Kış
Beyaz kristaller önlerinde beliren manzaraya sessiz desenler çizerek seri bir halde yağmaya başlamıştı. Genç kadın elini cebinden çıkararak karanlık gökyüzüne doğru uzattı ve gülümseyip gözlerini kapatarak, derin bir nefes aldı. Hâlâ bir çocuk gibi yağan kar tanelerine hayran kalıyordu. Ve çevreyi bembeyaz görmek ise harikuladeydi.
Havanın gittikçe soğumaya başladığını fark eden genç adam, eşinin soğuk elinden tutarak kendi cebine koymaya başladı.
"Ellerin buz gibi olmuş."
Zehra, Selim'e dönerek "Üşümeyi seviyorum ben."demesiyle birlikte Selim'in aklına eski anılardan biri daha gelmişti. "Hatırladın mı?
"Neyi?"
"Hani sen ikinci kez evden kaçmıştın ya... Hatta Gizem'le birlikte..." Zehra'nın yüzü birden bire düşmüştü kaçmak kelimesini duyunca ama Selim aldırmayarak devam etti konuşmasına. "O gün de kar yağmıştı böyle." Sonra birden bire gülümsemişti Selim. "Hatta ben ertesi sabah senin için aşkımı haykırmıştım herkese."
Zehra hafifçe kıkırdadı. Nasıl hatırlamazdı ki? Ah! O günler... Nasıl da özlüyordu o günleri. Zaman ne de çabuk geçiyordu öyle. Selim sanki bir an Zehra'nın aklını okumuş gibi sözlerini dile getirdi.
"Yedi seneden fazla bir zamanı ardımızda bıraktık artık."
"Hiç o zamanlara dönmek istiyor musun Selim?"
"Evet, hem de çok..."diye cevap verdi buruk bir tebessümle. Hâlâ kırgındı o yıllara...
"Ben de dönmek isterdim. Ne kadar da güzeldi sevgilim, değil mi? Her şeye rağmen çok güzeldi."
"Eğer o zamana tekrar gitseydik ben seni bu sefer asla bırakmazdım." Tuttuğu eli cebinden çıkararak soğuk dudaklarıyla bir öpücük kondurdu. "Hâlâ inanamıyorum gitmene izin verdiğime."
"İyi ki vermişsin Selim! Yoksa ben yine o aptal Zehra olurdum. Bu geçen yedi sene beni çok olgunlaştırdı."
Selim, Zehra'ya bakıp tebessüm etti. Haklıydı.
Eve vardıkları zaman kapının önünde küçük bir yavru kedi gördüler. Ipıslak olmuştu ve soğuktan tir tir titriyordu. Zehra eğilerek kediyi okşamaya başladı. "Ya canım benim, seni kim attı böyle sokağa güzelim benim?"
Selim kediyi kucağına alarak onu sevmeye başladı. Kedi beyaz bir renge sahipti ama mevsimden dolayı tüyleri hafiften kahverengiye bürünmüştü. Gözleri ise masmaviydi. "Çok da tatlıymış. Bizim eski Félicta'ya benziyor sanki."
O an ikisinin aklında da bir ampul yanmıştı. Birbirlerine hınzırca bakıp güldüler. Birbirlerinin aklını okumuşlardı.
"Yoksa sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?"
Zehra kafasını onaylayarak salladı ve kapıyı açıp içeri girdiler. "Zaten uzun zamandır hayvan sahiplenmemiştik. Bu kedi hayatımıza renk katar. Değil mi Félicita? Sonunda bize de uğradın mı güzelim?"
"Zehra ya! Mutluluk bize çoktan uğramıştı da neyse ağzımı açtırma şimdi." Selim bu cümleyi kurduğu sırada Zehra yine aklından geçenleri sezmişti. Ses tonuna bir kırgınlık yerleşmişti genç kızın. "Ya Selim! Geçmişi açma artık, biz geleceğimize bakalım."
Selim eşinin alındığını fark edince konuyu değiştirmişti aniden. Zehra'ya tekrardan geçmişi hatırlatıp onu üzmek istemiyordu. "O zaman geleceğimizde beş çocuk görüyorum ben."
Genç kızın mavi gözleri kocaman açılırken ağzı da hayretle açılmıştı. Şaka olmalıydı söyledikleri. Beş çocuk mu? "Ne? Yuh! Daha ben kendime tam bakamıyorum. Beş çocuğa nasıl bakacağım?"
Selim bilmiş bir ifadeyle kafasını sallayarak yanıt verdi. "Bakarsın bakarsın,"
"Hayır!" Kesin ve net bir cevap vermişti. "Bir tane yeter bize."
"Öyle mi Zehra Hanım?"
"Öyle Selim Bey!"
Selim gözlerini kısarak sevdiği kadına baktı ve acımasızca gülümsedi. "O zaman şimdi görürsün! Demek beni dinlemiyorsun ha! Senin dayak yeme zamanın gelmiş!"
Zehra dehşetle gözlerini kocaman açarken, Selim'in kediyi kanepeye yavaşça bırakıp üzerine gelmesiyle birlikte koşarak ondan kaçmaya başlamıştı. Zehra kanepenin arkasına giderken Selim kanepenin önüne geçerek Zehra'yı yakalamaya çalışıyordu. Genç kadın tekrardan kaçarken Selim önünü keserek bileklerinden tuttu ve kendine doğru çekmeye başladı. Selim'in soğuk nefesi genç kadının yüzünü es geçerken konuşmaya başladı. "Selim ciddi değilsin değil mi? Beni dövmezsin sen!"
"Ben de artık kötü bir kocayım."diyip kahkaha atmaya başlamıştı.
"Ha ha ha, çok komik." Zehra, Selim'in taklidini yapıp dalga geçti ve ekledi. "Sen bir kere dünyanın en iyi kocasısın. Keşke herkes senin kadar merhametli ve düzgün karakterli olsa."
Genç adam, karısının belinden tutarak ona daha fazla yaklaşmaya çalıştı. "Yanılıyorsun güzelim! Daha beni tanıyamamışsın." Selim, Zehra'yı kucağına alıp yatak odasına götürdü ve yatağın üstüne yatırdı usulca. Alnına bir buse bırakırken konuşmaya başladı tekrardan. Hemen de yumuşamıştı. Şakası ne yazık ki buraya kadardı. "Ben sana hiç kıyar mıyım? Ben sana hiç vurur muyum? Ve ben seni hiç üzer miyim?"
Zehra, sevdiği adamın ela gözlerinde kaybolurken masumca gülümsedi. Her seferinde bu adam ona daha fazla aşık olmasını sağlıyordu ve bunu isteyerek yapmıyordu, kalben yapıyordu. "Zaten inanmamıştım sana. Çünkü sen dünyanın en iyi, en tatlı adamısın."dedi Selim'in yanaklarını acıtacak derece de sıkarken.
"İşte bu acıttı Küçük Hanım." Ardından Zehra'yı gıdıklamaya başlamıştı. Zehra gülme krizine girerken bir yandan da nefes nefese konuşmaya çalışıyordu.
"Selim tamam yapma artık! Senin yüzünden yüzüm kırışacak. Erken yaşlanmak istemiyorum. Bırak artık beni! Lütfen!"
Ama Selim onu dinlememişti, gıdıklamaya devam ediyordu. "Merak etme yüzün kırış kırış olsa bile seni sevmeye devam edeceğim. Hatta nine ol daha güzel benim için."
"Ya saçmalama! Ne ninesi?"
"Zehra nine,"
"Çok komiksin."
"Eh! Öyleyim..."
...
Selamlar! İşte bir diğer özel bölüm karşınızda. Umarım beğenirsiniz. Oy verenler için ve yorum yapanlar için şimdiden duam hazır. Allah'ım oy verip, yorum yapanın karşısına Selim gibi biri çıksın ve onunla evlenmeyi nasip et. Amin. (Ben de dahil) :))))
Duamızı ettiğimize göre diğer bir konuya değineceğim. Hikayemin 2. Kitabının olmasını istiyor musunuz? Ben pek sıcak bakmıyorum açıkçası. Çünkü hikayem Türk dizilerindeki entrikalara dönebilir :(( ve ben bu acıyı yaşamak istemiyorum. Bu hali güzel bence. Yorumlar da çok ısrar edilirse belki düşünürüm ama entrikalı falan beklemeyin :)) bu hikaye zaten hep mutsuzdu. Karakterlerim zaten çok çekti.
Neyse uzatmayayım yine. Sizleri seviyorum ❤ Görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)
Teen FictionO an yalnızca kaçmak istedim. Sanki kaçsam her şey düzelecekte çocukluğumu geri alabilecektim. Artık bu olanlara dayanamıyordum; acıya dayanamıyordum... Önümdeki upuzun yolda koşmaya devam ettim. Terden sırılsıklam olmuş saçlarım enseme kök salmıştı...