Kolye

24 3 4
                                    

"Denizin içine batan taş gibiydik.
Bir battık mı çıkamıyoruz yüzeye."

Mirza bana, ben ona diğerleri ise şaşkın dolu ifadelerle bize bakıyorlardı. Sınıfın kapı sesini işittiğimde başımı arkama döndürdüm ve Altan'ın asık suratıyla birlikte, çantamın yanına kendi çantasını yerleştirip sıkkınla soluklanmıştı.

Sınıftaki herkes ona kafalarında soru işaretleri varmış gibi bakıyorlardı.

"Ne oldu?" Dedim. Öfkeyle karışık koyu mavilerini bana çevirdi.

"Gelirken herkes bana bakarak fısıldaşıp duruyorlardı. Ne var lan benim suratımda? herkes öküzün trene baktığı gibi bakıyor."

Herkes alelacele kendi işine bakmaya devam ettiklerinde Beste ve diğerleride yanımıza geldiler. Hâla  Altan'ın okul sitesindeki yazılardan haberi yoktu. Büyük ihtimalle okula bir dedikodu yayılmış ve bu haberde bizim başımıza patlamıştı.

Üstelik okulun çoğu beni tanıyorken neden yorumlarda beni sorup duruyorlardı anlamış değildim.

"Benim bilmediğim birşey mi var?"

"Evet var." Pamir sinirli çıkan sesini kontrol etmeye çalışır gibi Altan'ın sorusuna cevap verdikten sonra telefonunu uzattı. Ya kızacağı zaman tekrar başkasına dönüşürse? O zaman bu durumu nasıl engelleyebilirdik? Çok geçmeden öfkeyle ayağa kalkıp tahtanın önüne geçti.

"Herkes bana dönsün!" Öfkesini dizginlemeye çalışarak yüksek sesle sınıfa bağırdı.

Aceleyle yanına gittim. Herkes ne yapıyorsa işini bırakıp Altan'a döndü.

"Ne oldu?" Uzay merakla konuştu. Kızlarsa kendi aralarında fısıldaşırken onlara parmağımla sessiz olmalarını söyledim. Çok geçmeden konuşmayı bırakıp pür dikkat bize bakıyorlardı. Şuan sanki cumhurbaşkanının balkon konuşmasındaymış gibi hissettiğime yemin edebilirdim.

"Bu sınıftan okul öğrenci sitesine anonimden yazan varsa çıksın ortaya." Herkes birbirine bakıp fısıldaşırken etrafa göz gezdirmeye başladım. Bizimkiler ise oldukları yerde yanındakilere teker teker soruyorlardı. Kimseden ses çıkmayınca Altan'nın kolundan tuttum.

"Bak sakin olmaya çalış. Sende biliyorsun ki anonim olduğu için yazanları bulmak çok zor."

"Sakin olmaya gayret gösteriyorum ama senin adına yazılanlar ve benim sırrımla alakalı olan yorumlar beni delirtiyor anlıyor musun? Kimse senin hakkında ileri geri konuşamaz."

"Bu dur-"

"Çocuklar yerlerinize bu ne gürültü böyle."

Hocanın gelmesiyle cümlemi yarıda bırakıp Altan'la yerimize oturmak için sıramıza yöneldik. Pamir'in telefonunu ona verdikten sonra çantamdan edebiyat kitabını çıkarıp sıranın üstüne koydum. Ona baktığımda ise yüzündeki düşünceli ve sert ifadesi onu olduğundan karizmatik bulduğumu düşündüğümde kendime gelmek için ona bakmaktan vazgeçip hocaya döndüm.

Kırk dakika fizik dersi işlerken boş gözlerle hocayı dinliyormuş gibi yapıyordum. Arada Altan'a bakıp durdum. Elindeki çizim kalemiyle evdeki çizim defterini yanına getirmiş birşeyler karalıyordu. Boyum kısa olduğundan ve eli büyük olduğu için ne çizdiğini göremesemde meraktan çatlıyordum. Arada öne eğilip çaktırmadan bakmayı denesemde eliyle saklıyordu. Ders böyle geçerken zil çaldığında göz açıp kapayıncaya kadar defteri kapatıp ayaklandı.

"Biz kantine gidiyoruz gelen var mı?" Beste'nin sesini duyduğumda cevap verecektim ki Altan hemen araya girdi.

"Kimse bir yere gitmiyor. Bu yazanları bulmalıyım."

Yaşamak İstiyorum (SİLİNECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin