Merhabalar, bu haftanın son bölümünü de yazıp kaçıyorum. Sonraki bölüm muhtemelen haftaya gelecek.
Sizlere bir şey sormak/fikir almak istiyorum.Dizi senaryosuna bağlı gidiyorum bi nevi, okuyup anladığınız üzere, senaryodaki olaylara bağlı kalayım mı yoksa tamamen kopayım mı?
Ve bir de Lily için multimedia paylaşmamı ister misiniz, yoksa sizlerin hayal dünyasına mı bırakayım tamamen?
Şimdiden teşekkürler…
Sabah kalktığımda Isaac gitmişti. Sadece masanın üstünde açık duran deftere teşekkürlerini ileten bir not yazmıştı o kadar.
Bunu umursamayıp okul için hazırlandım ve kahvaltıya indim.
"Günaydın baba." dedim masaya otururken.
"Günaydın." diye karşılık verdi dalgın bir şekilde.
"Iyi misin?" diye sordum elimi gözünün önünde sallayarak.
"Bilmem. Kızım biyolojik babasıyla tanıştığı günden beri benden uzaklaştı ama bunun farkında değil, kafasına göre davranıyor ve bunun için benden izin almaya dahi gerek duymuyor." dedi babam bir anda konunun nerden çıktığını anlamamışken önündeki yumurtayı dilimlerken bana bakmadan.
Boğazımda yutulamayan bi yumru oluşmuştu. Onun böyle hissettiğini bilmiyordum. Böyle hissedebileceğini düşünmemiştim.
"Ben… öyle bir şey yok baba. Yanlış yorumluyorsun her şeyi." dedim zor çıkan sesimle.
"Neyi yanlış yorumluyorum Lily?" diye bağırdı babam. Kalbime kırık cam parçaları batırıyormuş gibiydi sanki.
"Peter Hale'i tanımam hiç bir şeyi değiştirmedi baba, sen benim BABAMSIN ve ben seni seviyorum.." dedim yanağımdan yaşlar süzülürken.
"Hayır Lily, hayır.. O geceden beri nasıl değiştiğinin farkına vardın mı hiç? O günden sonra kaç kelimelik sohbet ettiğimizi biliyor musun? Istemiyorsan git Lily."
Sanki zaman durmuştu ve her kelime her harf birer ok gibi beynime saplanmıştı. "Hayır..." diye mırıldandım babamdan bakışlarımı kaçırarak.
"Bu bana daha çok acı veriyor Lily. Yanımda olduğun halde burda olamaman. Anladın mı? Bir tek sen varsın yanımda. Kızımı da kaybetmek istemiyorum." dedi ve masadan kalkıp hızla evden çıktı.
Ben oturduğum yere çivilenmiş gibi hareket edememiştim o giderken. Yavaşça ayağa kalktım ve masanın üstündeki tabakları ellerim titreyerek mutfağa götürdüm. Tabaklar elimden kayıp yere düşünce titremem daha da artmış gibiydi. Bir anlık sinirle elime gelen her şeyi alıp duvara ve yere fırlatmaya başladım. Bağırıyordum ve sinirimi çıkarmaya çalışıyordum ama yeterli değildi. Bağırışlarım kükremeye dönüşünce dönüşmeye başladığımı anladım. Ama kendimi kontrol edemiyordum. Arka camdan fırlayıp ormanlık alana doğru koşmaya başladım.
Her adımda daha güçlü, daha aç hissediyordum kendimi. Ama neye aç? Bunu tanımlayamıyordum. Hızla koşup bir kurt olmanın tüm gücünü her bir hücremde hissederken kontrolümü de iyice kaybetmiştim. Birinin sırtımı yere çarpması ve üstüme kapaklanması sonucu neye uğradığımı şaşırmıştım. Kafamı kaldırıp bakınca bunun Scott olduğunu gördüm. Huysuzca homurdansamda sanki her an birini öldürebilecekmişim gibi beni bırakmamıştı.
"Scott.." dedim gözlerimi devirerek.
"Kendine gel. Ormanda avcılar varken bu şekilde dolaşamazsın." dedi Scott normale dönerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teen wolf: a new story
FanfictionBiyolojik babasını ararken, geldiği kasabada onu bulabileceğini düşünmüştü. Bulmuştu da. Ama daha bilmediği onlarca şey olduğunu ve hayatının normalken bir anda dibe çökmesini, onu bulunca engelleyememişti. Burada ilginç olan bir şeyler vardı, ve z...