Renkler

30 8 5
                                    

Öyle dokun ki onun kalbine, belki o da senin kalbine dokunup yaşamak ister...

"Sus artık sus! Beynimi si-." Elimle Pamir'in ağzını kapatıp küfür etmesini engelledim.

"Sana kaç defa diyeceğim küfür etmek yok diye he. Kaç defa diyeceğim."

Sonra başımı Melih'e çevirdiğimde hala şarkı söylediğini ve bizi takmadığını fark ettim.

"Tutmadı fırlatmadı kalbimi, ezmedi üstünü çiğnemedi. Zamanla geçmez dedi zamanla zamanla."

Deste ensenine vurduğunda Melih ensesini acıyla ovduktan sonra Deste'nin saçını çekmişti. Deste'de Melih'in saçını çekmeye başladı.

"Melih bak bırak saçımı!"

"Sana baktım he ne oldu? Hayır, bana ne bırakmayacağım işte. Vurmasaydın lan enseme. Acıdı acıdı bende insanım."

"Canım arkadaşlarım benim." Dedim sakince sonra hiddetle bağırdım. "Eğer ikinizde ellerinizi saçlarınızdan çekmezseniz sizi burada ormanın içinde bırakıp gideriz he ona göre! Hem şarkıyı yanlış söylüyorsun." Dedim.

Bana 'ciddi misin' bakışı attıklarında bende 'ne var' bakışını göndermiştim.
Melih tek kaşını kaldırıp bilmiş bir tavırla "Bize mi diyorsun kız sen onu, biz biliyoruz bu yolları. Tehdit ederken düşün bir dahakine." Dedi bana. Ben neden düşünmedim ki.

"Offh tamam bırakın dalaşmayı ya. Yürüyüşe çıkalım dedik sizin yaptığınıza bakın hele. Neden normal değilsiniz?" Dedim gülerek. Bu dediğime herkes gülmüştü.

"Ayy birşey diyeceğim?" Besten'nin iğrenircesine söylendiğinde ona baktık.
"Burası çok çamurlu. Ayakkabılarım battı ya!" Kaşlarını çatıp ayakkabılarına baktı. Doğru söylüyordu. Her yer çamur içindeydi. Doğal olarak köyümüzün
ormanına gelmiştik doğa yürüyüşü yapalım diye.

Pamir bıkkınca Beste'ye baktı. "Normal değil mi? Çünkü burası bir orman. Burada börtü böcek ne ararsan var."

"Hayır birde siz laf dalaşına girmeyin akşam oluyor. Gidelim." Herkes başını olumlu anlamda salladığında adımlarımızı hızlandırmıştık.

Ormanın çıkışına geldiğimizde gözüme bir yer takılmıştı. "Hey çocuklar şu karşıya bakın ev boş mudur? Bir bakalım mı?" Dedim. Merak etmiştim. Şu filmlerdeki korkunç evlere benzemiyordu. Tertemiz, mavi renkli ve tek katlı bir evdi. Ama camları açıktı.

"Birileri yaşıyordur. Boşverin eve gidelim. Akşam akşam bela almayalım başımıza." Dedi Pamir. Hep olgun düşünen Pamir'di. Ama denemekten zarar gelmezdi değil mi?

Peren yanıma gelip kulağıma fısıldadı." Ya kötü evlerdense? Kanka gitmeyelim ne olur ya. Ne gerek var." Korkuyor muydu? Ben mi yanlış anlamıştım. Ona yandan bakış atıp kolundan tuttum. "Kız sen korkuyor musun?" Dedim.

"Aaaa tabii ki hayır. Ne korkması kız. Arkamızda kapı gibi iki erkek var." Dedi gülerek.

"Bir erkek var kızlar." Melih'in tırsmış ses tonuyla konuşması beni güldürmüştü. Pamir ensesine vurduğunda yine yüzünü buruşturup ensesini ovmuştu.

"Abi benim ensemden ne istiyorsunuz. Alın alın canınız sıkıldıkça vurun tövbe yarabbim ya." Yakınırcasına konuştuğunda hepimiz gülmüştük.

"Tamam çok uzattınız hadi gidelim." Beste bu durumdan sıkılmış bizi o eve sürüklüyordu.

"Burası terk edilmiş." Evet burası terk edilmiş. Camları var ama perdeler yok. Odalar bomboş.

Yaşamak İstiyorum (SİLİNECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin