Bir Adımda Bir Gizem

26 5 0
                                    

Mutluluğu çizmen için bir anın olmalı değil mi? Güzel günler geçirmen içinde güzel kalpli insanlar olmalı. Ama senin tek anın geçmişteki hatırlayamadığın zamanların...

Perenin ağzından

Aklım Mirzanın dediklerindeydi. Kardeşini çok özlüyordu. Aynı duyguları yaşıyorduk onunla. Yokluğuna alışmamız gerekecek insanlar biriktirmek istemiyorum. Çünkü çok üzüyordu. Bende babamı özlüyordum ama yanımda yoktu işte... hiçbir zamanda göremedim onu. Çünkü ben küçükken kanserden vefat etmişti. Hiç baba sevgisi görmemiştim fakat üvey babam vardı. Annem bana benim iyiliğim için o adamla evlendiğini söylemişti. Lakin ilk gördüğümden bugüne kadar kanım ısınmıyordu ona. 

Bana karşı davranışları, bakışları, gülümsemesi bile itici geliyordu. Ha şöyle diyecek olursanız, babamın yerine bir başkasını kabul etmiş değilim. Bilmiyorum. Diyorum ya işte adamın her hareketi beni kötü hissettiriyordu. Geceleri odamın kapısını bile kilitliyordum. Eve geldiğimde yine televizyonun karşısında haberleri izliyordu. Fazla ses yapmamaya gayret ederek yavaşça üst kata çıkıyordum ki son basamağa basarken annemin sesini duydum.

"Kızım? Nereye böyle bir selam vereydin." Elindeki sarı havluyla elini kuruluyordu. Anlaşılan mutfakta yemek yapıyordu. Gülümseyip yanına koşup yanağından öptüm. "Annecim kusura bakma çok yorgunum hemen yatıp dinlenmek istiyorum."

"Aaa olur mu öyle şey. Yemek yemeden yatırmam seni." Okul gerçekten beni çok yoruyordu. "Anne bak çok yorgunum hem okulda bugün fazla yedim. Hiç yorma beni." Annem kulağımdan çektiği gibi odama sürükledi. "Üstünü değiş sonra aşağıya gel. Beni sinirlendirme yersin oklavayı heee ona göre. 10 dakikan var." Diyerek odadan çıktı.

Tehdit büyük yerden gelince el mahkum üstümdeki kıyafetleri çıkarıp eşortmanlarımı giyerek saçımı topuz yaptım. Telefonumu cebime koyup odadan çıktım. Bazen istemediğin şeyleri zorla yapmak ızdırap gibi geliyordu. Fakat elinden bi etki elmediği taktir bunu yapman gerekliydi.

Merdivenlerden hoplaya zıplaya aşağıya indim. Acaba buradan düşüp yuvarlandığımda en fazla bir yerimi mi kırardım? Yoksa hafıza kaybı geçirebilir miydim? Bazen aklıma olur olmadık zamanlarda böyle saçma düşünceler aklıma girerdi. Bunu engelleyemiyordum işte. Mutfağa girdiğimde annem çorbaları koyuyordu.

Adnan amca yine masanın en başında oturuyordu. Yanında ise üvey abim Eser vardı. Dediğim gibi Adnan amcayı sevmezdim ama oğlunu severdim. Olmayan abimin yerine koyardım. Ünivesite son sınıf öğrencisiydi. Onun gibi bakmıyordu bana. Sıcakkanlı birisiydi. Annemi de kendi annesi gibi benimsemişti.

Eser abinin yanına oturdum. Beni farkedince yüzünü bana çevirdi. "Ooo Peren hanım yüzünü gören cennetlik. Hoşgeldin."

"Hoşbuldum. Eser abi. Afiyet olsun."
Ayıp olmasın diye Adnan amcaya zoraki gülümseyip afiyet olsun dedim. "Teşekkür ederim kızım." Diyip gülümsedi. Annem bana da çorba koyduktan sonra karşıma oturdu.

"Eee okul nasıl gidiyor. Dersler falan ne alemde." Tamer abinin sorusuna karşı, "Çok iyiler abi valla ne olsun. Notları yetiştirmeye çalışıyoruz işte düşe kalka." Alayla güldüm. Koluyla dirseğime vurdu. "Abiyle dalga geçilmez hanımefendi."

Sahteden korkup, "Ahh özür dilerim beyfendi." Annemde dahil küçük atışmamıza hep beraber gülmüştük.
"Ne güzel kavga ediyorsunuz siz. Abi kardeş." Adnan amca son iki kelimenin üstüne basıp konuştu.

"Kavga etmemiz için bir sebep yok baba, sadece şakalaşıyoruz."

"Biliyorum oğlum aman kavga etmeyin." Eser abi son lokmasını da yedikten sonra masadan kalktı. "Neyse ben kaçıyorum." Annem hemen ayaklandı. "Nereye evladım? Doydun mu bakalım?" Ahh anne bir salsan bizi. Kadın zorla yemek yediriyor...

Yaşamak İstiyorum (SİLİNECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin