"Özür dilerim."Önüne geçerek dikilen kıza baktı Selim. Günlerdir ne Burcu'yla ne de Zehra'yla konuşmuştu. Yalnızca olanları ona unutturabilen derslerine vermişti kendisini. İki kız yüzünden zorluklarla kazandığı tıptan; hayallerinden vazgeçemezdi. Tıp onun için her şeydi. Zehra'yı bırakırdı, Burcu'yu bırakırdı ama tıpı bırakamazdı.
"Özür dilerim."diye yineledi ısrarla Burcu. Yaptıklarından pişman olmuşçasına Selim'e baktı muzdarip bir şekilde. "Duymuyor musun beni?"
Selim sandalyesine yaslanarak tepesinde dikilen kıza baktı derin bir nefes vererek. "Neden özür diliyorsun?"diye sordu aldırış etmeden. Elini çenesine dayarken siyahlaşmış gözleriyle Burcu'yu süzdü. Bugün her zamankinden daha güzeldi. Üzerine geçirdiği soluk mavi elbisesiyle, siyah botlarıyla ve her iki tarafından yapılmış balık sırtı örgüsüyle harika görünüyordu.
"Haklıydın."dedi Burcu karşısındaki sandalyeye geçip yavaşça otururken. Sandalyenin verdiği soğuklukla genç kızın içini bir buz huzmesi sarmıştı.
Kış iyice yaklaşmış her yer buz tutmaya başlamıştı ama ona rağmen Selim ders aralarında halen dışarda oturmayı tercih ediyordu. "O kızı görmeye gitmemeliydim, özür dilerim." Genç kızın sesi titrek ve kısık bir şekilde çıkmıştı. Selim yutkunarak ona baktı.
"Her şeyi dahada mahvettin. Senin yüzünden küçük bir kıza bağırdım."
Burcu'nun gözleri şaşkınlıkla açılırken hemen ellerine dikti gözlerini. "Yaa!" Burcu bir an tam tebessüm edecekti ki Selim'in karşısında olduğunu hatırlayarak dudakları tekrardan bir çizgi halini aldı ama içten içe sevinmiyor değildi.
"Günlerdir onunla konuşmuyorum. Eve geç gidiyorum ve erkenden okula geliyorum."
"Hepsi benim yüzümden." Burcu başını öne eğdi ağlamaklı bir sesle ama bu yalnızca yalancı bir oyundan ibaretti.
Selim bir anda elini tutarak "Saçmalama neden senin yüzünden olsun? Öncedende konuşmuyordum zaten."dedi yumuşak bir sesle. Burcu yalnızca omuz silkmekle yetinmişti. Selim ise genç kızın ellerine daha çok sarılmıştı.
"Ooo... Damat Selim'de buradaymış." Selim bir an irkilsede şaşkınlıkla kelimeleri sıralayan kalın sesin sahibini buldu gözleri. Ellerini istemsizce Burcu'nun ellerinden ayırdı. Gelen kişi Mehmet'ti. Selim'in Mehmet'i sevdiği pek söylenemezdi. Burcu yüzünden az kavga etmemişlerdi ve hâlâ Mehmet, Burcu'yu seviyordu ama Burcu yalnızca Selim'indi. En azından Selim böyle düşünüyordu. "Nasılsınız bakalım Damat Bey?"
Selim sustu, cevap vermek istemedi. Cevap vermek yalnızca kalp kırıklarına yol açardı. Selim'in cevap vermemesi üzerine Burcu harekete geçti. "Sana ne nasılsa? Sen kendi işine bak."
Mehmet, Burcu'ya sevgi dolu gözlerle bakarken bir an gülümsedi. Burcu'yu hayal edemeyeceği kadar çok seviyordu ama o, Selim'i seçmişti. "Peki sen nasılsın? Hâlâ nasıl evli bir adamla görüşmeye devam edebiliyorsun?"
Burcu bir anda hiddetle ayağa kalktı ve elini bir savunma kalkanı gibi havaya kaldırdı. "Bilmediğin işlere burnunu sokma." Gömleğinin yakalarından tutarak kızgın gözlerle Mehmet'e baktı. "Ben biliyorum bunları neden yaptığını?"
"Neden yapıyormuşum?" Umursamazca cevabı bildiği halde yinede sordu.
"Senin yerine Selim'i tercih ettim ya ondan." Gözlerini kısarak Mehmet'e baktı.
Selim, Burcu'nun bileklerini zorlukla indirirken "Burcu bırak Allah aşkına."diye söyledi. Mehmet'le uğraşmak istemiyordu şu an.
"Haklısın."dedi Mehmet olanlara aldırmadan. Burcu'nun gözlerine kararlılıkla bakarken göz kırptı. Genç kız neye uğradığını şaşırarak hayretle Mehmet'e baktı. "Bir gün beni seçeceğinide biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)
Roman pour AdolescentsO an yalnızca kaçmak istedim. Sanki kaçsam her şey düzelecekte çocukluğumu geri alabilecektim. Artık bu olanlara dayanamıyordum; acıya dayanamıyordum... Önümdeki upuzun yolda koşmaya devam ettim. Terden sırılsıklam olmuş saçlarım enseme kök salmıştı...