriz ama hala daha genciz biliyorsun değil mi?"

"Evet ama bu kusurlu gecenin tanımı gibi." elimi tuttuktan sonra okşayarak;

"İnan bana güzel geçecek her şey." dedi ve müzik açtı.

Troye Sivan-My My My!

"Vay canına Mendes güzel müziğe hayır diyemem biliyorsun."

"Bilmez miyim Mendes?" yol boyunca Shawn elbette araba sürdü bende dans ettim. Daha sonra bir sürü barın olduğu bir sokağa girdik. Los Angeles'ta bir yerden bir yere gitmek uzun zaman alan bir durum ve gecemizin yeni başlaması biraz kötü olmuştu.

Barlardan birine girdikten sonra içeride Tom Odell Magnetised çalıyordu. Beni piste insanların arasına çeken Shawn sadece benim duyabileceğim şekilde şarkıyı söylemeyi ihmal etmiyordu.

"Cause it's not bright, I'm magnetised."

"Beni eritme Mendes." ellerini belime yerleştirmesiyle ellerimi saçlarımda birleştirip vücudumu müziğin ritminde yakalamaya devam ettim. Shawn benim kadar kıvrak bir vücuda sahip değildi ancak bana iyi uyum sağlıyordu. Yandaki garsondan bir tane viski ve bir tane de içkisiz kokteyl istedikten sonra tekrar tüm ilgisini bana yönlendirdi.

Biliyorsunuz çocuk emziriyorum. İçki yasak.

"En çok içkiyi ve partilemeyi özlüyorum."

"Emzirme işin bitsin seni en iyi partilerin ev sahibi yapacağım Bayan Mendes." gülerek dudaklarına uzandım ve müziğin ritmiyle öpüşmeye başladık. Kalçamdaki elleri baskı yaparken boynuna doladığım ellerimle müzikten ve ortamdan soyutlanmıştık.

Shawn, bu dünyada tek olduğunu kanıtlıyordu bana her daim. Bazen onun ünlü olduğunu unutuyor ve sevgimi kendi halimde büyütüyordum. Bazı anlar geliyordu ve onun ünlü olduğunu hatırlayıp etrafındaki kadınların güzelliklerine odaklanmaktan kendimi alı koyamıyordum. Ancak yine de Shawn bana her zaman kendimi bu dünyanın hatta bu evrenin en güzel kadınıymışım gibi hissettiriyordu.

Garson omzumuza dokununca ikimizde irkilsekte aldırış etmeden içkilerimizi aldık. Dj Tom Odell'den devam etmekte kararlı olsa gerekti ki bu sefer de Still Getting Used To Be On My Own çalıyordu.

"Dj beni gördü alınıyorum ama." dediğinde Shawn ona cevap vermek yerine kalbimi göğsüne yasladım ve dans etmeye başladık. Yine. Ancak daha sakin ve yumuşak bir ritimle.

"Kalbin atmıyor." dedim gülerek.

"Biliyorum. Nedense sen varken hep duruyor." çenemi göğsüne koyarak gözlerimi gözlerine diktim. Boyu benden bir hayli uzun olduğu için bana eğilerek bakıyordu. Gülümsemesine uzanıp onu öptüm. Elimden tutarak;

"Gel başka bir yere gidelim." dedi ve garsonlardan birine bir miktar para tutuşturup tuttuğu elimi sıkılaştırıp bardan çıktık.

"Nereye gidiyoruz. İçeride iyiydik. Hem hava soğumuş baya ince giyindim ben."

"O konuya hiç değinme. Deli oluyorum böyle giyinmene."

"Hani giyin sen bir moda şirketinde çalışıyorsun evet ama Aaliyah sana özeniyor ona deli oluyorum."

"Ne var Shawn? Giyinsin işte. Kötü bir örnek miyim?"

"Kötü demeyelim de frikikli bir örneksin." ona gözlerimi devirdim ve;

"Kusursuz gece unuttun mu?"

"Tamam tamam gel gidelim." dedi ve arabaya bindik. Arabayı çalıştırdıktan sonra klimayı açmayı ihmal etmeyen Shawn;

"Özür dilerim harika giyiniyorsun. Yani o kadar harika ki yanında ben varken bile insanlar sana dönüp bakıyorlar."

"Shawn!"

"Sustum." geldiğimiz yer bir deniz kenarıydı. Ancak sessiz sakin bir deniz kenarıydı.

"Buraya neden geldik? Hava soğuk diyorum sana."

"Of, cidden of. Odun bir erkek olursam hepsi senin suçun Ivy."

"Pekala, özür dilerim." arkaya uzanıp gitarını alırken;

"Önemli değil benim hödük sevgilim." dedi ve burnuma öpücük kondurdu. Daha sonra ise;

"Hadi yardım et."

"Ne konuda?" diyerek ona döndüm. Ona ne konuda yardım edebilirdim ki?

"I thought gibi. Şarkı yazmama yardım et."

"Delirdin mi Shawn? Ben söz yazarı değilim."

"Ama Ivory Mendes'sin. Yapabilirsin."

"Polinski Mendes."

"Her neyse." omzuna bir tane vurduktan sonra parmaklarımla bir ritim tutarak;(türkçe yazıyom kb)

"Ben bir eşeğim ama karımı çok severim."

"Ivy!"

"Tamam, tamam." gülmemi kestiğimde;

"Hayatın her şekilde güzel olduğu bir evrende yine sana rastladım." durdu ve tıraş olmadığı için hafif çıkan sakallarını kaşırken ritmi buldu ve;

"Hayatımın her şekilde güzel olduğu evrende yine sana rastladım, bu nasıl?"

"Sen daha iyi bilirsin." dedim omuz silkerek. Ritmi tekrar etti, telefonuna yazdı. Sildi. Bazen saçlarını yoldu ama bir süre sonra tamamladı ve;

"Tamamdır. Hallettik." yanağımdan öptükten sonra;

"Sana bir şey söyleyebilir miyim?"

"Evet." dedim ona dönerek.

"Ben Skylar'ı özledim. Artık eve mi gitsek?" derin bir nefes vererek;

"Hiç sormayacaksın zannettim." dedim. Shawn'da arabayı çalıştırdı ve eve doğru yol aldık.

asistan | smHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin