55. Bölüm (FİNAL)

18.3K 515 201
                                    


Bölüm Başlığı: Bir Damla Mutluluk

Uzun bir süre gibi gelse de aslında hepimiz kısacık bir ânı yaşıyorduk. Geçmez dediğimiz günler geçer, gider yerine bir yenisi eklenirdi. Her anı yaşardık; kimisini sevinçle, kimisini hüzünle, kimisini ise acıyla... Belki de mutluluğa çok nadir rastlayan insanlardık ama birçok insandan ise daha iyi hayatlara sahip olduğumuz bir gerçekti. Neden isyan ediyorduk! Mutluluğu aramadan onu bulamazdık ki! Onu aramak için denemeye bile üşendik. Aslında birçok şeye üşendik. Sonra her şeyin suçlusu biz dışında herkes oldu. Asıl suçlu ise hiç kuşkusuz bizlerdik.

***

Hastanenin soğuk koridorlarından ilerlerken bir kez daha sevdiği adamın gözlerine gözü yaşlı bir şekilde baktı. Mavi ameliyat önlüğü bedenini sarmış, kafasına taktığı yeşil bonesi ise saçlarının tümünü kaplamıştı. Genç kadın, sevdiği adam üzüldüğünü fark etmesin diye Selim'in oturduğu tekerlekli sandalyeyi iten sağlık görevlisine çevirdi gözlerini. Selim, Zehra'nın üzüldüğünü fark edince elini sevdiğinin elinin üstüne koyup fısıldadı. "Merak etme,"diye teselli etti. "Her şey güzel olacak."

Genç kadın soğuk elleri hissederken elinin altındaki çarşafı sıkmakla yetindi yalnızca. "Biliyorum,"dedi ardından sessizce.

"Seni unutmayacağım sevdiğim."

"Biliyorum..."

"Sadece mutlu olmanı dilemiştim."

"Ne?"

"O gün bana ne dilediğimi sormuştun ya hani?" Zehra onaylayarak başını salladı usulca. "Ömür boyu mutlu olmanı dilemiştim."

Genç kadın duyduğu sözler karşısında gözyaşlarını zorlukla tutuyordu. Kelimeler boğazında düğüm düğüm birikmişti. Bir türlü konuşamıyordu. Az sonra ise sevdiği adamın eli elinden istemsizce ayrılmıştı. Ameliyathane kapıları açılırken Selim'in ardından acı ve kederle baktı, ta ki ameliyathane kapısı geri kapanana kadar. Bir süre ayakta bekledi hâlâ olanlara inanamıyordu bir türlü. Her şey bir şaka olmalıydı. Yıllar geçtikçe ne çok şey değişebiliyordu öyle. Acılarda artıyormuş bir bir ama farkında değilmiş.

Yaklaşık yarım saat kadar ayakta bekledikten sonra yavaş adımlarla sandalyelerden birine oturdu ve sevdiği adamın ameliyattan çıkmasını beklemeye başladı. Kaç saat geçmişti bilmiyordu. Hiçbir şey yemeden sadece bekliyor, dua ediyor ve arada gözlerinin kapanmasına mani olamıyordu. Bir süre sonra akşam olduğunu bulunduğu bekleme salonunun ışıklarının açılmasından anlamıştı. Etraf bir anda hafifçe belirmeye başlayan karanlıktan aydınlığa dönüşmüştü. Acaba saat kaçtı? Ameliyathane kapısı yeniden açılınca sevinçle ayağa kalktı ama gördüğü kişi yine Selim değildi. Neredeyse bekleyen herkesin hastası çıkmıştı. Çıkan hastalarla birlikte kimisi ağlıyordu, kimisi ise seviniyordu. Zehra ise hâlâ bir bekleyiş içerisindeydi. Acaba ağlayacak mıydı yoksa sevinecek miydi?

Bir süre daha bekledi. Neredeyse yorgunluktan bitap düşecekti. Başı feci derecede zonkluyor, gözleri uykusuzluktan ve ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Elini duvara yaslayarak "Allah'ım,"diye yalvardı. "Lütfen onu bana bağışla. Lütfen ona bir şey olmasın."

Ameliyathane kapısı tekrar açılınca koşarak sürüklenen sedyeye doğru ilerledi. Selim'i gözleri kapalı bir şekilde sedyede görünce eliyle ağzını örterek tekrardan istemsizce ağlamaya başladı. "Du-Durumu nasıl?"diye sorabildi kesik kesik. "İyi, değil mi?"

"Doktorunuz birazdan odaya çıkıp bilgi verecek."dedi Selim'i odasına götüren yetkili kişi ve asansörü çağırdı. Asansör gelince Zehra'da Selim ve sağlık personeliyle birlikte asansöre bindi ve birlikte odaya çıkmaya başladılar. Yaklaşık on dakika sonra odada yalnızca Zehra ve Selim kalmıştı. Genç adamın yüzü çok solgundu ve ara sıra ağzını açıp dudaklarını diliyle ıslatmaya çalışıyordu. Bir gün öncesinden hiç su içmediği için baya bir susamıştı. Ardından biraz daha kendine gelip "Çok üşüyorum,"diye fısıldayınca Zehra üstünü iyice örttü ve elinden sımsıkı tutmaya başladı. Eli, sevdiği adamın soğuk elini ısıtmaya başlamıştı bile.

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin