İlik

51 9 3
                                    

Bir derdim var. Tutamıyorum içimde. Beynimin ücra köşelerindeki o ses. Ne yapsamda çıkmıyor.

Yürüyorum yine sessizliğin kenarında, dalgalar vurmuş bedenime. Bıraksalar sessizliğimle, yanlızlığımla boğulsam...

~•~•~•~•~•~•~

Terler içinde uyandı minik kız. Saçları terden ıslanmış yüzüne yapışmıştı. Korkarak yatağından kalktı. Annesinin yanına gitmek için koşarak salona girdi. Annesini gördüğünde kucağına atladı. Sabah olmuş herkes kahvaltı masasında oturuyordu. Herkes sessizdi. Tamay'ın odaya dalışıyla herkesin bakışı ona döndü.

"Anne! Çok korktum."

Korku dolu gözlerle annesinin gözlerine baktı. Rüyadan etkilenmiş olmalıydı. Diğer rüyalarından daha etkili gelmiş olmalıydı.

Annesi Nesrin hanım endişeyle kızına sarıldı.

"Ne oldu bitanem. Niye korktun bu kadar?"

Herkesin gözlerine tek tek baktı. Sonra annesine döndü ve sorusunu yöneltti.

"Anne ben ölecek miyim?"

Ve yine sessizlik hakim sürdü. Alp, Çisil, Mahir bey, Nesrin hanım ifadesizce kaldılar. Bir mimik bile oynamadı. Sadece dışarıdaki kuş sesleri ve yoldan geçen arabaların çıkardığı sesler duyuluyordu. Bir cevabı vermek bu kadar mı zordu? Küçücük bir çocuğa nasıl cevap vereceklerini bilemediler işte. Bazı soruların cevabı vermek imkansızdı ya da yoktu bir cevabı. Herşeyi akışına bırakırsın bazı zamanlar. Onun anlayacağı bir dilde nasıl söylenmesi gerektiğini bilemedi, bilemediler.

Annesinin gözlerinden aşağı yol çizen bir göz yaşı tuttuğu minik ellerin üzerine düştü. Ağlamasını saklayabildiği kadar sakladı, hissettirmek istemedi. Ellerini kızının yanaklarına götürdü ve yaklaşıp alnından öptü. Derin bir iç çekti ve sonra yüzüne buruk bir tebessüm yerleştirdi.

"Annem sen ne diyorsun böyle? Ne demek ben ölecek miyim? Hayır tabii ki de öyle birşey olmayacak. Sen daha küçüksün ve lütfen böyle şeyler düşünme olur mu."

Pür dikkat Nesrin hanımı dinledi. Annesi bu açıklamayı yaptıktan sonra yine korkuyla rüyada yaşadıklarını anlattı.

"Ama anne ben çok korktum. Hani ben bir resim çizmiştim ya işte. Rsimdeki kızı gördüm yine. Sürekli onu görüyorum Her yer çok soğuktu. Karanlıktı ve ürkütücüydü. Ona yaklaştım sonra bana döndü. Sadece onun olduğu yer aydınlıktı. Dedi ki " Ben çok korkuyorum gitme " dedi. " Seninle beraber oynarız" dedi. "Ailem beni bıraktı. Annem, babam, arkadaşlarım gitti" dedi. Ben de dedim ki "Burası çok soğuk, ben gidiyorum" dedim. Sonra dedi ki "Hayır soğuk değil ben alıştım" dedi. Sonra tekrar her rüyanın sonundaki gibi yine " ben yaşamak istiyorum kurtar beni " diye bağırdı ve bitti. Ben korkunca hemen uyandım ve senin yanına geldim. Anne öyle birşey olmaz dimi."

Herkesin ağzı beş karış açıkta kaldı. Nasıl bir rüyadır böyle diye düşündüler. Ama rüyaların tersi olacağı malümdur. Rüyalar geleceğide göstermez. Sadece bilinç altının oyunlarıydı.Mahir bey masadan kalkıp kızına yaklaştı.

"Kızım, hani ben sana demiştim. Rüyalar gerçek olmaz diye hatırlamıyor musun? Sonra kısa bir film gibi bahsetmiştim."

Yaşamak İstiyorum (SİLİNECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin