16

1.1M 19.3K 2.5K
                                    

Bu eş durumunu düzeltmek adına öğretmenle konuşmak için yanına gittim. Masasına ulaştığımda başını elindeki dosyadan kaldırıp bana baktı. O sırada biraz çekindim, ama bunu söylemem gerekiyordu. "Hocam. Benim eşimi değiştirir misiniz?"

"Neden?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. Evet neden? Ne diyecektim şimdi?

"Ben sadece Kağan'la ödev yapmak istemiyorum. O biraz kaba. Görgü kurallarından haberi olduğunu sanmıyorum. Başka biriyle eşleşebilir miyim?" diyerek resmen hocaya yalvarmıştım.

"Çoktan eşleşmeyi yaptım, değiştirmem imkânsız. Hadi, yerine geç ve uygulamaya başlayın."

Yüzüm düşerken neredeyse bu durum için hüngür hüngür ağlayacak konumdaydım. "Ama hocam..." dedim, fikrini değiştirmesi için her şeyi yapabilirdim.

"Lütfen, Buket, itiraz istemiyorum," dedi kesin bir dille.

Hoşnutsuz bir şekilde iç çektim. Artık ne yapabilirdim ki! Uslu uslu Kağan'ın yanına doğru yol aldım. Sıraya oturunca Kağan soğuk bir yüzle bana döndü ve kaşlarını hafifçe çatarak bana bakmaya başladı. Bu kadar tatlı bir çocuktan bir canavardan kaçıyormuş gibi uzak durmaya çalışmak da tuhaf geliyordu.

"Demek benden bu kadar çok rahatsız oluyorsun, hocanın yanına gidecek kadar?" diye sordu yüz ifadesini tamamlayan soğuk bir sesle. "Benimle oturduğuna göre istediğini alamamışa benziyorsun."

Cevap vermedim, bu tehlikeli çocukla muhatap olacak değildim.

"Kolejden geldin demek..." dedi bu kez. "Ne yaptın da böyle bir okula düştün?" diye sorarken sesindeki alay sinirlerimi bozdu.

Ona doğru başımı çevirmeden mesafeli bir sesle, "Bu seni ilgilendirmez," dedim.

"O büyük zengin okulundan atıldın mı yoksa? Senin gibi biri buna kahrolmuştur. Günlerce ağlamış olmalısın, çakma prenses," derken sesindeki alaycılık daha da artmıştı.

Rahatsızlığımı gözlerimi devirerek gizledim ve sıkılmış gibi yaparak ona dönüp kibirli bir yüz ifadesiyle baktım. "Sana cevap vermeyeceğim, boşuna uğraşma, anladın mı? Seninle sohbet etmek ya da ödev yapmak istemiyorum," dedim küçümseyerek.

Gözleri yavaşça tehlikeli bir şekilde kısıldı. "Zengin olduğun için kendini benden daha iyi mi sanıyorsun, benden çok mu üstünsün sen?" diye karşılık verdiğinde sesi sert çıktı.

Sıkıntıyla iç çektim. "Konuşma benimle!" diye onu ikaz edip önüme döndüm.

Kağan'ın bana kadar ulaşan öfkesini hissetsem de gözucuyla dahi ona bakmayı reddettim ama onun ısrarla ve ürkütücü bir şekilde beni izlediğini biliyordum. Bu beni tedirgin etse de sessiz kalarak dersin bitmesini bekledim.

PSİKOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin