Bölüm 20

1.7K 70 27
                                    

 Dipnot : Multimediadaki Wes. Ayrıca multimediadaki şarkıyla okuyabilirsiniz :) . Keyifli okumalar. 

   

  Uyanıyorum. 

  İlk başta gözüme her şey bulanık geliyor. Bu yüzden gözümü birkaç kez kırpıştırıyorum. Anında , iki damla göz yaşı elime düşüyor. 

 Elimi saçlarımın arasından geçirirken ayaklarımı yorganın içinden kurtarıp mermer zemine koyuyorum. Yatakhanede olduğumu düşünüp yan yatapımdaki Rose ' u dürtmeyi düşünürken orada olmadığımı fark edip küçük bir korkuya kapılıyorum. Çift kişilik bir yatağın üstündeyim , hemen yan tarafımda küçük fakat oldukça dağınık bir çalışma masası. Ve kafası masanın üstünde uyukuya dalmış bir Wes. 

  Dün geceye dair bir şeyler hatırlamaya çalışıyorum fakat hatırladığım tek şey çığlıklar ve acı dolu haykırışlar oluyor. Gerçek olup olmadıklarını anlayamıyorum.

  Neden Wes ' in odasında olduğuma dair hiçbir fikrim yok. Şu an Wes ' in girmeme asla izin vermeyeceği özel hayatına gizlice dalmışım gibi hissetsemde odasını incelemekten kendimi alamıyorum. Yatağının sol tarafında küçük bir dolab ve dolabın yanında da içlerinde ne olduğunu bilmediğim koliler var. Çok küçük yada çok büyük bir yer değil. Yada çok ilgi çekici. Fakat farklı olan bir şey var. Koku. Wes ' in odası Cesurluk - küf ve nem kokusunun karışımı - gibi kokmuyor. İnsanı ferahlığın içine sürükleyen yoğun bir kokusu var. 

  İlk başta onu uyandırmamayı düşünüp odasından çıkıp gitmeyi düşünsemde silik anıların - yada sadece hayal-  hayaleti beni bunu yapmaktan alı koyuyor. Tuhaf bir his bedenimi ele geçirirken kalbim korkuyla sıkışıyor. O çığlıklar ve haykırışlar gerçek olabilir mi ? 

 Koşar adımlarla Wes ' in yanına gelip onu pekte kibar olmayacak şekilde dürtüyorum. Sanki bunu bekliyormuş gibi gözleri anında açlıyor ve ayağa dikiliyor. Beni görünce gözlerini elleriyle oğuşturup kendine gelmeye çalışıyor. 

 " Clair ? " 

 " Neden buradayım ? " diyorum direk konuya girerek. 

Önce anlamamış gibi kaşlarını kaldırıyor. Sonra kendine gelmiş olacak ki derin bir çekiyor. 

 " Sen kabus görüyordun ve deli gibi çığlık falan atıyordun. " diye açıklamaya başlıyor. " Yatakhaneyi birbirine kattın resmen. Herkes tepene toplanmıştı. Kriz geçiriyor gibiydin. Bu yüzden sakinleşmen için seni buraya getirdim. Sonra da uyuya kaldın. "

 " Oh. " O an söyleyebildiğim tek şey bu oluyor. Demek hayal meyal hatırladığım o silik görüntülerin her biri gerçekti.

 Yatağın üstüne çöküyorum ve yüzümü ellerimin arasına alınca her şeyi bir bir hatırlamaya başlıyorum. Eveleyn ' in kanlı bedenini , çığlıklarımı , beyaz elbiseleri , beni  vurmaya gelen suratsız adamı.

 Ürperiyorum. Ellerimi yüzümden çekiyorum. Wes yalvaran bakışlarla " Gerçek olmamasını dilemiştim. " diyorum. 

 " Oldukça gerçekti. " diye yanıtlıyor. Şaka yaptığını düşünüp ona bakıyorum. O ise ciddi bakışlarla bana. 

 " Şimdi ne yapmam gerek. Hiçbir fikrim yok. "

 " Ben biliyorum , bir şeyler yemek için yemekhaneye inmelisin. " diyor bilgiç bir tavırla. 

 " Yeterince rezil oldum sanırım dün akşam. Daha fazla rezalet mi yaratmamı istiyorsun. "

 Yanıma oturuyor. " Yatakhanedeki çömezleri saymazsak kimse bir şey bilmiyor. " 

Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin