Okula giderken annemin söylediklerini düşünüyordum. Hayatımızın bir anda bu derece altüst olmasına inanamıyordum. Ne zaman bunu düşünsem, canım iyice sıkılıyor, içimi bir kasvet kaplıyordu. Ben bunları düşünürken omzuma atılan bir elin varlığını hissederek korkuyla irkildim.
"N'aber güzelim?" diyen sıcacık sesi duymamla rahatlamam bir oldu. Ona döndüm, gelen Cansu'ydu.
"Eh işte, senden n'aber?"
"İyiyim ama beni bırak şimdi, dün ne yaptın sen öyle? Okulu resmen kasıp kavurdun. Sonra da kaçıp kayıplara karıştın? Bütün gün aklım sende kaldı."
"Kendimi iyi hissetmiyordum. Eve gittim," diye mırıldandım. Utanç duyduğum o korku dolu anları Cansu'ya anlatmaktan kaçındım.
Bana inanmamış olacak ki kuşkuyla gözlerini kısıp, "Kağan yüzünden gittin, değil mi?" diye sordu.
Tiksindiğimi belli eder bir sesle, "Hayır! O geri zekâlı umurumda bile değil," desemde berbat bir yalancı olduğumu kabul ediyordum.
"Dün sınıfta yaptıkların acayip iyiydi. Kiminle karşılaşsam seni konuşuyordu," diyerek güldü. "Cesaretine hayran kaldım doğrusu. Birinin Kağan'a haddini bildirmesi iyi oldu."
Kendimi tutamayarak ben de güldüm. "Oh olsun ona!" Cansu'nun yaptığım şeyi onaylaması kendimi daha iyi hissettirmişti.
Gülmeyi bırakınca ciddi bir ses tonuyla sözlerine devam etti. "Yine de şunu bil ki Kağan çok tehlikeli biri Buket. Dün olanlardan sonra kurtulmuş olabilirsin, ama biraz daha üzerine gidersen sana gerçekten zarar verebilir. Kağan bela demek, bütün okulu korkutan bir ünü var. Kimse karşısında durmaya cesaret edemiyor. Ondan uzak dur," diye uyardı.
Lütfen, bilmediğim bir şey söyle!
Anlayışla tebessüm ettim. "Merak etme, ona bulaşmaya niyetim yok," dediğim anda birlikte sınıfa giriyorduk.
İlk iki ders matematikti ve daha sonrasında da edebiyat dersine girdik. Ardından öğle arasına girince Cansu'yla kantine indik. Sınıfta Kağan'ı görmediğim için artık o kadar da gergin hissetmiyordum kendimi. Keşke hiç okula gelmese, hatta okuldan atılsa da ondan kurtulsam, dedim içimden büyük bir umutla.
Evet, çok büyük hayallerim vardı!
Derslerin verdiği yorgunluğu üzerimizden atmak için Cansu'yla birlikte dumanı tüten sıcacık kahveyle yanına da çikolata aldık. Kahve çok sıcak olduğundan bardağı tutar tutmaz elim yanınca, elimi sallayarak geri çektim.
Cansu bu halim karşısında gülümseyip, "Ben hallederim," diyerek kahvelerimizi aldı. Kendisine minnettarlığımı ifade edecek şekilde, "Teşekkürler," dedim.
"Önemi yok. Kanka olmak her daim yardım etmek demektir," deyince kıkırdadım.
"Bu bir kural mı?" diye sordum gülmeye devam ederken.
O da gülüp, "Evet. Az önce uydurdum," dedi takılarak.
Instagram : Mavimihri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT
Teen FictionAşk hiç bu kadar karanlık olmamıştı... Bir tarafta zenginlik ve lüks içinde yaşayan Buket, bir tarafta herkesin korktuğu, tehlikeli ve insafsız Kağan! Buket'in hayatı babasının iflasıyla değişir ve eski kusursuz günlerini İzmir'de bıraka...