25. Bölüm (Güneş batıyor, gözlerini kapat)

14K 757 167
                                    

Bölüm Başlığı: Güneş Batıyor, Gözlerini Kapat

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm Başlığı: Güneş Batıyor, Gözlerini Kapat..

Sessizlik..

Derin bir sessizlik tüm dünyaya hakim olmuştu âdeta. Herkes suskun, herkes acımasız.. Herkesin çizdiği yol bataklığa çıkarken kendi saplandığı bataklığından birisinin onu kurtarmasını beklemişti genç kız ama kimse gelmemişti.

Aynadaki soluk yansımasına baktı uzun uzun. Son zamanlarda birkaç kilo vermişti ve bu kolaylıkla yüzünden anlaşılabiliyordu. Dışarıdan bakan herkes bu kızın her geçen gün daha çok çöktüğünü görebilirdi ama kimse umursamıyordu yada umursamamaya çalışıyordu.

Musluğu açmadan önce parmağındaki yüzüğü çıkararak aynanın önüne koydu. Bu taktığı yüzük bile artık ona yabancıydı. Soğuk suyu açıp elini altına koyarak bir süre bekletti. Ardından yaşadığını hissetmek ister gibi soğuk suyu yüzüne birkaç kez püskürttü. Derin bir nefes alırken alelacele yüzünü kurulayıp hızla banyodan çıktı ama unuttuğu şey aklına gelince geri dönerek banyo kapısını açtı. Şaşkınca aynanın önüne baktı, çünkü yüzük yoktu.

"Bunu mu arıyorsun?"diye alayla soran sese kulak kesildi ister istemez. Zehra cevap vermeyerek gerilen yüz hatlarıyla Mert'in üzerine doğru yürüyerek yüzüğü almaya çalıştı ama Mert'in boyu fazlasıyla uzun olduğundan koluna bir türlü yetişemiyordu. "Biraz süt içersen belki o zaman alabilirsin."dedi kahkahalarını savururken. Şu an bu yüzük onun için bir oyun gibi geliyordu.

"Ver şunu!"diye bağırdı Zehra kızgınlığın tüm tonlarını damarlarında hissederken.

Mert kaşlarını çatarken umursamayarak banyodan çıktı, yüzüğü vermemişti; avuç içine hapsetmişti. Zehra ise doğruca odasına gidip yatağına uzanırken havaların sıcak olmasına aldırmayarak yorganı kafasına kadar çekti. Kalp atışları hızlanırken ağlmaya başladı tekrardan. Bu gözyaşları bencil, acımasız birileri için akıp duruyordu sürekli halbuki değmezdi.

Şu an annesinin yanında olmasını o kadar çok isterdi ki ama kimse yanında değildi. Seni incitmeyeceğim diyenler bile onu terk etmişti.  Herkes tek tek kaybolup gitmişti. Görünmez bir duvar gibiydi sanki. Kim bu duvarı görse arkasına bakmadan gidiyordu. Hiçlik hissi iyice bezdirmişti onu bu evden.

Odasının kapısı açılırken hıçkırıklarını bastırarak kıpırdamamaya çalıştı.

"Kahvaltıya gel!" Hâlâ kızgındı bu sesin sahibi halbuki kızgın olması gereken kişi o değildi, Zehra'ydı.

Selim'in sesini duyar duymaz şaşkına döndü genç kız. Onunla konuşmamıştı hiç son zamanlarda ama şimdi kendisi gelip konuşuyordu; Zehra'ya görüş hizama bile girme demesine rağmen.

Doğruca gelerek yorganı Zehra'nın üzerinden hızla çekti. "Uyumadığını biliyordum. Yine mi ağlıyorsun sen?"dedi Zehra'ya dokunmaya çalışırken. Zehra hiddetle elini ittirerek geriye çekilip doğruldu.

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin