c i n q ü e n t a t r ê s

5.1K 266 147
                                    

Midem. Allak bullaktı. Öyle ki hem açtım hem değildim. Duygularımı ben bile kestiremiyordum. Shawn evde yoktu. Arkadaşları ile brunch'a gitmişti. Banyoya girip klozete oturdum. Mide bulantılarımla beraber feci karın ağrılarıda çekiyordum. Reglim gecikmişti. Ve pedimde yine kan yoktu anlaşılan.

Mutfağa gidip bir bardak su koydum kendime. Ancak su bile geri geliyordu. Koşarak alt kattaki lavaboya gittim ve istifra ettim.

Şimdi ben o salak insanlardan değildim. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındayım. Arabayı almış olduğu için en yakın eczaneye yürüyerek gidecektim. Harika.

Ya gerçekten hamileysem? Shawn'ın kariyeri mahvolabilirdi. Olmayadabilirdi. Ama oladabilirdi. Çocukları çok seviyordu ancak bu haberi mutlulukla karşılamayabilirdi. İnsan korkmuyor değil hani. Ben sizlere bu korkularımı anlatıyorken eczaneye varmıştım bile. İşlek bir belde de oturuyorduk. Her şey birbirine yakındı dolayısıyla.

"Buyrun size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Şey ben bir-" nasıl isteyecektim ki şimdi? Korku filminde gibiydim. Gerçekle yüzleşmem demekti bu. Kadın önüme bir kutu koyarak;

"12 dolar." dedi ve yeni gelen müşteriyle ilgilenmeye koyuldu. Bu muydu yani? Değersiz hissetsemde bir nebze rahatlamıştım. Hemen eve gitmek istiyordum. Gelirkenki adımlarımdan daha sık adımlarla eve çabucak vardım ve soluğu tuvalette aldım.

Ama olmuyordu. Stres olmuştum bir kere. Eğer hamile değilsem sevinecek miydim? Ya da üzülecek miyim? Ya bu hamilelikten ziyade bir hastalığın habercisiydiyse?

Mutfakta sürekli su içiyordum. Karnım davul gibi olmuştu. Ancak stres olduğum için yapamıyordum. Size de oluyordur mutlaka.

Sonunda yapabileceğimi hissettiğimde tuvalete gidip testi yaptım.

Beklemek. Daha çok beklemek. Daha da çok beklemek. Daha daha çok beklemek. Muhtemelen o kadar çok beklememiştim. Ama kalbim o kadar çok beklediğimi söylüyordu. Sonunda testin sonucuna bakmaya karar verdim.

Pembe. Minik pembe bir artı. Durumumdan emin olmak için umarsızca çöpe attığım kutuyu aramaya koyuldum. Kutunun arkasında

'mavi renkli eksi işareti var ise sonuç negatif. pembe renkli artı işareti varsa sonuç pozitif.'

Mutfak dolabının üzerine yalandan bir not bıraktım ve hemen şehir metrosuna doğru yürümeye koyuldum. Testler yanlış çıkabilirdi değil mi? Hastaneye en yakın durakta inip hastaneye yürümeye koyuldum.

"Müsait bir kadın doğum uzmanıyla görüşebilir miyim acaba?"

"Doktor Pain birazdan müsait olacak. İsminiz ve soy isminizi alabilirsem eğer sizi kendisine yönlendirebilirim."

Cüzdanımdan kimliğimi çıkarıp verdim.

"3.kat 1027.oda."

"Teşekkürler." dedikten sonra asansöre yöneldim. Zira hala daha yemek yememiştim ve oldukça hareketli bir sabah yaşamıştım. Merdiven çıkacak halim yoktu anlayacağınız. Doktorun odasına geldiğimde kapıda onu bekleyen başka bir hasta yoktu. Biraz bekledikten sonra kapıda bir hemşire belirdi ve beni çağırdı.

"Merhabalar- Bayan Ivory. Ben Doktor Isles Pain. Şikayetiniz nedir?"

"Ben galiba hamileyim."

"Galiba mı?"

"Yani evet. Test pozitif ama emin olmak istiyorum." dediğimde masadaki gözlüklerini takarak;

"Şöyle uzanın ve bir karnınıza bakalım."

Dediklerini ikiletmeden yaptım.
Karnıma soğuk bir jel sürdükten sonra aleti yerleştirip karnımda gezdirmeye başladı.

"Tebrik ederim Bayan Polinski. Anne oluyorsunuz."

"Ne?"

"Evet. Anne oluyorsunuz? Üstelik 3 aylık."

"3 ay mı?"

"Evet." doktor bana salakmışım gibi bakıyordu. Çünkü söylediklerine tekrar soruyla cevap veriyordum.

Doktordan biraz bilgi aldıktan sonra evin yolunu tuttum. Bunu Shawn'a nasıl söyleyecektim? Aldıramazdım. Tanrı katında kendimi asla affetmezdim eğer aldırırsam. Ama bir çözüm yolu bulmalıydım. Shawn bu durumdan hoşnut olmazsa bende olmazdım.

Araba kapıdaydı.

İçeri girerken;

"Ben geldim." diye seslendim. Salondan sesler geliyordu.

"Salondayım bebeğim." konsolu kurmuş basketbol maçı oynuyordu.

"Alışverişte güzel bir şey bulamadın mı?"

"Ha?"

"Alışverişe gidiyorum diye not bırakmışsın ya mutfağa. Ondan söz ediyorum."

"Ah, şey evet. Hoşuma gitmedi pek." oyunu durdurup koltukta yanına oturmam için kenara kaydı. Yanına yerleştim.

"İyi misin sen? Betin benzin solmuş."

"İyiyim. Midem biraz rahatsız ondandır."

"Kalk doktora gidelim. Rengin falan solmuş cidden."

"Hayır!" diye bağırmıştım. Harika. Salak Ivory. Şimdi bir şey olduğunu anlayacak işte.

"Ivory sen iyi misin?"

"İyiyim. Bak ne diyeceğim. Beni şık bir restorana götürmeye ne dersin? Deniz manzaralı olsun. Sana sürprizlerim var." ne sürpriz ama!

"Ta-mam." garipsemişti elbet. Umarım mutsuz bir tepki vermezdi.

asistan | smHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin