47

1M 15.8K 4.3K
                                    

Melih'e gülümseyerek, "Dans edelim mi?" diye sordum. O sırada gümbür gümbür David Guetta'nın Where Them Girls At şarkısı çalıyordu. "Bu şarkıya bayılırım."

Güldü. "Tabii ki, benim için büyük bir zevk olur," diyerek elini uzattı.

Elimi avucuna bıraktım ve birlikte dans edenlerin arasına karıştık. Şarkının ritmine uyum sağlayarak dans etmeye başladık. Melih gayet iyi dans ediyordu. Ben de Kağan'ın etkisiyle oluşan bütün gerginliğimi unutup ona eşlik ettim. Şarkının ritmi giderek hızlandı, Melih elimden tutup beni kendi etrafımda çevirdiğinde keyifle kahkaha attım.

Bu sırada bakışlarım tam karşımda duran Kağan'a kaydı. Kollarını göğsünde birleştirmiş, duvara yaslanmıştı. Tüm dikkatini vermiş, ısrarla beni izliyordu. "Güzel!" diye düşünürken dudağımın bir kenarı hafifçe kıvrıldı. Direkt gözlerine bakarak tehditlerine aldırmadan nasıl eğlendiğimi ona göstermeye karar verdim.

Melih'ten ayrılıp Kağan'ı daha rahat görebilmek için öne doğru yürüdüm. Saçlarımı sol tarafıma doğru savurdum ve neşeli bir tempo tutturup dans etmeye başladım. Kalçamı kıvırıp ona sırtımı döndüm ve omzumun üzerinden kısa bir bakış attım. Yüz hatlarının her bir noktasına yayılan kızgınlıkla kaşlarını çatmış, kötü kötü bana baktığını gördüm. Tekrar ona doğru döndüm ve gözlerimi ondan ayırmadan dans etmeye devam ettim. O da nefretle parlayan gözlerini benden çekmeden beni izlemeyi sürdürdü. Kağan'ı sinirlendirdiğimi bilmek beni korkutmaktan çok heyecanlandırıyordu, hatta bu duygu daha büyük bir hevesle dans etmemi sağlıyordu.

Şarkı bitince serinlemek amacıyla bir şeyler içmeye karar verip içeceklerin olduğu masaya yöneldik. Melih, gülümseyerek meyveli bir soda verdi bana nazik bir edayla. Gecem umduğumdan da güzel geçiyordu!

Melih'le bir köşeye çekilip sohbet etmeye başladığımızda çok geçmedenKağan yanımıza geldi.  "Sana gitmeni söylemiştim," derken bastırmaya çalıştığı öfkesi sesine yansımıştı.

Gözlerimi devirdim. Hâlâ beni kovmaya mı çalışıyordu? Ah, büyü biraz!

Onu görmezden gelerek Melih'le konuşmaya devam ettim. Sonuçta bu ev Melih'indi, onun değil.

Kağan, Melih'i iterek önüme geçti. "Sözlerimi bir daha tekrar etmeyeceğim. Hemen gitmeni istiyorum bu evden." Son cümlesinin her bir kelimesine sert bir şekilde vurgulamıştı.

"Hayır," deyip dişlerimi sıkarak sakin kalmak için içimden ona kadar saymaya başladım.

Kağan kaşlarını çattı. "İstenmiyorsun burada. Daha ne kadar açık anlatabilirim," diye bastırınca çoğu kişi bize baktı ve kavgamızı izlemeye başladı.

Bir hışımla Kağan'a döndüm. "Gitmiyorum. Bu ev senin değil, sen buraya kimin geleceğine karar veremezsin."

Tehlikeli bir sesle yavaşça, "Karar veremem, öyle mi?" diye sordu.

Korktuğumu belli etmemeye uğraşarak, sakince, "Öyle," diye cevap verdim.

"Pekâlâ," deyip bakışlarını benden çekip Melih'e döndü. "Melih?" dedi tehdit ettiğini gösterir bir ifadeyle.

Melih tedirgin olarak yutkundu ve bir bana, bir Kağan'a tereddütle baktı. Gözlerindeki korkuyu fark ettiğim an Kağan'ın kazandığını anladım. Neden sanki kimse ona karşı gelemiyordu ki? Ah, bu çok sinir bozucu bir şeydi!

Melih üzgünce iç çekerek, "Gitsen iyi olur Buket," dedi hüsrana boğulmuş bir şekilde.

Kaşlarımı çattım. Öfkenin damarlarımda dolaştığını hissederken bakışlarımı Kağan'a çevirdim. "Senden nefret ediyorum!" diye çıkıştım.

Sesim çelik kadar sert bir tonda çıkmıştı. Sinirden kuduruyordum. Beni resmen kapı dışarı ettirmişti, hem de sadece bir bakışıyla bunu yapmayı başarmıştı!

Dudakları kibirli bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Kapıya kadar sana eşlik etmemi ister misin çakma prenses?" diye sordu alaycı bir sesle.
~~~~~~
www.bkmkitap.com adresinde Psikopat ve serinin diğer tüm kitapları için %45 indirim vardır, bakabilirsiniz!❤️
Instagram : MaviMihri

PSİKOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin