Mehmet, Burcu'nun ardından giderken kolunu hızlıca çekti ve kızın kendisine doğru dönmesini sağladı. Genç kız ağlarken bakışlarını yere sabitlemişti. Bir başkasının karşısında ağlamaktan daima utanmıştı. Mehmet ellerini yanaklarına götürürken geri çekildi.
"Ağlama artık."dedi yalvarırcasına. Burcu kendine hakim olamayarak daha çok ağlamaya başladı.
"Ağlama!"diye bağırdı. Genç kız ürperirken boynuna kollarını sardı. "Seni kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim artık."
Burcu hâlâ ağlarken "Söz veriyorum."dedi fısıldayarak.
"Yeterki sen bana evet de."
***
Yemek sofrası kurulmuş ve masaya oturmuşlardı. Gizem günler geçmesine rağmen hâlâ Zehra'ya alışamamıştı. Annesinin, kardeşinin odasını ona verdiğini duyduğu an çıldıracak gibi olmuştu ama sonra karşı çıkamamıştı. O, oda üç yıldır kullanılmıyordu ve öylece çürüyüp gitmesine izin veremezdi. Kardeşinin kıyafetlerini ise Zehra'nın üzerinde görmesi ona Sinem'i hatırlatırken sesini çıkarmadı. Hikayesini duyduktan sonra ona karşı biraz daha yumuşamıştı ama hâlâ ondan nefret ediyordu.
"Abim gelmeyecek mi?"diye sordu çorbasından bir kaşık daha alırken.
"Bugün konuştum,"dedi annesi Gizem'e bakarken. "Sanırım gelmeyecek."
Gizem ellerini çenesine dayayarak boşluğa baktı. "Vay be! Abimi görmeyeli neredeyse bir buçuk yıl olacak." İnanılmaz bir şey anlatıyormuş gibi anlatmıştı. "Onun bizim aileden olduğuna emin misin?" Gözleri annesine kayarken umursamazca omuz silkti.
"Saçmalama istersen Gizem. Yemeğini ye, hem o okuyor senin gibi okulu bırakıp ta boş oturmuyor. Gelmiyorsa bir bildiği vardır."
"Karısınıda başımıza attı."dedi sitem edercesine bir yandan da yüzünü buruşturmuştu. "Bari bir şeye benzese." Zehra kızararak kaşığını masaya geri koydu.
"Kızın güzelliğine laf edemezsin. Senden daha güzel olduğu bariz ortada." Sevim Hanım yemeğine devam ederken Gizem ayağa kalktı.
"Neyse,"dedi soğuk bir ses tonuyla. "Size afiyet olsun. Son zamanlarda hiç iştahım kalmadı." Gizem yukarıya çıkarak odasına yöneldi, geride kırılmış bir kalp bırakarak.
Sevim Hanım Zehra'nın üzüldüğünü anlayarak ona baktı. "Yemeğine devam etsene Zehra." Zehra boğazında bir yumruyla yemeye devam etti sessiz bir şekilde. "Ona aldırma sen. Zamanında çok şımarmış." Zehra gözyaşlarını zorlukla bastırırken ayağa kalktı ve izin istedi.
"Dışarıya çıkıp biraz hava alabilir miyim?"diye sordu kesik kesik.
Sevim Hanım, Zehra'nın ağlamak üzere olduğunu anlayarak "Tabii!"dedi en sevecen haliyle.
Zehra yavaş adımlarla mutfaktan çıkarken koridorda sessizce ilerledi. Dış kapıyı açarken soğuk hava bir anda yüzüne çarpmıştı ama aldırmayarak yürümeye devam etti ta ki bahçeye açılan kapıya gelene kadar. Yollarda yürüyen insanları izledi. Kedileri, köpekleri... Onlar kadar özgür olmak isterdi. Buralardan kaçıp gitmek ve sonsuza kadar geri dönmemek ama her şeyin bu kadar basit olmadığını biliyordu. Üşüyerek kollarını bedenine sararken yaşadığını hissetti titrerken. Bu duygu inanılmaz bir duyguydu.
"Vah, vah!"diyen sesi duyar duymaz sesin geldiği yöne doğru baktı. Bir kadın kendisine doğru gelerek ona acırcasına bakıyordu. Elli yaşlarında, şişman bir kadındı. Başındaki eşarbını gelişi güzel bağlaması Zehra'nın dikkatinden kaçmamıştı. Zehra'nın karşısına geçerek durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)
Teen FictionO an yalnızca kaçmak istedim. Sanki kaçsam her şey düzelecekte çocukluğumu geri alabilecektim. Artık bu olanlara dayanamıyordum; acıya dayanamıyordum... Önümdeki upuzun yolda koşmaya devam ettim. Terden sırılsıklam olmuş saçlarım enseme kök salmıştı...