Kan

69 14 4
                                    

Tam umut ederken umutların bir cam gibi parçalanırsa demek ki umutların seni terk etmiş demektir. Hayat olduğu gibi kolayda değil.

Hayal etmek istiyorum. Bulutların üzerinde yaşayıp herkesten uzak olmak istiyorum . Ama yaşamakta istiyorum...

Hayal etmek istiyorum. Beyazla beraber yaşamak istiyorum.

•~•~•~•~•~

Eve geldiğinde çok bitkin düşmüş, hemen yatmak istiyordu. Ama ilk önce anne ve babasını görmek için salona girdi. Herkes televizyona odaklanmıştı. Annesi kızını görünce yanına gitti.

"Anne ben çok yoruldum."

Annesi kızını dikkatle baktı. Çok halsiz görünüyordu. Eli yüzü soğuk olmuş gözleri kendinden geçmiş açmakta zorlanıyordu.

"Tamam kızım aç mısın?

"Hayır anne ben uyumak istiyorum."

"Tamam seni odana götüreyim olur mu?"

Tamay başını aşağı yukarı salladı. Hiç hali yoktu. Parkta yorulmuş olmalı. Odasına girerek annesi üzerini değiştirmek niçin dolaba yöneldi. Tamay yatağın üzerinde oturup yeri izliyordu. Annesi dolaptan pembe pijamalarını alarak kızının karşısına geçti. Üstünü çıkardığında yüz ifadesi değişmiş, şaşkınlıkla kızının vücuduna bakıyordu.

Vücudu morlarla kaplıydı. Heryeri mosmor olmuş her dokunduğunda yüzünü ekşitiyordu. Canı yanıyordu. Günden güne daha da ilerliyordu. Ama bunun farkında bile değildi.

Annesi ne oldugunu anlamadı. Kızını giydirdikten sonra eline sevdiği beyaz ayıcığını verdi. Tam odadan çıkacaktı ki tekrar arkasını döndü. Kızına uzunca baktı ve odadan çıktı. Eşine bunu söylemek için salona girdi. Alp ve Çisil çoktan odalarına çekilmişti.

"Mahir, Tamay'ın vücudunda morluklar var. Yarın doktora götürelim. İlk önce burnu kanıyor sonra saçları ve bu morluklar.....korkuyorum. Ona birşey olur diye korkuyorum."

"Nasıl yani. Şimdi vücudunda morluklar var da ne demek oluyor. Belki parkta oynarken olmuştur. Hemen endişelenme. Yarın doktora götürürüz. Sen merak etme Nesrin."

Annesi ağlayacak gibi olmuştu. İlk önce sebepsizce burnu kanıyor, sonrada saçları dökülüyordu ve çabuk yoruluyor, uykusu çok geliyordu.

Fazla kurcalamadan yarın sabahı iple çekiyordu.

Sabah uyandığında ilk Tamay'ın odasına girdi. Yüzünde renk kalmamıştı. O minik bedeni solgun bir şekilde yatıyordu. Nesrin Hanım kızına yaklaştı. Elini kızının saçına götürdü, İpeksi saçlarını okşarken yüzünde bir tebessüm oluşmuştu.

Gözlerini açtığında baş ucunda annesini gördü ve gülümsedi. Dıştan iyi gözüküyor ama içinden kimse bilmiyordu onu. Vücudunda anlamsız ağrılar vardı. Ama annesine söyleyemiyordu. Neden söylemediği kendine bilmiyordu. Nesrin Hanım Tamay'ın uyandığını görünce alnına bir öpücük kondurdu.

"Günaydın. Hadi kalk bakalım kahvaltıya."

"Tamam anne."

Başını yastıktan kaldırdığında dökülmüş saçlarını gördü. Nesrin Hanım da görmüştü ama artık alışmıştı. Zaten bugün hastaneye götürecekti.

Tamay tam yüzünü yıkayacaktı ki lavaboya eğildiginde kan damlamaya başlamıştı. Hemen annesine seslendi.

Nesrin Hanım sesi duyunca lavaboya girdi. El yıkanan yer kan olmuştu. Tamay suyu açmış burnunu silmeye çalıyordu ama durmaksızın kan akıyordu. Annesi hemen durumu mudahale etmek için kızının burnunu tutarak kanın durmasını sağlamaya çalıştı ama çok akıyordu. Yaklaşık beş dakika beklediler ve sonunda biraz durmuştu. Annesi artık dayanamayarak kızını hazırlayarak mutfakta kahvaltı yapan Mahir Bey ve cocukların yanına geldi.

Yaşamak İstiyorum (SİLİNECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin