Bölüm 42 - Final Part 1 -

1.1K 48 25
                                    

  Final Part 1 kısmını yayınlamaktan mutluluk duyuyorum. Evet , bundan sonraki bölüm Final Part 2 yani birinci kitabın tam anlamıyla finali. Böyle söyleyince insan duygulanıyor be :') . Farkında olmadan geçmiş zaman kipinde yazmışım fakat bence daha güzel oldu. Uyum sağlayabilmek için final bölümünü de geçmiş zaman kipiyle yazacağım. Yorumlarınızı ve votelarınızı beklediğimi her bölümde olduğu gibi yine söylüyorum. Umarım beğenirsiniz :) .

  İyi okumalar !  

     " Sorun şu ki ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Bunun farkında olan bir tek ben miyim acaba ? "

       Israrlı ve her kelimesinde iğneleme olan bu sözün sahibi Yankee adında Cesurluk'taki saldırıdan sağ kurtulup Fedakarlığa kaçmış bir oğlandı. Saçları dağınık ve uzundu ve kulağı baştan aşağa siyah pircinge ve küpelerle kaplamıştı. Üstündeki kıyafetleri simsiyahtı ve son bir kaç gündür her an patlayacakmış gibi duran yağmur bulutlarının yarattığı gotik havaya uyum sağlıyordu. Ayrıca , oldukça huysuz bir tipti. Fedakarlıkta olmaktan memnun olmadığı da çok barizdi. Geçen gün akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıktığımda onu kendi kendine Fedakarlara küfür ettiğine şahit olmuştum. Burada - tek düze ve bir Cesur' un deyimiyle ' uyuz ' tiplerin bulunduğu bu yerde kalmaktan hoşlanmadığını anlayabiliyordum.

       Aslında itiraf etmem gerekirse bir kaç kez kendimi onunla aynı fikiri savunurken yakalanmıştım.

        " Bunun hepimiz farkındayız Yankee. " dedi Henry , cümlesi her ne kadar dostana olsa da sesi oldukça gergindi. Adeta Yankee' nin çenesini kapatmasını , eğer bunu yapmazsa onu bıçaklayacağını söylüyordu.

      " Bir plan yapmanın vakti geldi de geçiyorken bizim neredeyse bir haftadır hiçbir şey yapmadan durmamız saçma- "

       " Onu buraya kim getirdi ki ? " diye sordu Rose , Yankee' nin yakınmasını keserek. Yüz ifedesi o kadar soğuk ve mesafeliydi ki ürkmemek elde değildi. Bakışlarında da tiksinti vardı. " Bacağını falan kırıp bir boşluktan aşağı atabilirdiniz. "

      " Cesurluktan ne yazık ki pek az kişiyi kurtarabildik. Biliyorsun ki operasyonun amacı Clair' i kurtarmaktı. " Odadki tüm gözler üstümde toplanınca rahatsızca kıpırdanmktan kendimi alamadım. Kaçamak bir bakışla Rose' a döndüm.

     Revirde sanrıların pençesinden kurtulduğum o geceki küçük çaplı tartışmamızdan beri hiç konuşmamış , hatta birbirimizin doğru düzgün suratına bile bakmamıştık. Böyle davranmanın saçma olduğunu biliyordum elbette , yine de ne yapacağıma bir türlü karar veremiyordum. Cassidy , bana çok ağır şeyler yaşadığımı bu yüzden kafa karışıklığımı ve güvensizliğimi yadırgamamam fakat bunlarla savaşmam gerktiğini söylüyordu. Hayatı boyunca bir kez bile tartışmaya girmemiş birinden ' savaşmak ' kelimesini duymak komik gelmişti. Yine de Cassidy' e olan saygım sonsuzdu. Bir kaç gğnlük tanışmamızdan sonra böylesine önemli bir şeyi tanımlamak saçma olabilirdi fakat doğruydu işte. Cassidy son bir kaç günün hayatımın en zor günlerinden olduğunu biliyor ve ihtiyaç duymadığım sürece konuşmaktan çekinsemde beni anlayabiliyordu. Ayrıca destek olabilmek adına her zaman yanımdaydı. Ailemin yanımda olmadığı anlarda bile.

       Gergince ve doğallıktan uzak bir gülümsemeyle gözleri benimkilerle buluştu. " Ah doğru. " diye mırıldandı. " Amacımız buydu. " Ardından huzursuz bir bakış fırlatıp masanın kenarına tırnağını sürtmeye başladı. Beni umursamaması aslında pekte umrumda değildi fakat bana pisliğin tekiymişim gibi davranması canımı yakıyordu.

      " Plan yapabilmemiz için elimizdeki adam sayısına ve niteliğine bakmalıyız. " dedim onu duymazlıktan gelerek. Konuya direk atlamamla birlikte tüm başlar tekrar bana toplanmıştı. Hatta bir kaç kişi birilerinin ilgili - itici değil ! - olduğuna sevinmişçesine sırtlarını dikleştirip dikkatlerin bana verdi. Odadaki herkesi adeta bir ölüm sessizliği almıştı. Herkes adeta ağzımdan çıkacak en küçük bir harfe bakıyordu.

Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin