Chapter 30-The Manor

1.7K 133 130
                                    



Her şey beklemediğim bir şekilde iyi gidiyordu.Son günlerdir kimse bana saldırmıyordu ya da ben gidip birine sataşmıyordum. Tom bana gelecekte yapacağımız şeyleri sıra sıra anlatırken bile artık garipsemiyordum tam tersine artık benimsiyordum.

Tek içimin rahat etmediği konu kimse James'in nerede olduğunu bilmiyordu.Ailesi, okula binlerce mektup bırakmış hatta yetmemiş okula kadar gelmiş ve Dippet'i tüm okulun önünde tehdit etmişti.Kendimi,bileziği bulanın James olduğunu ve bunu Gabriel'e verip benim ne olduğumu bildiklerini kabullenmek istemiyordum.

Bu düşünceyi kafamdan sıyırıp atmıştım.Hem zaten Gabriel...fazla rahat görünüyordu.Eğer James'e bir şey olmuş olsa artık bu kadar rahat görünmezdi.Sanki bir şeyin zamanının gelmesini bekliyor ve bunu beklerken Hogwarts'ın tadını çıkarıyor gibi gözüküyordu.

Bu huzurlu zamanlarım Ortak Salon'da Tom ile sonunda yalnız kaldığımızda,durup dururken sorduğu bir soruyla bozulmuştu.

"Lina." Tom,kitabını kenara bırakıp kollarını koltuğuna koydu.

"Hı?Efendim?" Bende defterimi kenara koyup gülümsedim.

"Bana söylemek istediğin bir şey var mı?"

"Hayır."Dedim masumca başımı sallayıp."Sanırım en güzel zamanlarımı geçiriyorum." Gülümsedim.

Tom birkaç saniye ifadesiz bir yüzle yüzümü inceledi.Daha sonra tuhaf ve korkutucu bulduğum bir şekilde dudakları kıvrıldı.Yeşil bakışları benim yeşillerimden kopup parmaklarına odaklandığında aklına bir şey gelmiş gibi bir anda bana döndü.

"Güzel." Dedi hafifçe gülümseyerek."Çünkü başkasından duyarsam bu senin için hiç iyi olmaz."

Gülümsemem yüzümden solarken,kaşlarımı çattım.

"Bu ne demek?"

"Şu demek," Dedi koltuğundan yavaşça kalkarken."Eğer benden bir şey saklıyorsan ki, emin ol bunu öğrenirim,"Kollarını arkasında birleştirdikten sonra yüzündeki gülümseme bir anda yok oldu."Hiç hoşuna gitmeyecek şeyler yaşarsın."

"Beni tehdit mi ediyorsun?"

"Seni asla tehdit etmem." Dedi tekrar gülümseyip."Uyardığımı farz etmen yeterli."

"Aynı şey." Dedim sert bir sesle.

Tom gülüyormuş gibi bir ses çıkardı. "Diyelim ki ediyorum?"

"Etmemeni tavsiye ederim." Dediklerim benim bile kalbimi hoplatıyorken,ciddi ifademi bozmamaya çalıştım.

"Şimdi de sen beni tehdit ediyorsun,Lina." Dedi yeşillerime gülümseyip.

"Uyarıyorum farz et." Dedim meydan okurmuşçasına.

Tom Ortak Salon'u yankılatacak bir şekilde kahkaha attığında titredim.

"Seninle benim aramdaki fark ne biliyor musun?"Tom ayağa kalkıp,oturduğum koltuğa doğru ilerlediğinde,omuzlarımı dikleştirmeye çalıştım ve oturuşumu düzelttim."Senin," Dedi koltuğumun etrafında yavaşça turlar atarken."Tehditlerin hiçbir anlam ifade etmezken,"Koltuğumun önünde durdu ve ellerini oturduğum koltuğun arkasına koydu.Beni kollarının arasına yine esir almıştı.Biraz gerilemeye çalıştım."Benim tehditlerim,insanların canını yakıyor." Dedi.

Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi.

"Kiminle konuştuğunu unutma." Nefesi yüzüme çarptı."Yoksa canın yanacak."

Kaşlarımı çattım.Bir şey söylemek için ağzımı açacaktım ama kelimeler bir türlü dökülmüyordu.

Tom,benden bir şey duyamayınca dudaklarına alaycı bir gülümseme yerleşti ve bana doğru eğilip,alev gibi yanan yanağıma minik bir öpücük bıraktı.

Diary Of Evelina MortezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin