Merhaba hepinize benim değerli okuyucularım. Bu bölüm biliyorum gecikti. Ki bunun için sizden özür diliyorum. Nasıl devam edeceğime tam olarak emin olamadığım için böyle bir gecikme yaşandı. Ayrıca diğer bölümün vote sayısıda beni pek tatmin etmedi. Elimden geldiğince uzun ve bir solukta okuyacağınız bir bölüm yazmaya çalıyorum fakat bu o kadar kolay değil. Üzerinde düşünüp kurguya göre tasarlamam gerekiyor. Bu yüzden de yazma kısmı uzun sürüyor. Bu bölümün genelinde Cesurluk yerleşkesini ve Cesurluk insanlarını tanıtmaya çalıştım. Diğer bölümlerde nihayet olaylar daha güzel boyutlara gelecek. Hoşunuza gideceğini umuyorum. İyi okumalar :) .
Not: Multimedia'daki Dave.
Bütün adaylar yere indikten sonra Wes - ağdan inmeme yardım eden çocuk - ve Casidy -onun yanındaki Cesurluk kızı - bizi dar bir tünele yönlendiriyor. Tünelin duvarları ve eğimli tavanı nedeniyle sanki yer kürenin kalbine iniyormuş gibi hissediyorum. Geniş aralıklarla aydınlatılan tünel o kadar karanlık ki bir sonraki ışığa varana kadar kalbim beni utandıracak kadar hızlı atıyor. Tepelerdeki ucu sivri dikitler her an üzerimize düşebilirmiş gibi geliyor. Aydınlığa ulaşana kadar kendimi her an bayılacakmış gibi hissediyorum. Hayatımda daha önce böyle bir yere adımımı atmamıştım. Sadece Bilgelik'te zamanımın çoğunu geçirdiğim kütüphanede okuduğum kitaplarda resimlerini görmüştüm. İtiraf etmeliyim ki o zamanlar mağaraları bu denli korkunç bulmuyordum.
Böyle bir yerde ancak bir grup manyak yaşayabilir. Ki o bir grup manyakta Cesurlar oluyor. Ve bende bir Cesurum.
Düşüncelerimden sıyrılıp dikkatimi hemen üstünde yürüdüğüm eğimli yola veriyorum.
Nihayet aydınlığa çıktığımızda rahatlıyorum. Fakat beni daha sonra nelerin beklediği yada bekliyor olabileceği şeyler aklıma geliyor. Keyfim kaçıyor doğrusu. Listenin ucu bucağı yok.
"Aday olmayan Cesurlar beni takip etsin." diyor Casidy. Cesurluk yerleşkesinde doğan Cesurlar ona doğru ilerleriyor. Casidy bize bakarken "Bir tanıtım turuna ihtiyacanız olduğunu düşünmüyorum."diyerek sırıtıyor. Bu imalı lafının bize olduğu çok açık. Daha şimdiden diğer Cesurlar tarafından dışlanılmaya başladık. Ve bu durum hiç hoşuma gitmiyor. Çünkü bu artık en ufak şeyde bizim transfer olduğumuzu kafamıza kakıp duracakları anlamına geliyor.
Casidy ve diğerleri karanlıkta gözden kayboluyor. Aydınlık alandan ayrılan son topukta yok olunca diğerlerine bakıyorum. Sayımız normal olarak diğerlerinden daha az. Topu topu yedi kişiyiz. Aralarında Bilgelikten gelen sadece Dave ve ben varız. Dave'e bakıyorum. Yüzünde daha önce hiç görmediğim kadar sert bir ifade var. Bana bakar bakmaz kafasını çeviriyor.
"Siz diğerleri ," diyor Wes ellerini beline koyuyor. "Benim gözetimim altındasınız. Normalde transferlerle ilgilenmem fakat siz adaylık sürecini geçip yerleşkeye kabul edilene kadar sizlerleyim sanırım. Ayrıca benim ismim Wes. Şimdi beni takip edin."
Tam adımımı atıp Wes'i takip edecekken biri öksürüyor ve hemen ardından kumral saçlı bir oğlan "Daha fazla şey bilmemiz gerekmez mi?"diye soruyor. Dudağımı ısırıyorum. Bu çok dost canlısı bir soru olabilir Tabi ki çocuk bunu ukala bir tavırla sormasaydı.
"Ne gibi?" diye soruyor Wes. Sesi buz gibi. Ürperiyorum.
"Ne biliyim işte. Adaylık süreci falan?"
Wes çocuğa doğru bir adım atıyor. Bir adım daha ve bir adım daha. Çocukla neredeyse burun buruna geldiğinde duruyor. Yüzündeki gergin ifadeyi o karanlığa rağmen seçebiliyorum.
" Benden öğrenmen gereken ilk şey," diyor Wes dudağını yalıyor. "Çeneni kapalı tutman olacak ."
Çocuk hiçbir şey demiyor. Wes sanki konuşmasını beklermiş gibi "Anlaşıldı mı?" diye soruyor. Çocuk kafasını sallıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1
FanfictionOn altı yaşına gelen Clair Strayder beş farklı topluluğa bölünmüş olan Chicago'da Bilgelik topluluğunda yaşamaktadır. Her yıl düzenlenen topluluk seçimi törenleri çok yaklaşmıştır ve Bilgelik'in başkanı olan ve aynı zamanda Clair'in arası pekte iyi...