Koyu mavilikte bir şimşek çaktı.
Eski püskü malikane artık sadece çığlıklarımla yankılanıyordu.
Parkede harap olmuş bir şekilde uzanırken tekrar tekrar yalvarıyordum.
"Ben bir şey yapmadım!Benim bir suçum yok!"
Damien Mulciber,sert bir tekmeyi bu kez parkenin üzerinde sereserpe yayılmış bedenime geçirdiğinde sessizce iki büklüm oldum.Başımı yere doğru çevirip kanın damağımda bıraktığı metalimsi tat eşliğinde,sessizce göz yaşı dökmeye devam ettim.Onun her acımasız darbesinde,bedenimin her ikiye katlanışında ve ruhumun her düğümlenişinde bir şeyler daha kırıldı içeride.
Karnıma yediğim darbe safranın acı tadının dudaklarıma kadar yükselmesine ve boş midemin kusma niyetiyle feryat etmesine neden olmuştu.Fakat ne kusabilmiş ne de safrayı vücudumdan atabilmiştim.
Gözlerimi açabildiğimde görebildiğim tek şey,duvarların önünde duran siyah giyinimli insanlar ve salonun ortasında hareket etmeyen bedenimdi.
Daha demin bulunduğum salonun kapısının gıcırdamasıyla içeriye Tom'un girdiğini tahmin ettim.Vücudum kapıya bakamayacak kadar bitkin ve haraptı.
Birkaç saniye sessizce geçtikten sonra salonda bulunan herkes dışarıya çıktı.Bana doğru gelen adımları parkenin titremesiyle anlamıştım.
Kapalı gözlerimin ardından,bana doğru eğilen gölgesini fark ettim.Elini, göz yaşlarımdan buz tutmuş yanağıma değdirdiğinde titrek bir nefes verdim.Yanağımı çevirip,Damien'in yumruk attığı diğer yanağımı gün yüzüne çıkardı.Gözü yanağımın üzerine gezindi.Tom yeşil gözlerini yavaşça yanağımdan ayırıp derin bir nefes aldığında,ona bir şeyler söylemek için açtığım ağzımdan bir inilti kurtuldu.
Tom gözlerini kaçırıp hızla ayağa kalktı.
"Bana ihanet ettin!"Bağırışı yerimde daha şiddetli titrememe neden olurken,başımı onaylamaz bir şekilde sallamaya çalıştım.
Dişlerini sıkmıştı.Gözleri vuracak bir şey arıyormuş gibi deli gibi geziniyordu.Tekrar derin bir nefes çektikten sonra hızlı bir hareketle cüppesinden asasını çıkardı.
Gözlerim fal taşı gibi büyürken gerilemeye çalıştım.
"Tom-"
"SAKIN.BANA.BİR.DAHA.İSMİMLE.HİTAP.ETME."
Tom'un boynundan atan damarı seçtiğimde korkuyla titredim.Sonra derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.Birden sakinleştiğini görmek tüylerimi ürpertirken hiç beklemediğim bir şey oldu.
Tom asasını kaldırdı ve ben daha kendimi koruyacak bir şey yapmadan,hareket bile edemeden bağırdı.
"Crucio!"
Acı.
Acı öyle yoğun,öyle yakıcıydı ki,nerede olduğumun farkına varamadım bir an.Sanki bir sürü bıçak vücudumun her santimini deliyordu.Başım ağrıdan patlamak üzereydi.Hayatımda haykıramadığım kadar yüksek bir sesle haykırdım.
Ve sonra durdu.
Yerde kontrolsüzce titriyordum.Sendeleyerek kapıya ulaşmaya çalıştım.Oturduğum yerden kapının kolunu çektiğimde kapı beklemediğim bir şekilde kilitlenmemişti.Başımı kaldırdığımda kapının önünde dikilmiş Evan Rosier'i gördüm.Beni kollarımdan kaldırıp,Tom'a doğru geri ittiler.
"Küçük bir mola." Dedi Tom."Acıdı değil mi?Sana bunu tekrar yapmamı istemezsin değil mi?"
Cevap veremedim.Gözlerindeki o acımasızlığı gördükten sonra burada can vereceğimi biliyordum ama peki ya sebep?Sebebini bile bilmiyorken işkenceler içinde ölecektim ...Tom...Benim Tom'umdu o.Daha demin üç büyük lanetten birini düşünmeden bana savuran Tom.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diary Of Evelina Mortez
FanfictionEvelina Mortez 1937 yılında Hogwarts'a başlayacaktı.Ancak kim bilebilirdi ki Tom Riddle ile aynı dönemde okuyacağını?Bu ne kadar Evelina'nın günlüğü olsa da anlattığı kesinlikle kendi hikayesi değildi. Tom Riddle'ın idi.