"Selim neden böyle yapıyorsun? Bu ikiniz içinde iyi olacak." Selim'in annesi Zehra'nın cevap vermesini beklemeden hemen söze karışmıştı. Çünkü Zehra'da vazgeçebilirdi gitmekten."Ama..." Selim sözüne devam edecekken annesi tekrar sözünü kesti.
"Aması falan yok. Yalnızca bursunla ikiniz birden mi geçineceksiniz?"
Selim düşünür gibi yaptı. Zehra ile evleneli neredeyse bir buçuk ay olacaktı. Şu ana kadar pek zorlanmamıştı ama annesi haklıydı her şey ikiye katlanmıştı ve parası hızla tükenmek üzereydi.
"Eğer Bursa'yı; komşuları düşünüyorsan boşver duyarlarsada zamanla unutulur, alışırlar." Annesi oğlunun aklını okur gibi bu sözleri söylemişti. Açıkçası oda bu konuda endişeliydi. Herkes kötü gözle bakabilirdi onlara ama işin iç yüzünü bilmiyorlardı ki. Bir insan, bir insanı tanımadan önce hakkında konuşmamayı öğrenmeliydi.
Selim derin bir nefes vererek annesine baktı. Çabuk ikna olmuşa benziyordu. "Peki anne sen nasıl istersen. Ama bak eğer zorlanırsan Zehra'yı tekrar buraya göndereceksin."
"Neden zorlanacakmışım ki? Sen bunları düşünme, git de dinlen. Ne kadar çok yorulduğunu biliyorum."dedi Sevim Hanım gülümseyerek. Selim'in göz altları siyahlaşmıştı uykusuzluktan. Bu kadar ders çalışmasını istemiyordu ama elinden bir şey gelmezdi yalnızca destek oluyordu oğluna.
Selim bakışlarını kaçırırken "Peki,"dedi duyulmayacak bir sesle ve odasına geçip annesi için battaniye, çarşaf ve yastık getirdi. "Eğer istersen benim yatağımda yatabilirsin Zehra ile beraber."
"Saçmalama, o küçük yatağa nasıl sığalım? Ben şurda kendime bir yer kurarım şimdi."dedi ve Selim'in elindekilerini alarak halıda kendine bir yer hazırladı, yere küçük bir döşek sermeyide ihmal etmemişti.
"Tamam,"derken Selim elini saçlarından geçirdi. "O zaman size iyi geceler."
"İyi geceler." Selim'in annesi iyi geceler derken Zehra bir şey söylememişti. Tüm bu olanları anlamıyordu hâlâ şaşkındı. Selim onun gitmesini istemiyordu ama neden? Tüm bunlara kafa yorarken bir çözüm yolu bulamamıştı. Evet, kendiside gitmek istemiyordu ama başka çaresi yoktu. Selim ne zamana kadar onları geçindirebilirdi ki?
"Zehra uyumayacak mısın? Yarın çok yorucu bir gün olacak." Sevim Hanım'ın sesiyle kendine gelirken "Haa?"dedi istemsizce sonra kelimeler bir bir zihnine yerleşince "Uyuyacağım şimdi."dedi mahçup bir şekilde. Kalkarak yerini hazırladı ve ışıkların kapanmasıyla uyumaya çalıştı.
***
Sabah erkenden Sevim Hanım ile Zehra kalktılar. Selim ise okuluna gitmişti, gerçi gitmek istememişti ama annesinin ısrarlarına boyun bükerek gitmek zorunda kalmıştı. Giderlerken onları uğurlamaya gelmek için aramalarını sıkı sıkı tembih etmişti. Sevim Hanım evi temizleyip, toparlarken bir yandan da Zehra'nın hazırlanmasını istemişti. Zehra kısa bir sürede toparlanınca elinde küçük bir valizle karşısında belirdi.
"Hazır mısın?"diye sordu inanamayarak. "Ne kadar çabuk hazırlandın öyle." Daha önce hiç bu kadar kısa bir sürede hazırlnanı görmemişti. Kendisi veya Gizem bir yere gideceği zaman saatlerce hatta bazen günlerce hazırlanırlardı.
"Evet,"dedi Zehra masumca. "Tüm eşyam bu kadar."
Sevim Hanım Zehra'nın elindeki küçük valize baktı. Siyah bir renge sahipti ama her yeri yıprandığından ve kirlendiğinden dolayı siyah rengi griye bürünmüştü. İki tekerlekli bir valizdi ve tekerleklerinden biri de kırılmıştı. Üzgünce bakarken dudaklarını ısırdı. "Aslında buradaki kıyafetlerini bile getirmeyebilirsin." Sonra aklına kaybettiği kızı Sinem gelince "Kaç yaşındasın?"diye sordu. Sinem'in kıyafetleri ona gelebilirdi. Eğer ölmeseydi şu an on yedisine basıyor olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)
Teen FictionO an yalnızca kaçmak istedim. Sanki kaçsam her şey düzelecekte çocukluğumu geri alabilecektim. Artık bu olanlara dayanamıyordum; acıya dayanamıyordum... Önümdeki upuzun yolda koşmaya devam ettim. Terden sırılsıklam olmuş saçlarım enseme kök salmıştı...