5

1.6M 28K 5.3K
                                    

            Benim yaşlarımda sarışın bir genç, yüzü kanlar içinde, yerde kıvranıyor ve acıyla homurdanıyordu. Başında duran bir çocukla bir iki adım ilerisinde de bir başka çocuk duruyordu ve ikisi de inanılmaz insafsız görünüyordu. Yerde yatanın haline bakılacak olursa, saatlerce dövülmüş olmalıydı. Şahit olduğum bu görüntü tek kelimeyle korkunçtu.

             Tanrım! Büyük bir kavganın ortasına düşmüştüm sanırım.

            "Kağan, lütfen... Bırak gideyim. Karşınıza çıkmam bir daha, yemin ederim."

            Kağan denilen çocuk yerdekinin yalvarmalarına aldırmadan, "Yaptıklarının hesabını ödettikten sonra göndereceğim seni. Bundan sonra asla karşıma çıkmaya cesaretin olmayacak," diyerek onu terslerken diğer çocuk yerde yatanın karnına sert bir tekme geçirdi. "Herkes hak ettiğini bulur. Sen de fazlasıyla cezanı çekeceksin!"

            Çocuğun acı çığlığı boş sokakta yankılandığında korkuyla nefesimi tuttum. Sessiz, kimsesiz sokakta dehşet içinde kalakaldım ve farkında olmadan ağzımdan korktuğumu belli eden bir nida çıktı. Anında ikisi de başını bana doğru çevirdi. Yüzlerini net bir şekilde görüyordum.

            Ah, hayır!

            İçlerinden birini tanımamla korkum katlanarak büyüdü ve tedirgin edici bir noktaya ulaştı. Bu oydu, geçen akşamüzeri göz göze geldiğim çocuk. Her şeyiyle tehlikeli görünen. Demek ki adı Kağan'mış.

            Üzerine koyu renk kot pantolonla metalik gri siyah karışımı bir tişört giymiş ve bunu siyah deri ceketiyle tamamlamıştı. Dar tişörtü atletik vücudunu gözler önüne seriyordu. Yine saçları dağınıktı, gür siyah saçlar. Yüzünde yeni yeni çıkmaya başlamış sakallarıyla çok sert görünüyordu. Gözleriyse geçen günkünden daha karanlık bakıyordu. Şu an çok ciddiydi, yüzünde sert bir ifade vardı ve bu sertlik hiç hazzetmediğim bir şekilde beni etkiliyordu. İnsanın hormonlarıyla mantığının farklı çalışması, istemeye istemeye bir şeyden hoşlanması ne kadar saçma bir şeydi böyle!

            Bakışları acımasızca gözlerimi delip geçerken bir iki adım geriledim. Bu hareketim karşısında bana doğru döndü ve gözlerini kısarak üzerime doğru yürümeye başladı. Yüzünün her bir noktasına yayılan öfke bakışlarına da yansıyordu.

            Korkuyla yumruklarımı sıktım ve bir iki adım daha geri gittim. Tam arkamı dönüp koşarak oradan uzaklaşmak üzereyken sert bir şekilde birine çarpınca neye uğradığımı şaşırdım. Bir hışımla arkama döndüm, karşımda iki kişi duruyordu. Bunlar sokağın başında gördüğüm gibi adımlarımı hızlandırarak kaçmaya başladığım çocuklardı, arkamdan geldiklerini bir an için unutmuştum. Onlardan uzaklaşayım derken bu sokağa girdim ve sonuç mu? Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayı bırakın, üzerime çığ düşmüştü sanki.

            Çarptığım esmer çocuk sırıtarak, "Bir yere mi gidiyordun güzelim?" dediğinde sendeleyerek ondan uzaklaştım.

            "Ben... Hayır... Şey... Yanlış sokağa girmişim, affedersiniz," diye mırıldandım ve yanından geçip yoluma devam etmek istedim. Bu davranışım tabii ki işe yaramaz bir çaba olmaktan öteye geçemedi, gitmeme izin vermeyeceklerdi.

             Kağan tam önümde durup yolumu kesti. Koyu mavi gözleri uçsuz bucaksız okyanusları andırırken, tekinsiz bir ifadeyle gözlerimin içine baktı. "Hiçbir yere gitmiyorsun," dedi soğuk bir sesle.
~~~
Instagram : Mavimihri

PSİKOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin