Sabah uyandığımda yanaklarım gözyaşlarımdan ıpıslak olmuş. Dün gece berbat bir kabus gördüm. Rüyamda önümde duran topluluk kaselerine bakıyordum. Bana uzatılan bıçağı alıp elimi bir kaç damla kanayacak şekilde kestikten sonra Bilgelik kasesine doğru ilerlerken karşıma aniden Eveleyn çıkıyordu, benim Bilgelik'e ait olmayan bir gerzek olduğumu söylüyordu ve ardından pis kahkası tüm salonda yankılanınca herkes bana bakıp gülüyordu. Ve elim istemsiz olarak Cesur'luk kasesine gittiğinde ise kanım kor ateşin üstünde cızırdıyordu. Bu seferde Cesurluk'un liderlerinden olan fakat ismini bilmediğim bir kadın karşımda dikiliyordu ve Cesurluk'un benim gibi ödlek birini kabul etmeyeceğini söylüyordu. En sonunda da salondaki tüm insanlar üstüme çullanıp tekmeler atarken çığlık çığlığa bağırıp yardım istiyordum. Fakat annem ve babam bile gelip yüzüme tükürüyorlardı.
O sahneyi hatırlayınca ürperiyorum.
Banyoya ilerliyorum ve suyu suratıma sertçe çarparak yüzümü yıkıyorum. Kendimi daha iyi hissediyorum. Fakat göz altlarımın kıpkırmızı olduğunu gördüğümde bir an duraksıyorum. Ağladığım çok belli oluyor. Tam bir ödleğe benziyorum.
Bunu düşündüğümde kafamı deli gibi sallıyorum. Ben ödlek olamam. Bilge olmayabilirim ama ödlekte değilim.
Saçlarımı fırçayla deli gibi tarıyorum. Bu yüzden saçlarım elektrikleniyor ama umursamıyorum.
Annemin siyah göz kalemini alıyorum ve göz altlarımı kızarıkları kapatacak şekilde boyuyorum. Normalde pek makyaj yapan biri değilimdir. Fakat bugün makyajı fazla gerekli buluyorum doğrusu.
Mutfağa inmeden önce üstüme lacivert kot pantolunumu ve kısa kollu açık mavi t-shirtümü geçiriyorum.
Odamdaki boy aynasında kendime bir kez daha bakıyorum. Dudaklarıma bir tebessüm yerleşiyor.Daha önce bu kadar... çarpıcı olduğumu hatırlamıyorum.
Mutfağa indiğimde annem ve babamı her zaman ki gibi masada konuşurken buluyorum. Ne konuştuklarını duymuyorum ama önemli bir şey olduğu kesin. Bilgeler asla boş şeyler hakkında konuşmaz. Annem beni görünce "Günaydın Clair." diyor. Elindeki kahveyi babamın tabağının yanına koyarken beni şöyle bir süzüyor. Ardından "Güzel görünüyorsun." diye ekliyor. Annemin bu sözü üzerine babam su yeşili tonundaki gözlerini gözlerimde birleştiriyor.
"Makyaj ha?" diyor hafif bir alayla. "Sen makyaj yapar mıydın Clair?"
"Bilirsiniz. Bugün özel bir gün." diyorum kızarmış ekmeklerden birini tabağıma alırken.
"Haklısın." demekle yetinyor annem. Gri gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir şey görüyorum. Ama görür görmez kayboluyor.
"Ablanı gördün mü Clair?" diye soruyor babam. Midem burkuluyor çünkü aklıma dün akşam Eveleyn'le yaptığım konuşma geliyor. "Hayır." demekle yetiniyorum. Şu an konuşmak isteyebileceğim en son konu Eveleyn.
Kahvaltı bitene kadar annem ve babam bir şeyler konuşmaya devam ediyorlar fakat ben onları dinlemiyorum. Aklımda dün simülasyon odasında herkesten habersiz girdiğim simülsayon var.
Acaba Eveleyn nasıl öğrendi ? Özel hayata saygı nedeniyle simülsayon odasında kamera olmaz ve kayıtlarda sadece sonuç yazar. Simülasyondayken yaşadıklarımızın hiçbiri gerçek değildir. Bu sadece bizim farklı durumlara yaklaşımımızı ölçer ve bu da aslında bizim kişiliğimizi yansıtır. Yine de bu testlerin amacı sadece bizi yönlendirmektir. Ve yaptığımız seçimleri etkilemez. Zaten bu gibi testlere sadece seçim töreninden önceki gün gireriz. Simülasyon serumunu Bilgeler hazırladığı için topluluğumuzdaki labaratuarlarda bunlardan bulmak mümkündür fakat almak zordur. Çünkü sayılıdırlar ve alınan tek bir iğnenin bile hemen farkına varırlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1
FanficOn altı yaşına gelen Clair Strayder beş farklı topluluğa bölünmüş olan Chicago'da Bilgelik topluluğunda yaşamaktadır. Her yıl düzenlenen topluluk seçimi törenleri çok yaklaşmıştır ve Bilgelik'in başkanı olan ve aynı zamanda Clair'in arası pekte iyi...