Yansımadaki Çocuk

24 3 2
                                    

Vazgeçmek üzereyim hayat, bir yolunu bul ve kurtar beni bu azaptan. Kalabalık ruhum öldürüyor beni...

*Yukarıdaki klasik müziği dinlemenizi tavsiye ederim. Çok güzel bir melodisi var.* (bu müziğin ayrı bir anısı var bende...)

'Na na nananaa.
Naa naa nana na.
Hadi kalksana daha yapacak çok şey var.'

"Kes artık sesini! Seni duymak istemiyorum."

'Oo bizim küçük beyinli korkağımız bize bağırıyor... aah hadi ama ne kadar sıkıcısın.'

"Sana susmanı söylediğim an susacaksın! Her kim isen rahat bırak beni!"

'Beni tanımıyordun dimi? Oysa ben senin yaşamaya korktuğunu ve adının Altan olduğunu biliyorum ama.' Sinir bozucu bir şekilde kahkaha atıyor. Şuan saat 04.00 suları.

Kafamın içindeki sesleri susturamıyorum. Deli gibi geziniyorum evde. Tamay'lar gittikten altı saat sonra uyandım. Uyanmamın sebebi ise onlardı. Evet... diğer kişiliklerim. Hepsinden nefret ediyorum. Seslerini duymak o kadar baş ağrıtıcıydı ki bazen ise bedenimi ve irademi almak istiyorlardı.

'Onu rahat bırak.' Kim konuşuyor bilmiyordum ve bilmekte istemiyorum. Şuan rahat bir uyku istiyorum ve bir daha hiç uyanmamak...

Ben nasıl yaşıyordum? Tek mi? Yoksa birden fazla insanlarla mı? Bedenen tek yaşıyor olsamda zihinsel olarak birden fazla kişiyle yaşıyorum. Yıllarca karanlık, soğuk bir mahzende yaşamak nedir bilir misiniz? Ben size anlatayım.

Mahzen kör karanlığın içinde bir odadan ibaret. Rutubet kokusu sarmış, genzimi yakan bir kokusu vardı. Çocukluğumu alan kader, şimdi irademi de kaybettirmek istiyor gibiydi. Çocukluğumda yaşadıklarım bir film senaryosundan fırlamaydı.

Yeni yeni öğreniyordum herşeyi. Her bebeğin ilk adım attığı, ağzından ilk söylediği kelimenin zamanında ben annemin koynunda soğuktan ve karanlıktan korunmak ister gibi yatıyordum. Annemin, 'Karanlıktan korkma oğlum, o bizi kötülüklerden koruyor.' Sözünü unutmuyorum. Annem karanlığın iyi olduğunu ve karanlıkta göz gözü görmez, insanların bizi bulmasını engeller demek istediğini biraz daha büyüdüğümde anlamıştım.

Yaşamın ne kadar zor olduğunu farkedenlerdendim. Herşeyin üstesinden gelebileceğim bir hafızaya sahip olamasamda ben o mahzenden kurtulmuştum. Ama kurtuluşum öyle feci bir şekilde olmuştu ki... bir ölüm sonucu kurtulmuştum. Kim miydi?

Birisi tarafından kurtarıldım. Fakat o kişi benim annemdi... karanlığın içinde koynunda büyüdüğüm annemin ölümü çıkışımın anahtarı olmuştu lakin kalabalık ruhumun olmasının sebebi yaşadıklarımın bir kalıntısıydı. Kimseye anlatamadığım, söyleyemediğim bu hayatımın dönüm noktası bile yoktu. Şimdi bu insanlara olanları nasıl anlatabilirdim?

Ya canavar olduğumu düşünürlerse? Tehlikeli olduğumu zannederlerse? İnsanlar önemli değildi ki benim için. Önemli olan kalabalık ruhumla hayata tutunabilmemdi asıl olay. Ve ben onlarla nasıl başa çıkabileceğimi bilmiyorum.

Mahzenden kurtulduğum zaman bana dedem sahip çıkmıştı. İşte o günden sonra tek akrabamın dedem olduğunu öğrenmiştim. Hala da düşünüyorum aslında... dedemden başka akrabam var mı? Öğrenmem, bilmem gereken çok şey vardı bana kalırsa.

Belli zamanlarda halüsilasyonlar görüyorum. Bu beni o kadar telaşlandırıyor ki kendimi koruyamıyorum. Deliriyorum bir anda. Bazense normalmiş gibi geliyor. Çok yoruluyorum. Yaşamak istemiyorum. Türkiye'ye hiç gelmek istememiştim. Dedemin zoruyla gelmiştim buralara.

Küçükken Türkiye'de bir hastanede tedavi gördüm bir müddet ve sonra dedemin sayesinde yurtdışında bir hastanede tedaviye devam edildi. Ama hiçbir yararı yoktu bana. Hala aynı, hala kalabalık ruhlu bir çocuktum. Yurtdışında sadece basketbolla uğraştım ve sonra çizim yeteneğimi keşfettim.

Yaşamak İstiyorum (SİLİNECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin