Canavar

893 48 6
                                        

"Greg, babamın eski bir arkadaşıydı. Bize işi öğreten, göz kulak olan o. Endişesini anlayabiliyorum ama biliyorum, bu yaşadığın şey için bir mazeret değil." dedi David arabayla beni evime götürürken. David'e cevap vermedim. Camdan dışarıyı izliyordum.. Cevap vermek istemiyordum.

"Kızgın olmakta haklısın.." dedi David cevap vermediğimi görünce. "Lily ba-"

"Önemli değil David. Cidden." dedim ona dönüp kısa süreli bakınca. "Beni mezarlığa bırakır mısın?" diye sordum tekrar camdan dışarıya bakmaya başlayınca.

David önce cevap vermeyip biraz bekledi. Sonra sanki nefesini tutmuş gibi sesli bir şekilde bıraktı. "Tamam.." dedi.

Mezarlığın önüne geldiğimizde dönüp David'e baktım. "Teşekkür ederim." dedikten sonra arabanın kapısını açacakken David kolumdan tutunca kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Gelmemi ister misin?" diye sordu benim için endişelenmiş gibi.

"Hayır." dedim soğuk bir sesle. "Bugün yalnız kalmaya ihtiyacım var."

Arabadan inip mezarlıkta ilerlemeye başladım. Babamın ve Leo'nun mezarına gelince, mezar taşının yanına oturup dizlerimi kendime çektim.

Toprağın üzerinde hiçbiri solmamış olan zambak çiçeklerine baktım. Leo'nun mezarının üstündeki hiçbir çiçek solmuyordu. Gözlerim dolarken aklıma gelen düşünceyle gülümsedim. Hayat dolu bir insan olarak, şimdi de çiçeklere can veriyordu adeta.

Babamın mezar taşına uzanıp elimle üstünü temizledim. "Kendimi çok yalnız hissediyorum." dedim yanağımdan yaşlar süzülmeye başlarken. "Bilmediğim bir yerde kaybolmuş gibiyim. Ne olduğumu, ne olacağımı, hiç bir şeyi bilmiyorum. Nereye gideceğimi… Umut, o kadar sönük bir ışık ki.."

Gözlerimi silip gökyüzüne bakıp derin bir nefes almaya çalıştım. Leo' nun mezar taşına bakınca tekrar gülümsedim. "Beni yaşatmak istemen, bunun doğru bir karar olduğunu sanmıyorum. Yalnız olmak daha zor. Arkadaşlarım var, evet ama, ben daha zararlı biriyim artık. Onlara zarar vermekten korkuyorum. Bir çözüm bulmaya çalışırken kaybolmaktan, hata yapmaktan korkuyorum. Yanımda olmanı özlüyorum.." Sesim artık titreyerek ve çatallanarak çıkınca ayağa kalkıp üstümü silkeledim.

Peter'ı görmeye gitsem iyi olacaktı. Babam olduğuna en çok ihtiyaç duyduğum zamanlardı. Aslında her zaman ihtiyaç duyuyordum ama.. Peter, duygularını paketleyip rafa kaldırarak daha güçlü olabiliyordu..

Yavaş bir tempoda yürüyerek yolda ilerledim. Telefonumu çıkarıp Peter'a mesaj attım ama cevap vermedi. Aradığımda da açmamıştı. Derek'in orada olmasını istemiyordum. Ama Peter'ın telefona cevap vermemesi beni endişelendirmişti.

Eski çatı katına vardığımda bir terslik sezmiştim. Yavaşça yukarı çıkarken ses çıkarmamaya özen gösteriyordum. Büyük demir kapı açık duruyordu. Sessizce ilerlemeye devam ettim. Bağırmamak için ağzımı kapadığımda Peter göğsüne saplanmış bıçak tarzı bir silahla yerde yatıyordu. Tamamen siyah giymiş ağzı olmayan adamı görünce adeta nefesimi tutmuştum. Hemen üst kata çıkıp saklandığımda ağızsız adam daireden çıkıp gitmişti. Tamamen uzaklaşmasını beklerken ses çıkarmadan beklemek için çaba gösteriyordum. En sonunda gittiğini anlayınca hızla aşağı indim.

"Peter!" dedim yükses sesle ona ilerlerken. Peter nefes almaya çalışıyor, resmen can çekişiyordu. Göğsüne saplanan şeyin bıçak değil de balta olduğunu görünce David'in bugün söylediği haber gelmişti aklıma.

"Bunu yavaşça çıkaracağım. Tamam mı?" dedim beni anladığından emin olmayarak. Ince sapından baltayı tutup tek hamlede çıkarınca Peter kıvranmaya başladı.

teen wolf: a new storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin