Kağan spor salonuna giderken ben de isteksizce onu takip ettim. Ardından salonun olduğu tarafa değil de başka bir yere dönünce, ona doğru koşup kolunu tutarak gitmesini engelledim.
Aniden durup gözlerini kısarak bir bana, bir kolunun üzerindeki elime baktı. Bakışlarındaki karanlık ifadeden tedirgin olarak, sanki ateşe değmişim gibi hemen elimi geri çektim.
"Şey... Nereye gidiyorsun sen?" diye sordum çekingen bir tavırla.
"Sana ne?" diye yanıt verdi soğuk bir sesle.
Kaşlarımı çattım. "Ne demek sana ne! Spor salonu bu tarafta," diyerek sağ tarafı işaret ettim.
"Biliyorum," dedi sakince bana bakarak.
Sabrımı korumak adına derin bir nefes aldım. "Cezalıyız Kağan, bunu da biliyorsun, değil mi? Az önce müdürle konuştuk hani, hatırlıyor musun, eğer gidersen cezamız iki katına çıkar."
"Benim cezam değil, senin cezan iki katına çıkar."
"O nedenmiş?"
Üzerime doğru gelip aramızda neredeyse hiç mesafe kalmayacak kadar yaklaştı ve yüzüme doğru eğildi. Bu ani yakınlığı karşısında afalladım, dudaklarım hafifçe aralandı.
"Bana kimse istemediğim bir şey yaptıramaz," dedi derinden gelen alçak bir sesle.
Koyu mavi gözlerindeki karanlık bakış tüylerimi ürpertti. Boğazım düğüm düğüm olurken korkuyla yutkundum. Pekâlâ! Bence de kimse Kağan'a zorla bir şey yaptıramazdı. Bu konuda hemfikirdik artık!
Geri çekilip, "Şimdi çakma prenses..." diyerek spor salonunun olduğu tarafı gösterdi. "Acele etsen iyi olur, malum, bütün işi sen yapacaksın. Salonun ne kadar büyük olduğunu hatırlatmama gerek var mı?"
"Ben bütün temizliği tek başıma nasıl yapabilirim, söyler misin, hayatta bitiremem."
"Bunu önemsiyormuş gibi mi görünüyorum sana? Senin neyi nasıl yapacağın umurumda değil."
Gözlerimi nefretle kıstım. "Sen çok kötü birisin!"
Dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluştu. "Çok konuşuyorsun," diyerek kolunu kaldırıp saatini gösterdi. "Zaman senin aleyhine işliyor. Bir an önce başla derim."
Yumruklarımı öfkeyle sıktım. "Müdüre gideceğim!" deyip başımı salladım. "Evet. Senin cezadan kaçtığını söyleyeceğim, eğer beni bırakıp gidersen bunu cidden yaparım," diyerek Kağan'ı tehdit ettim.
Biliyorum, çok gereksizdi söylediklerim, bir faydası olmayacaktı, ama bir anda ağzımdan çıkıvermişti işte.
Gür bir şekilde kahkaha attı. Boş koridorda yankılanan bu şahane ses onun bütün öküzlüklerini unutturacak kadar güzeldi. Lanet olsun, gülmek ona çok ama çok yakışıyordu!
Gülmeyi kesince, "Sen az önce beni tehdit mi ettin?" diye sordu alaycı bir ifadeyle sırıtırken.
Çenemi yukarı kaldırarak güçlü görünmeye çalıştım. "Evet," dedim meydan okuyarak. "Bütün temizliği üzerime yıkarsan yaparım bunu. Giderim müdüre."
Yine bana doğru gelmeye başladı, ta ki sırtım duvara değene kadar gelmeyi sürdürdü. Beni duvarla kendi bedeni arasında resmen sıkıştırdı. İki kolunu yan tarafıma uzatarak yüzünü yüzüme doğru eğdi. Korku bir virüs gibi bütün bedenime ağır ağır yayılırken sanki kalbim kan yerine adrenalin pompalıyordu.
"Senin boş tehdidinden etkileneceğimi mi sanıyorsun çakma prenses?" diye sordu alçak, tehlikeli bir sesle.
Kaygılı olsam da "Boş değil, gerçekten giderim," dedim içimde kalan son bir cesaret kırıntısıyla.
Kaşlarını çattı, çelik gibi koyu mavi gözleriyle sanki gözlerimi delip geçiyordu. Karanlık bir okyanusa doğru çekiliyormuş gibi hissediyordum, bir anlık dünya durmuştu adeta. Kağan dışında her şey benim için o an kayboldu. Neden böyle hissettiğime dair en ufak bir fikrim yoktu, sanırım korktuğum için böyle tepkiler veriyordum.
"Git, tabii," dedi yumuşak bir ses tonuyla. "Ama olacaklara da hazır ol, bu kez seni kimse elimden alamaz. Sana okulu cehenneme çeviririm. Eğer arkamdan iş çevireceksen bunu düşün."
Aniden donup kaldım. Endişe içinde güçlükle yutkundum, çünkü çok fena tehdit ediliyordum.
Kağan sessiz kaldığımı görünce, "Anladın mı beni?" diye sordu sert bir tavırla.
Ona bildiğim bütün küfürleri sıralamak istememe rağmen nefret dolu bakışlarımla karşılık vermekle yetindim.
Kaşlarını hafifçe kaldırıp, "Cevap bekliyorum," der gibi ısrarla gözlerimin içine baktı.
Konuşamayacak kadar sinirli olduğum için usulca başımı salladım.
Dudağının bir kenarı ne kadar insafsız olabileceğini gösterircesine kıvrıldı. "Güzel," dedi alay eder bir ses tonuyla ve geri çekilip ağır adımlarla yanımdan uzaklaştı.
Arkasından bakarken iki yanımda duran yumruklarımı sıktım. Kağan'dan her geçen gün daha çok nefret ediyordum! Kağan'ı öldürmek geçiyordu içimden, hem de dünyanın en dayanılmaz acılarını çektirerek öldürmek!
~~~
Psikopat Serisi 5 kitaptan oluşmaktadır. (Psikopat, Psikopat2, Psikopat3, Psikopat4 ve Psikopat5)
Bütün kitapları kitap satan her yerde bulabilirsiniz❤️
Instagram : Mavimihri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT
Teen FictionAşk hiç bu kadar karanlık olmamıştı... Bir tarafta zenginlik ve lüks içinde yaşayan Buket, bir tarafta herkesin korktuğu, tehlikeli ve insafsız Kağan! Buket'in hayatı babasının iflasıyla değişir ve eski kusursuz günlerini İzmir'de bıraka...